18 Temmuz 2014 Cuma

İdeal ölçü herkesin kendi yapısıdır


Film dünyasının bazı kadın yıldızları şişmanlıkla suçlanmalarına rağmen, sağlıksız görünmek yerine yuvarlak hatlarıyla gurur duyuyorlarmış...

Aslında bir bilsek dayatılan ideal ölçülere diyet yaparak hiçbir şekilde ulaşılamayacağını. Mesela 90-60-90 deniyor. İnsanın doğuştan gelen yapısı bu ölçülere uygun değilse kilo vererek bu ölçülere tam olarak ulaşılamaz ki. Belki bu ölçülere yakın olanlar, ideal ölçülere ulaşabilir veya yaklaşabilir ama bir insanın kalın bir yapısı varsa isterse aç kalsın gene ulaşamaz. Ulaşsa bile sağlığını feda etmek zorunda kaldığı gibi estetik bir şekilde görünmez. Çünkü o ölçülere ulaşıncaya kadar aynı oranda başka bölgeler gideceği gibi hiç kalmayabilir de.

Mesela ben kendimi bildim bileli göbeğimle savaş halindeyim. Göbeğimi yok etmek için 177 boyuma rağmen 60 kiloya düşmem gerekiyor. Denedim ve düştüm, ne oldu biliyor musunuz; hastalıklı bir hal aldım. Herkes bana tedavilik bir hasta gözüyle bakıyor ve acıyordu; ya bir hasatlığa yakalandığımı düşünüyorlardı, ya da yiyecek ekmek bulamadığımı. Kendi irademle zayıfladığımı söylüyordum; belki inanıyorlardı, belki de deli diyorlardı.

Peki nasıl zayıflayabiliyordum bu kadar; kontrollü bir şekilde yemek yiyerek. Mesela makarnayı zaten çok yemem de, yediğim zaman tane hesabıyla yiyiyordum. Üç günde bir ekmek tüketiyordum, vesaire. Yani uzmanların dediği gibi yarısını değil de 10 da birini yiyiyordum günlük yiyeceğimin. Ve deli gibi spor yapıyordum; saatlerce. Halsiz kalıp bayılıncaya kadar. Ve sürekli tartıdaydım. Hatta şöyle bir şeyin icat edilmesini istiyordum. Yemek yediğim masanın koltuğu dijital tartılı olmalı ve belli bir grama ulaşınca sinyal vermeli veya kalori ölçer şekilde olmalı.

Bu iradeyle bir ayda 10 kilo bile verebiliyor insan. Ama sonra ne oluyor; sen yağlar eridi zannediyorsun ama kaslar eriyor. Halsiz kalıyorsun, zayıfladım diye mutlu oluyorsun ama yolda giderken sendeliyorsun. Mutlu ama çökmüş ve enerjisiz bir surat, sıska bir vücut... Daha da kötüsü ne biliyor musunuz; zayıfladığının hemen ertesinde yatağa düşüyorsun bağışıklık sistemin çöktüğü için. 10 gün yataktan çıkamıyorsun. Miden bir şey kabul etmemeye başlıyor...

Bu şekilde devam edebilir mi insan; ya mutlu olduğunu zannederek sona doğru yol alacaksın, ya da yaşamak için normal hayatına döneceksin. Zaten yaşamak istiyorsan yemelerin eski düzenine dönüyor ve eski kilona kavuşuyorsun; düzelmeyecek bir hasar görmediysen tabi.

Evet zayıf olma isteği bir hastalık. Bendeki bu hastalığa sebepse genetiksel olan bölgesel fazlalık. Yani hafiften de olsa göbeğim var. Genetiksel dedim; ailemin tüm bireylerinde göbek var. Hafif göbeğim olmasa aslında genel yapım zayıf. Göbek dediğim de, bel bölgem 85 cm. ve pantolon bedenim 30'du, 32 oldu. Tek amacım gene 30 bedene ve 74'ten 67 veya 68 kiloya düşmek. Zor değil ama sadece sporla olmuyor ne yazık ki. Gene bedenimin alması gereken kaloriden daha az almam gerekiyor. Aslında 177 boya 70-75 arası kilonun normal olduğunu biliyorum ama psikolojime söz geçiremiyorum. Üstelik kadın da değilim ben; erkek bir eşcinselim. Her şeye rağmen en azından 70 kiloya düşüp bundan sonraki hayatımı o kiloya göre ayarlayacağım. Üzgünüm bedenim, özür dilerim!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder