TDK ile birlikte, dil konusunda toplumsal bir baskı da hissediyoruz üzerimizde. Şivemizi kullanmamıza da izin verilmiyor. Twitter'da TDK ismiyle açılan bir hesap, kelimeleri halk arasında konuştuğumuz şekilde kullananları uyarıyormuş mesela. Hep de eleştirilir konuşmalarımız İstanbul Türkçesiyle konuşmuyoruz diye. Benim ağız yapımı, gırtlak yapım genetiksel olarak İstanbul Türkçesine uygun değilse ne olacak? Ben dilimi istediğim şekilde kullanamaz mıyım? Hem ayrıca bana İstanbul Türkçesi çok yapay geliyor. Yıllardır insanların gözüne ince, kibar gözükebilmek için komik komik durumlara düşüyoruz. Evde kendi şivemizle konuşuyoruz ama dışarıda İstanbul Türkçesiyle konuşmaya çalışıyoruz ve pat diye kendi şivemizdeki kelimeler pırtlayıveriyor kontrolsüzce ağzımızdan. Sonra da lafı toparlamaya çalışıyoruz. Bizi kimsenin utandırmaya hakkı yok. İstanbul şivesiyle de kibar olunacaksa olunmasın daha iyi. Ben bir Denizlili olarak Ege şivemi kaybetmeye hiç niyetim yok. Ege'nin yumuşak ve esprili bir kültürü vardır ve kelimeler konuşulurken yuvarlanmak zorundadır bunun ifadesi olarak. İstanbul şivesi bırakın kibarlaştırmayı, daha sertleştiriyor bizim dilimizi. Biz yatcaz-kalkcaz, geliyom-gidiyom, derken samimiyetimizi ortaya koyuyoruz, sıcaklığımızı ortaya koyuyoruz.
Dil, içinde yaşanılan kültürün ifadesidir ve iletişim çağında da melezleşmesi kaçınılmazdır. Şive gibi bölgesel farklılıklar da olacaktır, uluslararası yeni kelimeler de girecektir o dile. Bu ayrıca kötü bir şey değil, dili zenginleştiren fırsattır. Hadi bakalım TDK televizyona da bir isim bulsun, telefona da bir isim bulsun da, daha derinden gülelim, neşemizi bulalım; göstergeç, konuşgaç falan mı diyecek?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder