12 Mayıs 2014 Pazartesi

Türban özgürleşmeye başlarsa...

Alternatif başlıklar: Hani türban özgürlüktü, Türban anlamını yitirdi, Türban sözde anlamını gerçeğe dönüştürdü, Türban özgürleşti, Özgürlük türbanlının da hakkıdır!...

Sosyal medyayı, alternatif medyadan daha hızlı haber yakalamak için takip ettiğimden, bir çok haberden ana akım medyaya yansımadan önce haberim olduğu halde, bazı konulara, bazı kişileri, bir kişi dahi olsa rencide etmemek için, bir şeyler söylemek istediğim halde değinmiyorum ama konu patlayınca yapılacak bir şey kalmıyor.

Üniversiteli türbanlı kızların, bahar şenliklerinde eğlenmek için erkek arkadaşlarının omuzlarına oturmaları, muhafazakar iktidarın bir milletvekilini rahatsız etmiş. Çünkü yakıştıramamış bu durumu. Çünkü onların bir kadın profili var; özgürlüğü erkeklerin elinde olan, nasıl yaşamaları, davranmaları, giyinmeleri gerektiği konusunda tüm kuralları erkeklerin koyduğu, kadınların aslında yaşama alanlarının evle sınırlı olduğu, üniversitenin onlara fazla geldiği, evlenmeden önce erkeklere karşı mesafeli durmaları gerektiği... bir yaşam tarzı.

Aslında üniversiteye türbanla girme serbestisi falan, muhafazakarların okumak isteyen kızları düşündüklerinden değil, sadece türbanın her yere girme hakkını elde etmek adına bir inat. Yoksa muhafazakarların kadına bakış açısı ortadayken, kadınların okumasını istediklerine falan inanabilir miyiz?

Türbana özgürlük, kadına özgürlük anlamını taşımıyor ne yazık ki muhafazakarlar için. Tabi kısıtlanmayı özgürlük olarak gören kadınlara bir şey diyemem. Zaten görüldüğü üzere türban özgürlüğünü kazanıp da, özgür bir yaşam sergileyen kadına bakış açısına son örnekte şahit olduk. Kadın kamuda başını örtme özgürlüğünü kazanabilir ama erkeklikten, erkek egemen yapıdan, heteroseksizmden bağımsız bir yaşam sergileyemez. Çünkü türbana terstir kadının erkeklikten bağımsız bir hayat yaşaması. Çünkü o türbanın anlamı sadece saçları kapatmak değildir. Koskoca heteroseksist kuralların sembolüdür o örtü.

Kadınlar, hatta aydın kadınlar, feminist kadınlar bile türbana sembol dendiği zaman kızıyorlardı. Oysa İslami şekilde baş örtmek bir semboldür. Çünkü İslam'ın emirini yerine getirmektir saçların görünmeyecek şekilde kapatılması. Geleneksel baş örtüsüyle alakası var mıdır türbanın? Geleneksel yapıda saç mutlaka gözükür ve de serbest bir şekilde bağlanır, türbandaki gibi boğazdan sıkılarak veya uç tarafına huni gibi ser naylon koyularak falan değil. Bırakın ideolojisini, görsel olarak bile belli tipte bağlama şekliyle sembolik değil mi türban?

Gelelim asıl meseleye. Peki bir milletvekili, bir insanın nasıl davranacağı konusunda beyanat verebilir mi? Bu beyanat, yani türbanlı kadının özgürlük sınırlarına dair sosyal medya paylaşımı, muhafazakar iktidarın kadına bakış açısının bir göstergesi, kadına özgürlük dedikleri şeyin ancak erkeklerin müsade ettiği kadar bir şey olduğunun göstergesi değil mi?

Anlaşılamayan şey ise, hiçbir ideolojinin doğayla baş edemeyeceği. İstediğimiz kadar başımızı örtelim, istediğimiz kadar kadınları ikinci sınıf olarak görelim, canlı dediğimiz varlık kendini bir süre tutabilir ve fırsatını bulunca kendini gerçekleştirecektir haliyle. Aşksız kadın olmaz, sosyal yaşamsız kadın olmaz. Muhafazakarların ahlak dedikleri şey, kadınların haklarını ellerinden alan heteroseksist kurallardır. Heteroseksizmin bu konuda, yani kadınların erkeklerin emrinde olmaları konusundaki tek dayanaklarıysa din.

Son olarak bir  konuya daha değineceğim. Bazılar gündem yaratmak, meşhur olmak, popüler olmak için ne çabalar sarf eder ama bazıları içgüdülerine uygun davranınca bile gündemin tepe noktasına otururlar. Neden mi; doğaya uygun, heteroseksist sisteme aykırı davrandıkları için. Çünkü kuralları yıkmıştır, tabuları yıkmıştır, erkekliğin kadına bakış açısını alaşağı etmiştir, kadın özgür olmuştur, bağımsız olmuştur, heteroseksizmin kadın profiline yakışmayacak bir tavır sergilemiştir... Bu da çok tehlikelidir. Çünkü kadını sınırlayan türban anlamını yitirmiştir. Erkekliğin kadına karşı kullandığı en büyük baskı aracı işlevini kaybetmiştir. Kadın, türbana rağmen doğasına uygun bir kadın olarak, erkeğin baskı aracını etkisiz hale getirmiştir. Bu kabul edilemez bir şey olduğu için, heteroseksist sistemde tabiki de gündem yaratacaktır.

Kadına erkeğin bakış açısında, teslimiyetçilikten dolayı genel anlamda kadınlar suçlu olsalar da bireysel anlamda gündem oluşturan kadınların suçu olamaz bu konuda, ama medya suçludur; kaş yaparken göz çıkarmıştır gene. Asıl suçlu heteroseksizm ve heteroseksizmin temsilcilerinin işaret eden demeçleridir ama medyanın bireylere karşı hassas olmayan tutumları da yanlıştır. Medyanın önce özneyi net bir şekilde haber yapmasıyla, yüzünü flu bir şekilde haber yapmasının arasında hiçbir farkı yoktur. Çünkü o özne çevresi tarafından bilinmektedir ve rencide olmuştur, üzülmüştür. Kapalı toplumlarda, bütün dünyanın bilmesinden daha önemlidir yakın çevrenin seni tanıması, bilmesi çünkü.

Sonuç olarak... Türban özgürlük değil, kadına baskı aracıydı. Ama kadın  doğasına uygun davranarak türbanın baskı anlamını yitirmesini sağladı son olayda. Belki de "türban özgürlük" denile denile sözde anlamı gerçeğe dönüştürmeye başladı. Zaten tepkilerin sebebi de bu. Ya bütün türbanlı kadınlar özgür olurlarsa? Türbana uygun davranılmamasına tepkinin altında işte bu korku yatıyor aslında.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder