19 Mayıs 2014 Pazartesi

Toprağın altında kalan işçiler değil hükümet

Gerçekten objektif bakabilen bir insan, Soma faciasında iktidarın gerçekleri ortaya çıkarmak yerine üstünü örttüğünü farkedemez mi? Mesela ben hükümet olsam, hiçbir protestoyu engellemeye çalışmam. Yapsınlar, haklarıdır. Çünkü ölmüşler. Bütün Soma'yı bütün dünyaya açarım. Çünkü belki benim göremediğim bir şeyi görebilirler. En başta o kömür işletmesine bağlı çalışan bütün işçilerin isimlerini açıklar ve kimlerin hayatta kaldığını tek tek resmederim ölenler konusunda şaibeyi ortadan kaldırmak için. Tabi ölen sayısı ne kadar az olursa veya gösterilirse, sorumluluk o kadar az olacak. "Hükümetin her şeyi en ince ayrıntısına kadar açıklayacak diye bir mecburiyeti yok, onlar zaten seçilmişler ki güvenilirlerdir" diye bir şey olamaz. Ben şahsen inanmıyorum 301 kişinin öldüğüne ve bu şüphenin ortadan kaldırılmasını istiyorum. Bunu 80 milyon hep bir ağızdan neden talep edemiyoruz biraz vicdanımız varsa?

Hükümet tabi ki de bir şeylerin üstünü örtmeye çalışacak. Çünkü altından kendisi çıkacak. Daha en başta geçen yıl muhalefetin Soma'daki işçi güvenliğiyle ilgili araştırma önergesini reddetmemiş mi? Reddetmiş. O zaman hükümet direkt olarak suçludur zaten. Başka kanıtlara bile gerek yoktur. Neden bir de işler, ihaleler hep hükümetle bağlantılı kişilerin oluyor? Hal böyle olunca tabi ki de sorumsuzluklar artacaktır. Çünkü kollama diye bir şey vardır hayatta. İnsanlar öncelikle en yakınındakilerin geleceğini düşünürler, onlara kol kanat gererler ve onların çıkarlarını gözetirler. Soma'daki işletme sahiplerinin de iktidarla bağlantısından bahsetmiyor mu gazeteler?

Peki bu işletme, sorumsuzluklarını niye kabul etmiyor kanıtlar belgelerle ortadayken? Kime ve neye güveniyorlar? Karbonmokoksit oranının tehlikeli boyutta olduğuna dair ölçüm sonuçlarının kayıtları ortadayken, işçilerin yangın emareleri olmasına rağmen yangını önlemek için galerilere kül pompalandığını açıkladıkları halde, elektrik uzmanlarının alev almaz elektrik malzemeleri döşenmediği sürece kömür ocaklarının patlamaya hazır bomba olduğunu söyledikleri halde, gaz maskelerinin falan iş görmez olduğu söylendiği halde, yetkililer tehlikeler karşısında uyarılmalarına rağmen hiçbir önlem almadıkları halde... Neyin savunması yapılıyor, kim korunmaya çalışılıyor? İşletme CEO'su daha neyi açıklayacak acaba? İşletme avukatı neyin açıklamasını yapıyor acaba? Çalışma Bakanı'nın sitemi niye gazetecilere? En önemlisi her şey inkar cesareti nereden bulunuyor acaba?

Tamam, alt birimlerdeki sorumsuzluk tepe noktasıyla direkt alakalı olmayabilir ama tepe noktasının maden ocağı ölümlerini normal-olabilirlik çerçevesinde karşılamasını nasıl açıklayacağız, partisinin araştırma önermesini reddetmesini nasıl açıklayacağız..? Eğer tepe noktası bir şeyleri ihmal ediyorsa, sorumluluk tepe noktasınındır gerekli önlemleri almadığı, ikazları yapmadığı için. Sorumsuzluğun en büyük göstergesi ne biliyor musunuz; hataların kabul edilip düzeltileceğine dair bir açıklamanın yapılmaması.

Güney Kore'de bir bakan feribot kazasında sorumluluğu üzerine alıp ölenler için özür diliyor ama bizde hatayı kabul etme kültürü yok ki. Çünkü hatayı kabul ederse gitmesi gerekebilir. Gitmeye de gönül olmayınca inkar ediliyor. Çünkü göndermek istemiyor kendi zihniyetinde olanlar da. Bir arkadaşım, iktidarların her türlü olumsuzluğunun normal olduğunu söyledi dün, ve bunu herkes söylüyor; kim olsa iktidar olduktan sonra aynı sorumsuzlukları sergiler. Demek ki iktidar olmanın herkesteki anlamı aynı; gücü ele geçirmek ve o gücü çıkarlar doğrultusunda kullanmak.

Ne düşünüyorum biliyor musunuz; gelişmemiş toplumlarda, evet biz geri kalmış bir toplumuz medeniyet konusunda, iktidarlar vatandaş için iktidar olmuyor, kendileri için, kendi çıkarları için iktidar oluyorlar ki, hata yapınca bile çekip gidemiyorlar. Zaten hata yapınca çekip gidebilme duyarlılıkları olsa, sorumluluklarının da bilincinde olurlar ki kendilerinden çok vatandaşları düşündükleri için hatalar ve kazalar da olmaz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder