27 Mart 2014 Perşembe

YouTube'un kapatılması karanlık çağa dönmektir


YouTube da kapatıldı. Gerekçe hükümetin yaptığı özel görüşmelerin ses kayıtlarının sıszdırılması. Burada yanlış olan görüşmelerin yanlışlığı mı, yoksa yanlışlardan haberdar edilmesi, haberdar olunması mı? Eğer görüşmeler sakıncalı değilse insanların haberdar olmasının ne tür bir sakıncası olabilir? Burada internetin sesi mi kısılması gerekiyor, yanlış yapanların çıkıp "yanlış yaptık" diyip özür dilemesi mi? Hükümetin yasakçılığı iktidarın tanımını da yapıyor: "Eğer iktidarda kim varsa, her şeyi yapma hakkı vardır ve buna karşı çıkan, bu yanlışları dile getiren suçludur, susmazlarsa biz susturmasını biliriz" demek istiyorlar resmen uyguladıkları yasakçı politikalarla. Hükümet böylece kendini aklamış mı oluyor, yoksa yaptığı yanlışları kapatmaya çalışarak gerçekleri otomatikmen kabul etmiş mi oluyor? İkincisi tabiki de. Ama iktidara her halükarda inanmaya eğilimli bir çoğunluk olduğu sürece, iktidar da bildiği şekilde politika yapmaya-yasakçılığa devam edecektir elbet. Muhaliflerin dışındakiler siyaha hala beyaz diyorlarsa, iktidar da gücünü kullanarak ortalığı karartmaya devam edecektir. Gerçekten bir insan yaptığı bir yanlışı kapatmaya çalışıyorsa, resmen yanlışını onaylıyor demektir. Yoksa kendini aklamaya, aleyhinde çıkan haberleri çürütmeye çalışmaz mı? Ama tam tersini yapıyor; hakkında çıkan haberleri yasaklıyor. Bunun adı diktatörlük değil de nedir? Kendi doğruların ve çıkarlarına uygun bir siyasetle koskoca bir ülke yönetilemez. Bakalım bu yasaklar nereye kadar gidecek; interneti hepten kapatmaya, hatta elektrikleri kesmeye... Zaten iletişim çağında internet yasakları elektrik kesintisinden başka bir şey değildir. Sanki feza çağında karanlık çağı yaşıyoruz. Özellikle en çok alıcısı olan YouTube'un kapatılması karanlık çağa delalettir ki bu da bir anlamda kendi fişini de çekmektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder