7 Şubat 2014 Cuma

Trans eşcinsellik bazılarının kafasını karıştırıyor biraz


Biz LGBT'ler cinsel kimlikleri bilmiyoruz ki, heteroseksist dünya bizi anlasın. Hatta biz LGBT'ler bile en çok heteroseksüelliğe inanıyoruz, heteroseksüelliği doğru buluyoruz. Gene bir erkek kadın oluyor ve karısıyla lezbiyen ilişki yaşıyor ve bu durumu eşcinseller bile anlayamıyor. Çünkü cinsiyet kimliğiyle cinsel yönelimin ayrı şeyler olduğunu bilmiyor. "Karısıyla beraber olacaktı, niye kadın oldu?" diyor. İnsanın kendini hangi cinsiyette hissetmesiyle, hangi cinse ilgi duyduğunun ne alakası var. Ben kendimi erkek veya kadın olarak hissedebilirim ama duygularım eşcinsel de olabilir, heteroseksüel de olabilir. Cinsel yönelimin cinsiyet kimliğine indirgenmesi ve kimliklerin heteroseksüellikle sağlama yapılmasıyla alakalı yanlışlıklar. Eşcinseller transseksüelliği anlamak istemiyor, transseksüeller eşcinselliği. Bu anlaşılmazlık, eşcinselliği anlamak istemeyen transseksüellerin çoğunun heteroseksüel olmasıyla, transseksüelliği anlamak istemeyen eşcinsellerin de cinsel kimlikleri bilmemesiyle alakalı. Eşcinseller diyor ki, "Kendi cinsini seveceksen ne gereği var cinsiyet değiştirmeye", transseksüeller de sadece kadın-erkek beraberliğine inanıyor. Belki transseksüellerin cinsiyet kimliklerini yaşayabilmeleri için biyolojik benzetmeye ihtiyaçları olmayabilir ama içinde yaşanılan heteroseksist dünya buna imkan vermez ki; Kadınsan kadın bedenine sahip olmalısın, erkeksen erkek bedenine! Cinsel kimliklerin ayırdına varılmadığı sürece de ne LGBT'ler birbirlerini anlayabilir, ne de heteroseksist dünya heteroseksüellik dışındaki kimlikleri kabul eder. İnsanların bedenleriyle ruhları, yani cinsiyet kimlikleriyle biyolojik cinsiyetleri uyuşmayabileceği gibi, her erkek veya kadının da ister doğuştan olsun, isterse sonradan sadece heteroseksüel veya eşcinsel olacak diye bir koşulu yoktur. "Ben artık kadın oldum, karşı cinsi sevmeliyim" diye bir şey olsaydı, eşcinsellik diye bir şey olmazdı. Duygularımız-yönelimlerimiz, hissettiklerimiz-cinsiyetlerimiz bedenimizden bağımsız kimliklere sahiptirler. Tabi durumu heteroseksüelliği tek doğru olarak baz alıp değerlendirirseniz, anlamakta zorlanabilirsiniz.

Kısaca trans eşcinsellik diye bir şey var. Cinsiyeti bedeniyle örtüşmez ve geçişini yapar ama geçtikten sonra da heteroseksüel olmak zorunda değildir. Çünkü o, cinsel yönelimi için geçiş yapmamıştır, sadece ruhunu bedenine uydurmak için geçiş yapmıştır. Erkek veya kadın biyolojik erkek veya kadınken-geçişini yapmadan da eşcinselliğini yaşayabilir ama o bedende huzurlu olmayabilir. Çünkü eşcinsellik kendi cinsini sevmekti. Mesela kadın ruhun sahip bir lezbiyen-eşcinsel, heteroseksist şartlanmaların olduğu bir dünyada erkek bedenindeyken nasıl lezbiyen bir ilişki yaşayabilir ki bir kadınla-kendi cinsiyle. Ruhlarımızı bedenlerimize hapsetmeden yaşayabilmek için, heteroseksizmi kafaya takmayacak bir potansiyele sahip olmamız gerekir. O kapasite olsaydı zaten heteroseksizme meydan verilmezdi.

Kimlikleri LGBT'ler açısından bir kez daha hatırlayalım;

Eşcinsellik (Cinsel yönelim): Kendi cinsini sevmek; Erkek erkeğe, kadın-kadına. Lezbiyenlik de bir eşcinselliktir ama kadınlar kullanıyor bu tanımı. Erkeklere de sadece gay denilmesi yanlış aslında. Eşcinsellik gay demekse, kadınlar da birer gay'dir.

Transseksüellik (Cinsiyet kimliği) : Herkesin anlayacağı dilde, ruhun bedenle uyuşmaması, yani ruhen erkek hissedip kadın bedeninden kurtulma isteği, ruhen kadın hissedenlerin de erkek bedeninden kurtulma isteği. Geçiş ameliyatlarını olurlar, olmazlar kendi bilecekleri iş. Ama bir insan kendini hangi cinsiyette hissediyorsa, cinsiyet kimliği odur. Bedeni de hissettiği cinsiyete uydurma mecburiyeti yoktur. O biraz toplumsal cinsiyete koşullanmakla alakalı. Çünkü toplum, erkekliği veya kadınlığı bedenlere indirgemiş.

Biyolojik cinsiyet: Bir insanın bedensel olarak kadın veya erkek olmasıdır. Ama hiçbir erkek veya kadının heteroseksüel olma koşulu yoktur. Öyle olsaydı eşcinsellik olmazdı.

Toplumsal cinsiyet: Toplumun erkeklik veya kadınlığa yüklediği roller. Oysa hiçbir cinsiyetin toplumun verdiği rolleri üstlenme mecburiyeti yoktur. Bu durum heteroseksizme hizmet etmekten, heteroseksizmi beslemekten, cinsiyet ayrımcılığını pekiştirmekten başka bir işe yaramaz. Ne yazık ki LGBT'ler de heteroseksizmi besliyorlar, büyütüyorlar toplumsal anlamda varolabilmek için cinsiyet ayrımcılığının olmadığı bir dünya yaratmak varken.

Not: Transseksüellik diyince hep kadınların transseksüelliği görünür olduğu için, konuyu kadın translar üzerinden irdeliyoruz. Mesela bir kadın da erkek olup kocasıyla eşcinsel aşk yaşayabilir. Tabi adamın da eşcinsel olması lazım bu durumu kaldırabilmesi için.

Biseksüellik: Her iki cinse de ilgi duymak.

İnterseksüellik: Çift cinsiyetli olmak. Burada duygular heteroseksüel de olabilir, eşcinsel de olabilir...

Son günlerde LGBT'ye İ harfi de eklendi interseksüelleri temsilen. Cinsel farklılıkları sembolize eden kısaltma da sürekli değişiyor. GLBT idi, pozitif ayrımcılık amacıyla lezbiyenler başa alındı LGBT oldu. Sonra travestiler ve transseksüeller için çift T kullanıldı bir ara ve LGBTT oldu. Sonra tüm ötekileri temsilen queer'in Q'su konuldu ve LGBTQ oldu. En son da interseksler için LGBTİ oldu. Bakalım daha ne olacak. Aseksüeller için A da ilave edilebilir mesela. Oldu mu sana LGBTTQİA.

Bir not daha:

Heteroseksüellik: Heteroseksüel dendiği zaman "O da ne!" deniyor. Bir çoğu karşı cinse yönelimin uluslararası tanımın bilmiyor. Heteroseksüel demek, kadının erkeğe, erkeğin de kadına yönelimi demek, ilgi duyması demek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder