27 Ocak 2014 Pazartesi

Erkeklerin aşk anlayışı, kadınların da hayali


Evli bir adam, kocası hapiste olan 5 çocuklu bir kadını kaçırıyor, sonra da kadını hapishanedeki kocasını ziyareti sırasında kurşun yağmuruna tutarak 10 yaşındaki çocuğunun gözleri önünde öldürüyor. Kadın yaralıyken kaçmaya çalışırken kurşun yağdırmaya devam ediyor. Ne için öldürmüş biliyor musunuz? Yakalandıktan sonraki ifadesine göre, aşkı için. Ne aşkmış be! Kan akıtan, ölüme sebep olan, nefret dolu bir aşk. İnsan sevdiğini öldürür mü, korur mu? Erkelere göre aşk, sevdiğini zannettiği kişiye sahip olmaktır. Yani sahip olmaktır aşk. Kafasına koymuştur artık sahip olmayı. Onun malı olmalıdır sevdiği kişi. Karşısındaki kişinin ne düşündüğünün önemi yoktur, söz hakkı yoktur. O yüzden bu ülkede kadınlar kaçırılır ya hep. Erkek seviyorsa tamamdır ve sevdiği kişi onun olmak zorundadır. Erkeği sevmemek diye bir şey olamaz. Onların sevilmeyecek bir tarafı yoktur. Çünkü o erkektir. İnsanların başına gelmiş bir değerli bir şeydir, Tanrı'nın lütfudur. Erkek ise tamamdır. Huyu nasıldır, karşısındakine hitap eder mi sorgulanamaz. O erkektir... Bakınız, kadın erkeğin malı olarak görülmese, kız isteme olayı olmaz. Bırakın geleneği göreneği. Gelenek dediğimiz şey de erkek egemen kültürün bir parçası değil mi? Eğer kadın erkeklerin gözünde bir eşya olarak görülmüyorsa, bırakın kadınlar erkekleri istemeye gitsin, kadınlar gözlerine kestirdiği erkekleri kaçırsınlar. Lafa gelince kadın-erkek eşit haklara sahip ama kadın canlı varlık olarak bile görülmüyor. Peki kaç kadında beğendiği erkeği isteme ve kaçırma düşüncesi var? Olur mu canım, kadın dediğin adaplı olmalı, bir ağırlığı olmalı. Kadın beğenilir, istenir veya kaçırılır. Kadınlar da bütün cinsiyetçi uygulamaları aşk, sevgi, beğenilme olarak algılıyor. Kadınlık çok zor bir şey sanırım. Çünkü kadınlar kendilerini katledenlere karşı bile bir beklenti içinde olabiliyorlar. Yani bir adım da kendileri atarak hayata şekil vermek istemiyor. Bu sadece ekonomik bağımsızlığı olmayan kadınlar için geçerli değil, genel olarak tüm kadınlar için geçerli. Gerçekten hangi kadınla konuşsam yumuşak, kibar, saygılı, eşitlikçi bir erkek istemiyor. Nasıl bir içselleşmeyse, kaba, maço bir erkek modeli süslüyor hayallerini. Tabi hayallerini süsleyen erkek modeli canlarına da okuyor işte örneklerini çok yaşadığımız ülkemizde. Bu canavarları kadınlar kendileri yaratıyorlar. Hem yetiştirerek, hem de hayallerinin modeli olarak. Şu hayatta anlayamadığım şeylerden biri, kadınların erkekleri neden bu kadar yücelttiği, onlar için neden bu kadar fedakar oldukları, neden kendilerinden bile çok sevdikleri. Erkekliği bu hale getiren kadınlardan başkası olamaz. Gerçekten karşımızdakine hak ettiği kadar değer verelim. Yoksa kendini bir şey zanneder bir şey olmayan kişi kendisini çok abartınca. Çünkü donanımsızlar donanımlı olmanın ne demek olduğunu bilmez ve büyük, önemli insan olmayı abartıyla eş anlamlı olarak görür. Erkekleri, insanların canına okuyacak kadar şımartan işte bu yersiz ilgi, alaka ve ve abartı. Polisler yakalamaya çalışınca da kendimi öldürürüm diye tehdit ediyor adam. Yanında da adamın karısı ve çocuğu var. Bu adam evli ve göz koyduğu bir kadına daha eşkiya gibi sahip olmak istiyor. Sonra ne oluyor... Kaçamayacağını anlayınca teslim oluyor. Öldürmek kolaydır da, ölmek işte o kadar kolay değildir. Özellikle vicdansızların canı daha tatlıdır. "Kendimi öldürürüm" falan hikaye.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder