13 Ocak 2014 Pazartesi

Bülent Ersoy'unki heteroseksizme bir kabul ricası!


Bülent Ersoy Kandil sebebiyle tesettüre girip, programını dini içerikli yapmış. Kimsenin dini duygularını rencide etmek istemediğimi de her seferinde olduğu gibi gene belirtmeden geçmeyeceğim. Bülent Ersoy dini inancı olan biri ve programını da dini içerikli yapmış. Bunda içinde bulunduğumuz dönemin iktidarının muhafazakar olmasının bir etkisi var mıdır, vardır. Show'da böyle bir şeye ihtiyaç var mıdır? Kanal olarak söylemedim, yapılan iş olarak söyledim. Bence yoktur. Dinin gösteriş amaçlı kullanılmaması gerektiğini söylemez miyiz hep? Bülent Ersoy böyle bir içerikle kime yaranmaya çalışmıştır? Geceye uygun bir programdır diyebiliriz, Bülent Ersoy program sahibi olarak istediğini yapabilir diyebiliriz, biraz önce ihtiyacı yoktur dedim ama kanalın da böyle bir şeye ihtiyacı olabilir. Biliyorsunuz muhafazakar iktidara uygun bir şeyler yapmak her zaman kazançlıdır.

Asıl konuya gelirsek... Transseksüeller gibi ötekileştirilmişler, kabul edilmek için her zaman kendilerini ispatlamak zorundadırlar. Çünkü heteroseksist sisteme çıkıntılık yapmasalar bile, aykırı oldukları için hiçbir zaman kabul edilmeyeceklerdir. Ne yapsalar boştur, nafiledir. Böyle güzelliklerle de ancak kendilerini memnun edebilirler. Heteroseksist yapı kurallarını, kaidelerini, sınırlarını çizmiştir nasıl olunması gerektiğine dair. Ve bunu değiştiremezsin. Değiştirebilmek için dini yapıdan kurtulup dünyevi doğal yapıya, cinsiyetçi sistemden bilimsel eğitim sistemine geçmen gerekiyor ki, meyvelerini bir 100 yıl sonra toplayabilesin. Kaldı ki bizim gibi cinsiyetçi yapılarda modern, pozitif, bilimsel düşünceye geçmek yerine, daha muhafazakarlaşmak için çaba sarf edilmekte, mücadele verilmektedir. Bülent Ersoy'un dinine uygun tavırlar sergilediğinden şüphem yok. Çünkü transseksüel olarak Tanrı katında günahkar olduğunu daha önce dile getirdi ama bilinçaltında biraz önce dediğim gibi heteroseksist sisteme kabul edilme isteği ve gayreti yatıyor. Yoksa dini ritüeller Tanrı ile kul arasındadır ve bu konuda kimsenin kimseyi yargılama hakkı yoktur. Yargılasa bile inancı olan kimse, başkalarının yargısını kafaya takmaz.

Bir de ayrıca çelişmeyeceksin. Dinin kurallarını bileceksin ama dine aykırı davranıp günahkarım diyeceksin, sonra da günah çıkartır gibi dini davranacaksın. Eğer bir insan doğal yapısına söz geçiremiyorsa, toplumsal değerlerde bir maruzat aramaya çalışır. Eğer toplumsal değerlere inanıyorsa, toplumsal değerlere göre yaşamaya çalışır. Bir insan iki arada bir derede kalıyorsa, bu kendisinin sorunudur, bu durum kendisinden emin olamamasıyla alakalıdır. Problem öncelikle kendisindedir. Doğru bir tarafta duramamasından kaynaklanmaktadır problem. Hem orası doğru, hem burası doğru diyemezsin. Orası doğruysa ben neyim, ben doğruysam orada bir yanlışlık var demektir. Orası doğru ama ben de kendimden vazgeçemiyorum diyorsan, doğal yapında bir problem yok, sadece gerçekleri idrak edip edememende bir problem var demektir. Orası-burası derken, heteroseksizm ve değerleriyle, ötekilikten-transseksüellikten bahsediyorum. Velhasıl Bülent Ersoy'un gecesi heteroseksizm için bir gecedir. Toplumsal değerler ölçeğinde heteroseksizme medya aracılığıyla bir kabul ricasıdır.

Yalnız bu şekilde hiçbir zaman kabul edilmeyecek, hep öteki olarak kalacaktır. İnsan kendini bulmadığı, kendini kabul etmediği sürece, başkaları sana hiçbir zaman inanmayacaktır. Çünkü karşındakiler senin açıklarından istifade ederek, sana öyle-senin açıklarına göre öteki olarak davranacaktır. Heteroseksizmin cinsiyetçiliği, bizim kendimize kötü davranmamızın bir yansımasıdır. Biz kendimizi sevdiğimiz sürece, karşımızdakiler de bu sevgiye saygı duyacak, duymasını öğrenecektir. Kendimizi onlar gibi olarak kabul ettiremeyiz, bu eğreti durmamıza sebep olur. Varolmak istiyorsak, yapımıza uygun şekilde yaşam biçimimizle yer almamız şarttır toplumda. Farklılıklar heteroseksist yapıyı yumuşatmadığı sürece, o yapı farklılıkları hiçbir zaman kabul etmeyecektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder