23 Aralık 2013 Pazartesi

"İhsan Hala", LGBT haklarının ileriye gittiği bir nokta değildir

LGBT haklarının hayata geçmesi, LGBT'lerin cinsel yönelim ve cinsiyet kimliklerinden dolayı kendilerini geriye çekmedikleri zaman mümkün olabilir ancak.


Nam-ı diğer transseksüel "İhsan Hala"nın bu yıl içersinde gazetelerde röportajları yayınlandı ve belgeseli çekildi. Son olarak da Kaos Gay Lezbiyen Derneği'nin internet sitesinde bir röportajı çıktı. Röportajı okumadan beynimde bazı sorular şekillendi. İhsan Hala'nın önceki röportajlarından yaşamına tanık olmam bu soruları sormam için yeterliydi çünkü. İhsan Hala'nın başta zor da olsa sonradan kabul edilişinin sebebi eşcinsel haklarının geldiği ileri sayılabilecek bir nokta mıydı, yoksa heteroseksist sistemi rahatsız etmeyecek mazbut bir yaşam şeklinin olması mıydı? İhsan Hala özgür bir LGBT birey olarak yaşamını yaşasaydı, bu denli kabul edilir miydi? Kendini kabul ettirmesi trans birey olarak değil de, kimseyi rahatsız etmeyecek bir portre çizmesiydi bence. Dost olduğu kadınlar bile onu kabul ederler miydi özgürce yaşasaydı? O, ne erkekleri ne de kadınları rahatsız etmeyecek herkesin kız kardeşi-bacısıydı. Ne erkekti, ne de kadın. O hiçbir şeydi. Kaale bile alınmıyordu. Belgeselinde konuşan köylülerinin falan ona dostane yaklaşımı, onların çizdiği sınırları İhsan Hala'nın aşmamasındandı. Cinselliğini diğerleri kadar yaşayabilseydi, diğerleri kadar sosyoekonomik olarak hayata karışsaydı, gene de herkesin bacısı olur muydu, herkesin kapısı açık olur muydu ona, hatta kendi köyüne bile zor da olsa sokarlar mıydı onu? İhsan Hala başını örtüyor. Son röportajında kendisinin de dediği gibi namuslu görünmek için başını örtüyordu. Röportajın sonunda,  röportörün de aynı soruyu, "Namuslu kadın olmasa da köylüler İhsan Hala’yı kabul eder miydi!" sorusunu kendine sorması, aklın yolunun bir olduğunun göstergesi değil mi? LGBT'ler ancak heteroseksüel kurallar çerçevesinde sığınabiliyorlardı hayata. İhsan'ın sığıntı bir şekilde de olsa hayata karışabilmesinin bölgesel avantajını göz ardı etmemek gerekiyor. Daha geleneksel bölgelerde aynı hoşgörüyle karşılaşır mıydı? Sanmıyorum.

Peki LGBT haklarının bulunduğu noktanın sorumlusu sadece heteroseksist bir dünya mıydı? Heteroseksist dünyayı onaylayan mağdurların hiç mi suçu yoktu? Heteroseksizmin LGBT'lere çıkış noktası bırakmaması, LGBT'lerin kendilerine çizilen haritayı kabullenmesi için yeterli bir sebep miydi? LGBT'ler heteroseksizme karşı kendilerini savunurlarken bile, onları rahatsız etmediklerini söyleyerek savunuyorlar. Belki kendi aramızda konuşurken özgüvenliymiş gibi "Bizim hayatımız, kime ne" anlamında laflar ediyoruz ama heteroseksizme karşı direkt olarak ne yazık ki dik duramıyoruz. Gerçekten beynimizdeki özgüvenimizi hayata geçirebilseydik, hayatımızı da kendimizce-LGBT'ce-eşcinselce, transseksüelce yaşayabilirdik. Ben LGBT'lere bakınca heteroseksizmi görüyorum ne yazık ki. LGBT'ce yaşamak, LGBT'ler için de ütopya. LGBT haklarının hayata geçmesi, LGBT'lerin cinsel yönelim ve cinsiyet kimliklerinden dolayı kendilerini geriye çekmedikleri zaman mümkün olabilir ancak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder