19 Aralık 2013 Perşembe

Günün sonunda mutluysam, eşcinselliğimden kime ne

Eşcinsellik hakkında söylenecek bir şey kaldı mı ki diyeceğim ama hiçbir zaman söylenecek bir şey de yok aslında. Heteroseksüellik hakkında söylenecek nasıl bir şey yoksa, eşcinsellik hakkında da söylenecek bir şey olamaz. Senin için o yön doğrudur, benim için bu yön. Hayır niye rahatsız oluyorsunuz ki eşcinsellikten? Eşcinselliği sorun hale getirip laf kalabalığı yapanlar da bu rahatsız olanlar işte. Yoksa eşcinseller cinsel yönelimlerini sorgulamadan yaşayıp gidecekler. İnsan, içinden geldiği gibi kendisini mutlu eden yapısına uygun yaşamı sorgulayıp da niye zamanını boşa harcasın ki? İşte bu homofobikler yüzünden kendimizi savunmak, kendimizi anlatmak zorunda kalıyoruz. Anlamak isteseler zaten durduk yerde eşcinselliği sorun ve hedef haline getirip de eşcinselleri rahatsız ederler mi?

Gerçekten eşcinselliği kafalarına takanların bu konuyla ilgili mutlaka sorunları vardır diye düşünüyorum. Bir takarsın, iki takarsın, üç takarsın, hayat boyu da eşcinselliği diline dolamazsın bu konuyla uzaktan yakından bir ilişkin olmasa. Amaç da kendini kurtarmak değil, erkekliği kurtarmak. Herkes başka konularda nasıl kendinden sorumluysa, erkeklik konusunda da kendisinden sorumludur. Hayır bir de sorunlaştırdıkları eşcinselliğe çözüm getirseler neyse. Ama tek yaptıkları, korkuya dayalı nefretlerini erkekliği lüzumsuzca korumak adına kusmak.

Bir de herkesin özel hayatına saygı duyduklarını söylüyorlar, sonra da özel hayatı boş verin, insanların-eşcinsellerin yaşam haklarına müdahale ediyorlar, nefret söylemleriyle eşcinsellerin can güvenliklerini riske atıyorlar. Eşcinselleri yok etmeye yönelik bu çabayla, gizli kalmış benzer yaşamları-gizli ve bastırılmış eşcinsellikleri kurtardıklarını sanıyorlar büyük ihtimal.

Homofobiklere en güzel örnek, eşcinsellere nefretini hiç susturmayan ve homofobiklere verilen hormonlu domates ödülünü de kapan Erman Toroğlu. Son röportajın da, "Anneler-babalar çocuklarını, eşcinsellikten korumak için karşı cinse yönlendirmeli" demiş. İnsanlar kimi, neyi, nasıl seveceğini içgüdüsel olarak kendisi bilemez mi? Acaba kendisi ailesinin yönlendirmesiyle mi heteroseksüel oldu? Gerçekten heteroseksüel olmak için karşı cinse yönlendirme çabasına ihtiyaç mı var? Eğer heteroseksüellik, karşı cinse ilginin elden bırakılmamasıyla mümkün oluyorsa, heteroseksüelliğin doğallığından şüphe ederim ben. O zaman herkesin eşcinsellik potansiyeli var ki, aile baskısıyla, yönlendirmesiyle heteroseksüel olmaya çalışıyor insanlar.

Aslında bazılarına neyi ne kadar anlatırsan anlat, kapasitesinin üzerinde alamayacağı için boşuna anlatmış da oluyorsun. İnsan şurdan da akıl edemez mi? Bu insanlar, yani eşcinseller kendi cinslerini severek mutlularsa, üçüncü kişilerin karışması hangi akla hizmet ediyor? İnsanlar mutlularsa, kimseye zararları olmadıktan sonra nasıl mutlu olduklarının ne önemi olabilir ki? Sonuçta dünya eşcinseller olunca da aynı dönüyor, gece gündüz gene aynı şekilde oluyor, hayat gene aynı devam ediyor. Pürüz çıkararak insanları huzursuz etmenin ne alemi var.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder