19 Mart 2013 Salı

Transseksüellik bedenden çok beyinseldir

Güney Kore'de beş transseksüel, ameliyat olmadan resmi belgelerde cinsiyetlerini değiştirebilmek için açtıkları davayı kazanmışlar.

Transseksüellik denilince kadından erkeğe, erkekten kadına dönme-k akla gelir. Genellikle de ameliyatla bedensel cinsiyetlerini değiştirenlere transseksüel denir, değiştirmeyenlere travesti denir. Oysa bu yanlışlık kimliklerin tam olarak bilinmemesinden ve doğru tanımlanamamasından kaynaklanmaktadır. Travesti cinsiyetten çok karşı cinsin kılığını-kıyafetini giyme arzusudur diyelim ve asıl konumuz transseksüelliğe geçelim.

Transseksüellik, yani trans cinsiyet, yani cinsiyet kimliği-erkekliği veya kadınlığı, biyolojik-bedensel cinsiyetiyle yani erkeklik veya kadınlığıyla uyuşmayan kişilerin, kendilerini ait hissettikleri cinsiyette ifade etmeleri, varolmalarıdır. Transseksüellerin hissettikleri cinsiyetleriyle varolabilmeleri ve kabul edilmeleri için illaki de bedensel geçiş yapmaları, yani ameliyat olmaları gerekmiyor. Önemli olan insanın kendini ne olarak hissettiği değil midir? Tabi cinsiyet kimliklerinin bedensel anlamda da kendilerini gerçekleştirebilmeleri için, bedensel anlamda da karşı cinse geçiş ameliyatı en doğal haklarıdır transların. Bir anlamda trans bireylerin kendi hür iradesine bağlı olmalıdır ne yapacakları, ameliyat olup-olmayacakları.

Olmak istemeyenler olamaz mı? Neden olmasın ki. Heteroseksist dünyada toplumsal cinsiyet, bedensel cinsiyet üzerine kurulmuş olmasaydı, transseksüeller kendilerini ameliyatsız da özgürce ifade edebileceklerdi. Çünkü cinsiyet kimliğinin kendini gerçekleştirmesi, alışageldiğimiz biyolojik cinsiyetler dışında da mümkün olabilir. Bedensel geçişler ruhsal bir gerekliliktir ama heteroseksist toplumların, biyolojik cinsiyetlere endekslenmiş toplumsal cinsiyet kimliklerinin, trans bireylere etkisini ne kadar gözardı edebiliriz? Trans bireyler de çocukluktan itibaren her manada erkeklik ve kadınlığa koşullanmıyorlar mı? Bu yüzden transseksüeller için, biyolojik cinsiyete uymayan cinsiyet kimlikleriyle hem psikolojik, hem de toplumsal anlamda varolabilmeleri o kadar kolay değil.

Farklılıkları hoşgören bir dünyada yaşıyor olsaydık, transseksüelliğin trans bireyler üzerindeki olumsuz etkisi bu kadar şiddetli olmayacaktı büyük ihtimal. Çünkü içimizdeki savaşı körükleyen de LGBT'lere dışarıdan dayatılan alışılagelmiş cinsel kimlikler değil mi? Transseksüelliğe, eşcinselliğe daha toleranslı toplumlarda, LGBT'ler hem cinsel yönelim, hem de cinsiyet kimliği olarak kendileriyle hem bedensel, hem de psikolojik anlamda daha barışık oldukları için, biyolojik cinsiyetleriyle oynamadan da varolabiliyorlar. Çünkü demokratik ortamlarda farklılıkların haklarının bilinci sebebiyle, insanların bedenleriyle veya kendilerini nasıl hissettikleriyle bizdeki kadar uğraşılmıyor. Zaten asıl sorun direkt biz LGBT'lerle uğraşılmasından çok, uğraşılmanın psikolojimizdeki yarattığı baskının, bizi heteroseksistçe varolmaya itmesi. Yani kadın olacaksan toplumsal cinsiyete uygun bir biyolojik cinsiyetin olmalı! Biyolojik cinsiyet ve cinsiyet kimliği öyle özdeşleştirilmiş ki, erkeğin erkek bedenine, kadının kadın bedenine sahip olması gerekiyor. Aksi durum hem toplumda, toplum baskısıyla da trans bireylerde sıkıntı yaratıyor.

Erkekliklerini veya kadınlıklarını cinsiyet kimliklerine uygun bedenlerle ifade etmek isteyen trans bireyler de mutlaktır ama toplumsal dayatmanın olumsuz psikolojisini geçişlerden sonra da yaşamıyor mu trans bireyler? Hep gerçeklerin ortaya çıkacağı ve bunun bir dışlanmaya sebep olacağı korkusu yok mu? Bu korku bile bedensel geçişlerde toplumsal bir aidiyet kaygısı bulundurmaz mu? Batı'da cinsiyet kimliklerine ters biyolojik cinsiyetleri bulunan translar hallerinden memnun olabiliyorsa, hak ve hukuğun olduğu bir ortamda bizimkiler neden memnun olmasın ki?

Güney Kore'deki dava da bu duruma benzemiyor mu? Bir insanın kendini hangi cinsiyette hissettiğinin bedeninden çok hisleriyle alakalı olduğunun başarıya ulaşan bir mücadelesi. Kendilerini cinsiyet kimlikleriyle örtüşen bedenlerle ifade etmek isteyenler ameliyatlarını olsun ama ameliyat olmadan da kendilerini hem resmi, hem de toplumsal anlamda ifade edebilsin trans bireyler. Cinsiyet kimlikleri sadece cinsel veya üreme organlarına bağlı kalıp, kimlikerimizin varoluşunu ve özgürlüğünü kısıtlamasın. İstediğimiz  cinsiyet kimliğiyle hangi bedende olursa olsun varolabilme hakkı, hem kendimizin, hem de toplumun farklılıklara hoşgörüsünü, barışını beraberinde getirecektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder