18 Mart 2013 Pazartesi

"Kayıp Şehir"de de Mülkiyetsiz Aşk ve Sevgi Mümkündür

Hindistan'da bir kadının beş tane kocası varmış. Üstelik bu beş koca kardeşmişler. Kadın her gece birisiyle beraber oluyormuş. Kardeşler de bu tür evlilik düzeninden memnunlarmış. Beraberlik için sıralarını bekliyorlarmış ve birbirlerini kıskanmıyorlarmış. Kadın önce kardeşlerden birisiyle evlenmiş, sonra aynı evde yaşayan diğer kardeşlerle de beraber olmaya başlamış. Kadının bir çocuğu var ve çocuğun kimden olduğu önemli değil onun için. Kardeşlerin hepsini de eşit derece de seviyormuş. Ayrıca hayatından çok memnunmuş diğer kadınlardan daha çok ilgi gördüğü ve daha çok sevildiği için. Bence de öyle. Kardeşler de hayatlarında bir tuhaflık olduğunu düşünmüyorlar. Çünkü mutlu bir aile olduklarına inanıyorlar. Yaşamlarını tek odalı bir evde sürdürüyorlarmış. Ben demokrasi için, eşitlik ve özgürlük için hep bilginin, eğitimin önemli olduğunu savunmuşumdur ama heteroseksizm denilen hastalıktan korunduğun sürece, hayatta özgür ve huzurlu yaşam mümkünmüş demek ki. Düşünseniz ya, en eğitimlisi dahi, en modern toplumlarda dahi karısını kıskanıp cinayet işleyebiliyorken, Hindistan kırsalında erkekler, hem de kardeş oldukları halde birbirlerine saygı duyabiliyorlarsa, aşkı-sevgiyi sahiplenmeden paylaşabiliyorlarsa, insanlık denilen şey medeniyet, eğitim veya demokrasiden çok, heteroseksizme koşullanmak yerine doğal olmakla alakalı bir şeymiş.

Bu yazıyı yazarken "Kayıp Şehir" dizisi oynuyordu. Aysel iki kardeşten önce büyüğüyle (İrfan) beraber oluyor, sonra da küçüğüne (Kadir) aşık oluyor. Ama aşkını yaşamasına izin verir mi heteroseksit bir dünya? Çünkü çocukların annesine göre bir sokak süpürgesi Aysel. Aynı anne korumak adına kızının bir zenciyle sevgisini paylaşmasına da engel olmuştu. Bu korumak mı, heteroseksizme hizmet mi? Aşık olunan kardeş sevmediği bir kıza hayatını feda ediyor. Heteroseksizm denilen illet olmasa yaşanılanlar doğal karşılanacak aslında. Hem de herkes tarafından. Heteroseksizm ve bireylerine göre sevginin özgür olanı gurursuzluk oluyor şu aşamada ama. Annenin bütün heteroseksist çabalarına rağmen dizi önümüzdeki hafta bitiriliyor heteroseksist sisteme ters düştüğü için, reyting bahane. Zaten kardeşler de Aysel rüyasından uyanıp doğru yolu buluyorlar. Ama heteroseksizme yaranmak için ne yazık ki geç kaldı bu dizi. Heteroseksizm gönülleri ne kadar ve ne zamana kadar susturabilecek acaba? Dizide heteroseksizm, kadın cinayetiyle yüzünü en acı tarafıyla da gösteriyor. Bir zamanlar kapısını açtığı en büyük kardeşe (İsmail) göre de bir mikrop olarak görülen Aysel, heteroseksizm canavarından koruyamamıştı kadın kurbanı kocasından. Her şeye rağmen hayat güzel, güzel insanlar da var dünyada. Heteroseksizme inat yaşayabiliriz. Niye bir dahaki hayata bırakalım ki kendimizi. Çünkü gelecek insanın kendi elindedir.

Bu dizi nasıl barınsınki Heterosekist bir dünyanın televizyonlarında. Çünkü içinde "Katiller vuruyor, Devlet koruyor diyor".

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder