22 Mart 2013 Cuma

Popstar 2013 ve Kamuran Aliyev


Popstar yarışması kanallarımızdan birinde tekrar yayınlanmaya başladı. Yarışmacılardan çok jürisiyle konuşulduğu için, yarışmacılar sadece programa aracılık yapıyor gibi. Çünkü ülkemizde yapılan şarkı yarışmalarından Batı'daki gibi henüz bir star çıkmadı daha. Bir tane dahi bir isim söyleyebilir misiniz?

Orhan Gencebay aynı Orhan Gencebay gene ama artık eskisi gibi lafı fazla uzatmıyor. Bülent Ersoy her zamanki gibi dersine çok iyi çalışmış bir profesyonel. Kadın en küçük hatayı dahi kaçırmıyor. Böyle bir sanatçı dünyada bir tane dahi var mıdır bilmiyorum. Sesleri en doğru basan akademi ödülünü hakkıyla almış bence. Bu kadar teknik bilgiden sonra hata yapması zaten söz konusu bile olamaz. Şarkılar ve yarışmacılarla ilgili teknik eleştiriler yaparken, yanındaki diğer jüri üyeleri alınıyor mudur acaba? Çünkü Serdar Ortaç bir yarışmacı tarafından söylenen şarkısındaki hatayı kendisi bile fark etmezken, Bülent Ersoy yarım seslik hatayı fark etmişti. Demet Akalın çok hanım-hanımcık ve çok mütevaziydi. Herkese bol keseden 10 puan verdi ilk hafta olması hatırına. Serdar Ortaç da jürinin orkestra şefi mahiyetinde programı yönetiyor gibi jüriyi yönetiyordu. Bu sayede dağılmadılar. Burcu sunucu olarak çok amatör ama ona bu amatörce heyecan çok yakışıyor. Çok doğal ve samimi bir kız. Yanlış yapmama telaşında. Çok kırılgan ayrıca. Birileri alınacak diye kelimeleri seçerek konuşuyor ama heyecandan ne diyeceğini de bilemiyor.

Yarışmacıların içinde çok profesyonelce şarkı söyleyenler de var, yarışmayı hiç hak etmeyenler de. Adıyamanlı yarışmacı Recep gerçekten çok profesyonelce söyledi. 16 yaşındaki Gizem'in sesi çok tatlıydı. Sanki bir Nilüfer veya Yeliz dinler gibi oldum. Ama benim için onlar da bir star adayı değillerdi tabi.

Bu yarışmdan bahsetmek niyetinde bile değildim. En son çıkan yarışmacı öyle ahım-şahım bir sese ve yoruma sahip olmamasına rağmen bana öyle profesyonelce geldi ki, dikkat kesildim bu çocuğa. Ben Mustafa Ceceli dinlemediğim için çocuğun söylediği şarkıyı da ilk defa ondan duydum. Sanki pop müziğimizin deneyimli bir şarkıcısı gibiydi. Giyim tarzı da çok hoştu. Bir de çok naif ve narindi. Sanki 70'lerdeki bir Attila Atasoy, bir Coşkun Demir, bir İlhan İrem, bir Ersan Erdura dinliyor gibi oldum. Jüri de çok beğenecek diye bekliyordum ama hiç de öyle olmadı. Çocuk Azerbaycanlı imiş ama çok düzgün bir Türkçe'yle şarkı söyledi. Jüri düşük puan verdi. İlk yarışmada Azerbayca'dan oy verilmeyeceği için SMS oyları da devreye giremeyecekti. Memleketine selam gönderirken çok üzgündü eleneceği için. Bülent Ersoy elenmeyeceksin demişti altını çizerek! Kamuran Aliyev son ikiye kaldı ama elenmedi. Mutluluktan ağladı çocuk. Burcu da hak etmiyordu sonuncu olmayı ve elenmeyi. Bir dahaki haftalarda memleketinden gelen SMS'lerle yarışmada kalmasını umuyorum Kamuran'ın. Çünkü sesini dinlemek istiyorum bu çocuğun. İnternette tek bir bilgi bulabildim Kamuran Aliyev'le ilgili. 1988 doğumlu ve küçük yaşlardan beri müzikle uğraşan konservatuvarlıymış.

Yarışmada dikkatimi çeken ve merak ettiğim bir konu, konservatuvarlı olmalarına rağmen bazı yarışmacıların yorumlarının kötü olması ve yarışmada kalabilmelerinden çok, yarışmaya nasıl seçildikleri.

Haddime değil ama bir şey daha söylemek istiyorum. İnsanlar sanatçı olabilirler, teknik bilgileri de olabilir ama estetik yoksunu olmaları çok vahim. Kamuran Aliyev'in sesi gerçekten tiril-tiril çok estetikti. Bunu görmemek için ya kör ve sağır olmak gerekirdi, ya da bir art niyetlilik vardı ortada.

Yarışma ayrıca kültürümüzün bir yansıması olarak buram-buram alaturka ve arabesk kokuyordu. Müslüm Gürses'i anma gecesi gibiydi. Oysa Aşık Veyseli'in ölüm yıldönümüymüş.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder