21 Mart 2013 Perşembe

"İki erkeği yanyana görmeye tahammül edemiyorum"

Ayşe Arman köşesinde anlattığına göre,

kadın iş arkadaşına aşık oluyor, beraber olmaya başlıyorlar.
Bir gün adamın cep telefonuna gelen mesaj, adamın eşcinsel, daha doğrusu biseksüel olduğunun ortaya çıkmasına sebep oluyor.
Adam inkar etmiyor.
Kadının, beraber olduğu erkeğin eşcinsel olabileceği aklına gelebilecek en son şeymiş!

Demek eşcinsellik insanın aklına, en yakınında vücut bulunca geliyor. Boşuna demiyorlar eşcinsellere "en ötekisi" diye. Sanki insanlığa, doğaya ait bir şey değilmiş gibi bakılıyor eşcinselliğe. O yüzden de yakınlarının eşcinsel olduklarını öğrenince, hastalığa yakalandı düşüncesine kapılıyorlar.

Kadın kendisiyle sevişen bir erkeğin, başka bir erkekle sevişebileceğine inanamıyor.

Sahi eşcinsellik nedir, eşcinseller kimlerle sevişir?

Kadın kafayı yeme noktasına geliyor.
Mesaj vasıtasıyla sevdiği adamın eşcinsel ilişkisi de olduğunu öğrenmese evlenecekmiş çünkü.
Kadına bu durumun hisettirdiği, kadın olarak hiçbir halta yaramadığı.

Kadınlık, erkeği tapulu mülkü gibi elinde tutması mı oluyor acaba? Peki bunun erkeklikten ne farkı var? Teslim almanın ve teslmiyetçiliğin karşılıklı mülkiyetçiliği olmuyor mu bu durum?

Sevdiği adamın biseksüelliğini öğrenince rakiplerine, düşmanlarına erkekleri de eklemek ona çok ağır gelmiş. Çünkü ateşin nereden geleceğini bilmiyormuş.

Neden sahiplenmeye çalışırız ki sevdiğimiz kişileri? Oysa onlar sadece kendilerine aittirler ve öyle olmalıdırlar. Bencilliğin-mülkiyetçiliğin oluşturduğu nefret demek bir işe yaramıyor ki, hepten kaybetmeye, yaşanılan güzel anların da yok olmasına sebep oluyor .

Kadın bu arada hamile kalıyor, çocuğunu aldırıyor ama ne yapsa nafile, aşkı yarım kalıyor.

Oysa daha ötesi var mıdır bu aşkın? Yaşamışsınız dibine kadar, daha ne istiyorsun? Hadi sevdiğin adam heteroseksüel çıktı, evlendiniz diyelim, pembe rüyanın aynı şekilde devam edeceğinin garantisi mi var? Adam biseksüel olmasaydı, anlayışlı aşksal bir paylaşım yaşayamayacaktın belki de. Yaşanılan güzel anlara saygı duymakta fayda var. Daha kolay atlatılır böylece bencillik travması. Güzel sevgi anlarını hiç yaşayamasaydın daha mı iyi olacaktı? Hayata dair yaşanılanlara daha geniş bakmak gerekiyor!

Ayrıca bilgi, bilinç dahilinde hayatına dair özgürce kararlar verebilecek bir konumdasın ki, sana ters gelen durumları bitirebiliyorsun. Peki kocalarının eşcinselliğini bile-bile (veya bilmeyerek) sevgisiz, aşksız bir hayata mahkum kalan, heteroseksizmin erkekliği korumak adına kurban ettiği, kaderlerine razı olmaktan başka çaresi olmayan milyonlarca kadın ne yapsın?

Bu kadınlar heteroseksizme mahkumiyetten veya teslimiyetten, duruma hangi açıdan bakarsanız bakın, içselleştirdikleri heteroseksist yapı yüzünden boyun eğiyorlar sevgisizliğe. Belki onlar da eşcinselliğe sıcak bakmıyorlardır. Heteroseksist koşullardan dolayı da olsa kim sevgisiz, aşksız bir eşle hayat geçirmek ister değil mi?

Güçleri olsa, heteroseksizme mahkum kadınlar da homofobik olurlar mı?
Bilinçli kadınların eşcinselliğe bakış açısının, bilinçsiz kadınlardan ne farkı vardır? Şu kadarını söyleyebilirim ki, bilinçli heteroseksist kadınların nefreti bilinçsiz kadınlardan daha fazla oluyor.
Heteroseksüel kadınların eşcinsellere hoşgörüsü nereye kadardır?
Kadınlar eşcinsellerle çok iyi anlaşıyorlar ama nereye kadar iyi anlaşabiliyorlar?
Aşk sınırlarına girildiği zaman, heteroseksüel bir erkekten farkları var mıdır?

Deneyimlerim, heteroseksüel kadınların heteroseksüel erkeklerden aşk mülkiyetçiliği bakımından hiçbir farklarının olmadığını gösterdi bana. Kadınlar yapılarından veya kültürel sebeplerden dolayı aşk konusunda daha mülkiyetçi, daha sahiplenici ve korumacılar. Aşk konusundaki bencillikleri daha doğa dışı, daha heteroseksist. Yani cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği konusunda daha heterolar. Eşcinsellerle çok iyi dostlar ama çocuklarının ve kocalarının eşcinsel olmasını kati suretle istemiyorlar.

Heteroseksist bir sistemde yaşamaları kadınların eşcinsel karşıtlığını haklı çıkartır mı? İnsanlık en zor koşullarda, en ötekilere karşı gösterilebilen duyarlılık değil midir? Sadece kendi dünyamıza gösterilen duyarlılığın kime faydası var ki? Bu bizi ne kadar "insan" yapabilir ki? Bu "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın demek" değil midir? Kendisinin hiçbir şekilde egemen sistemin dışında ve hiçbir olumsuzluğuna maruz kalmamak koşuluyla, diğerlerinin durumunun aslında o kadar da önemli olmaması hali değil midir?

Sahi kadınlar eşcinsellerin maruz kaldıkları nefrete karşı erkelerden daha mı duyarlıdırlar? Aslında homofobinin erkeklik ve kadınlıkla alakası yok, heteroseksist olup-olmama durumuyla alakası var. Ama heteroseksist sistemde homofobik olmamak ne kadar mümkündür? Kadınlar homofobiye karşı bir şey yapıyorlar mı, yapmak istiyorlar mı?

Trans kadınlar ne düşünüyor peki eşcinsellik konusunda? İstisnalar da vardır mutlaka ama trans bir arkadaşımın söylediği söz durumu çok güzel özetiliyor; "İki erkeği yanyana görmeye tahammül edemiyorum." Sorsan homofobik değildir. Zaten kimse homofobik olduğunu kabul etmiyor. Güya sadece eşcinselliğe karşılar. Bu karşıtlığın boyutu ne acaba? Çevresinde eşcinseller oluncaya kadar mı? E o zaman bu homofobidir resmen. "Sadece karşıyım" diye falan kıvırmaya, nefreti hafif göstermeye hiç gerek yok. Biz eşcinseller de dostumuz kim, düşmanımız kim bilelim. Bu da eşcinsellerin hakkı değil mi?

Heteroseksizmin baskısı yüzünden de olsa eşcinsellerin açıl(a)mayıp, kendilerini kurtarmak, aklamak amacıyla evlilik yapmalarını, karşı cinse yapılan bir haksızlık olarak görmüşümdür hep. Ama kadınlar da eşcinselliğe karşı duyarsızlıklarının kurbanları değiller mi? Onlar eşcinselliğe hoşgörülü olsalardı, en azında homofobinin % 50'si hallolmuş olmaz mıydı? Uzun vadede de, yetiştirdikleri eşitlikçi çocuklar sayesinde homofobi diye bir şey kalmazdı. Tabi her şey kafayı heteroseksizmden kurtarma çabasıyla başlayacak. Heteroseksizme inanıldığı sürece de, doğal yapılara ters mahkumiyetlerden şikayetçi olmaya kimsenin hakkı olamaz.

Eşcinsellik karşıtı olan bir heteroseksüelin eşcinsel eşe sahip olmama oranı yüzde kaçtır? Ya da homofobi mi sağlıyor heteroseksüel evlilikleri? Eşcinselliğin herkeste vücut bulma korkusundan mı bu eşcinsel nefreti? Toplumsal cinsiyete koşullanmış transseksüellerin ve eşcinsellerin korkusu da mı bu yüzden?

Biseksüellerin veya eşcinsellerin heteroseksizmin baskısı veya kendi bencillikleri yüzünden, ikiyüzlü davranıp kadınlarla beraberlik yaşayarak onları mağdur etmeleri konusunda, kadınlar çok haklı ama hangimiz heteroseksizme dahil değiliz ki? Kadınlar da eşcinsellik gerçeği konusunda daha bilgili ve anlayışlı olurlarsa, hem kendileri, hem de eşcinseller karlı çıkar. Çünkü eşcinsellik ne kadar normal karşılanırsa, kadınlar da gizli eşcinsellerle sevgisiz bir beraberliğe o kadar az mahkum olurlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder