29 Mart 2013 Cuma

"Eşcinsellik ahlaksızlık" diyenler, gün gelecek eşcinsellerden özür dileyecek...

... ve ben de o günleri göreceğim bir eşcinsel olarak.

Çünkü heteroseksüellik ahlakın ölçütü değildir. Çünkü cinsel yönelim insanın yapılarından biridir ve egemen cinsel yönelimin kendine benzemeyeni ahlaksız ilan etmeye hakkı yoktur. Bir ahlaksızlık varsa, o da insanı doğal yapısından dolayı ahlaksız ilan etmektir. Ben eşcinselim ama sadece cinsel yönelimden ibaret olmadığım gibi, benim kişiliğimi, ahlakımı belirleyen cinsel yönelimime dair cinsel edimlerim değil. İnsanın aklı beyninde değil midir? Neyin doğru veya neyin yanlış olacağına karar veren beyin değil midir? Ve en önemlisi bir şeyin iyi, güzel, doğru olmasının cinsel aktiviteyle ne alakası olabilir? Bunu düşünemeyecek kadar bir akıl tutulması mı mevcut acaba? Eşcinsellere sırf cinsel yönelimlerinden dolayı nasıl nefretle bakılabilir, nasıl ötekileştirilebilirler, nasıl cinayete kadar varabilecek hedef haline getirilebilirler? Eşcinsellik ahlaksızlık derken, eşcinsellerin canlarına kasdedilebileceği akıllara getirilemiyor mu? Anadan, babadan, kardeşten, aileden, güzelliklerden bahsedenler, gerçekten eşcinsellerin bu kavramların bir parçası olduğunu düşünemiyorlar mı? Eşcinselliğin, eşcinsellerin, bu dünyanın, bu canlı sisteminin, insan türünün bir parçası olduğunu düşünememek nasıl bir şeydir? Bu kadar empatiden yoksun olmak mümkün müdür? Karşındakinin durumunu anlayabilmek için, illa ki canı yakılan konumda mı olmak gerekiyor? İnsan dediğimiz yaratığın, gerçekleri görebilme yetisi gerçekten yok mu acaba? İnsanlık dediğimiz şey, sadece çıkarına uygun durumdakileri mi anlamak ve sevmektir? Yani insanlığımız sadece kendimize benzeyenlere, bize uyanlara kadar mı? Eğer heteroseksüellik kendine benzemeyeni dışlamak, ötekileştirmek, yok saymak ve yok etmekse, iyi ki de eşcinselim.

İnsanlar bile bile kendilerine benzemeyenlere, benzetemediklerine nefretlerini kusuyorlar, tepki gelince de, sanki kasıtlı değillermiş, bilinçsizce hata yapmışlar gibi çark ediyorlar, yanlış anlaşıldıklarını iddia ediyorlar. Aslında böyle davranarak bencilliklerini ve kötü niyetlerini tescilliyorlar ama nasıl olduklarının, nasıl anlaşıldıklarının bir önemi yok ki onlar için. Onlar için önemli olan heteroseksizm adına görevlerini yerine getirebilmek.

Onlar kendilerinden zaten vazgeçmişler, kaybedecekleri bir şey de yok aslında. Bilinçsizce ve anlamsızca savaşıyorlar. Kazanabilecekleri bir şey de yok. Ama biz eşcinsellerin kaybedecekleri bir şey var. Eşcinselliğimizden ödün verirsek, tıpkı onların kendilerini kaybettikleri gibi, tıpkı haklarımızı kaybettiğimiz gibi, biz de kendimizi kaybedebiliriz. Haklarımızı geri alabilmek için, kendimizden vazgeçmememiz gerekiyor. Pişman olup özür dileyecek olanlar, bir insanı, olduğu gibi kabul etmeyenler olacaktır, ayrımcılığa ve nefrete maruz kalanlar değil.

İyilik ve güzellik erdemleri heteroseksistlerin sadece dilinde. İyilik ve güzellik dedikleri sadece kendi çıkarlarına hizmet eden ahlak anlayışlarıyla sınırlı. Herkesi de çıkar üzerine kurulmuş bu ahlakçılığa hapsetmeye çalışıyorlar.

Neden eşcinsellik ahlaksızlık diyenlerin, eşcinsellerden özür dileyeceğine dair kendimden bu kadar eminim? Tarih tekerrürden ibaret değil mi? Eninde sonunda hak yolunu bulmuyor mu? İnsanlar medenileştikçe, insanları oldukları gibi kabul etmiyorlar mı? Gelişmiş medeni toplumlarda hep böyle olmamış mı? Bir zamanlar zindanlara atılan, öldürülen eşcinsellerden şimdi özür dilenmiyor mu?

Ellerinde fırsat olanlar, yani heteroseksizmin baskın şekilde hüküm sürdüğü toplumlarda, eşcinsellere şu anda acımasızca davranılıyor ama geçmişte eşcinsellerin acı çekmesi bizim de acı çekeceğimizi göstermez, göstermemeli de. Heteroseksistlerin gelecekte bize yapacaklarından özür dilemesi yerine, bizler hak mücadelesiyle, geçmiş acılardan özür diletebiliriz. Ayrımcılığa, nefrete bir yerden kırılma yaşatmadıktan sonra, eşcinsellere mezalim devam eder gider. Bu kırılmayı neden biz başlatmayalım, neden homofobiye biz "dur" demeyelim. Batı'da eşcinseller, 40-45 yıl önceki mücadelenin mükafatlarını görüyorlar şimdilerde. Bizler de yavaş ilerlese de 90'ların ikinci yarısına doğru başlayan mücadelemizi hızlandırarak, homofobiyi alt edebilir, homofobiklerden özür diletebiliriz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder