28 Mart 2013 Perşembe

Eşcinsellerin sıkıntıları kendilerini sevmeye başlayınca bitecek

Eşcinseller içlerinde bilmedikleri sıkıntılarının olduğunu söylerler. Oysa sıkıntılarının sebebi; Kendileridir. Yüzleşmek istemedikleri kimlikleridir. Kendileri olamamaları, kendileri gibi yaşayamamalarıdır. Kendileri olurlarsa, kendileri gibi davranırlarsa, kendileri gibi yaşarlarsa da, eşcinsel karşıtı bir dünyanın başlarına getireceklerini düşündükleri olumsuzlukların korkusudur. Oysa bu olumsuz düşünce sadece eşcinsellerin kendilerine aittir. Eşcinsellerin başlarına geleceğine inandıkları olumsuzlukların sebebi de, kendilerine inanmamaları ve inandıklarını göstermemelerinin eşcinsel karşıtlarına verdikleri yok sayma, yok etme cesaretidir. Yoksa eşcinsel karşıtları varolan ve yok edilemeyecek bir şeye karşı niye savaş açsınlar ki? Zaten onlar kendileri değiller. Kendileri olmayan kimlikler gerçeklere karşı mücadele edemezler. İşte bütün sıkıntıların kaynağı dışarıdan çok kendimiziz. Kendimizi severek, kendimizle barışarak, sıkıntılara sebep olan içsel ve dışsal homofobinin kökünü kazıyabiliriz.

Kendimden biliyorum. İnsan kendisiyle barışık olunca, gerçekten dışsal homofobi gelip-geçici oluyor. Çünkü eşcinsel karşıtlığının etkileri yaşanıldığı anda insanı olumsuz etkiliyor. Sonrasında, eğer insan eşcinselliğiyle tam anlamıyla barışıksa, kendisiyle başbaşa kalınca, homofobi diye bir şey kalmıyor. Çünkü gerçekten eşcinsellerin sıkıntılarının en büyük sebebi, eşcinsel kaynaklı kendi içlerindeki korku. Eşcinselliğin öğrenilme ve yüzlerine haykırılma baskısının korkusu, eşcinselleri sürekli rahatsız eden bir şey. Düşünün ki, kıyafetimizde, çorabımızda falan bir diken, bir kıymık vardır ya hani bizi dürtükleyen. İşte bunlardan kurtulmadığımız sürece de hep huzursuz oluruz. Dışsal homofobinin olmadığı anlarda bile, eşcinselliğimizle yüzleşemeyip kendimizi sevmediğimiz sürece bu rahatsızlıklar, sıkıntılar hep olacaktır. Keşke bir diken veya kıymık acısında olsa sıkıntılarımız. Homofobinin şiddetine, cinayetine maruz kalma ihtimalini de gözönünde bulundurduğumuzda, psikolojimizin travmasının boyutunu tahmin edebiliyorsunuzdur sanırım veya biliyorsunuzdur zaten.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder