30 Ocak 2013 Çarşamba

Yargıçlar da Eşcinsel Olabilir

Yargıçların eşcinsel olma ihtimali, eşcinsellerin yargıç olabilme ihtimalinden daha yüksektir.

Çizgi roman kahramanı Yargıç Dredd'in cinsel kimliği sorgulanıyor. Dredd bir gay kulubünde bir erkekle kucaklaşırken, “Sanırım gay olduğumun bir şekilde her zaman farkındaydım. Sadece bunu itiraf etmekten fazlasıyla korkuyordum.” diyerek kendi kendine eşcinselliğini itiraf ediyor.

Tabi eşcinsel kesimi romanın duyarlı bir konuya göz kırpmasına olumlu bakarken, homofobik kesim bu durumdan rahatsız oluyor. Ama tüccarlık zor ve ince bir zanaat olduğundan, ayrımcılığa dair daha cesur adım öyle hemencecik atılamayacağı için, Dredd'in eşcinselliği şimdilik açığa kavuşmayacak gibi. Yapımcı bir sözcü gay olduğunu itiraf eden kişinin Dredd kılığına girmiş başka bir erkek olduğunu açıklayarak durumu kurtarmaya çalışmış.

Tabi işin içinde sadece çıkar var düşüncesiyle şirketin iyi niyetini suistimal etmemek gerekiyor. Ayrımcılığa dair bir mücadele zihniyeti olmasa, sahne çizgi romanında eşcinsellik konusuna hiç değinilmeyebilirdi. Çünkü homofobik olmadığı gibi açılımı destekleyen bir itiraf ayrıca eşcinsellikle ilgili bu sahne. Bir anlamda nabız da ölçüyor olabilirler daha sonraki bölümler için.

Gerçek hayatta eşcinsel yargıçlar yok mu? Var ama homofobik bir dünyada açık eşcinsel olarak görev yapmak o kadar kolay olmayabilir. Çünkü açık eşcinsel olarak bir çok engelle karşılaşılacaktır ve insan psikolojisinin bayağı dirençli olması gerekir homofobiye karşı. Eşcinsellik insana kendini ne kadar kötü hissettirmese de, homofobik toplumun ayrımcılığı insanı yıldırabilir.

Dış faktörler tabiki de çok etkili insanların açılamamaları, açık bir şekilde varolamamaları için ama heteroseksist bir toplumda yetişen insanın kendi kendine yaptığı kimlik ayrımcılığıyla hiçbir homofobi yarışamaz. Heteroseksizmin şekillendirdiği bir yargıcı düşünün. Heteroseksist, homofobik dünyada eşcinselliğini bırakın dışarıya, kendine ne kadar itiraf edebilir bir yargıç?Peki kimliğiyle barışık olmayan bir eşcinsel yargıç ne kadar doğru kararlar verebilir? Eşcinsel karşıtlarının en çok gizli veya eşcinselliğini bastıranlardan çıktığını bilmiyor muyuz?

İnsanlar adil olmaktan kendilerini niye bu kadar imtina ederler? Heteroseksizme ihanet etmek mi istemezler, kendileriyle yüzleşmekten mi sakınırlar? Her ikisi de. Çünkü her iki durum da birbiriyle bağlantılı. Varoluşlarını heteroseksizme emanet etmişlerse, kendileriyle yüzleşemeyeceklerdir. Kendileriyle yüzleşme ve barışma cesaretleri olsa, heterosesksizme "ben pes" etmezler zaten. Ondan da önemlisi heteroseksizme "ben pes"etmeyecek olsalar bile, heteroseksizmin yargı biriminde yer almaları o kadar kolay olmayabilir. Kolay olur da, baştan pes etme durumu söz konusu olabilir. Açık bir şekilde kendi olma konusunda ısrar ederlerse, heteroseksizmin bir çok aşamasında engellerle karşılaşmaları söz konusudur. Engelleri aşarak yargıç olunsa bile hayatı homofobiye maruz kalmadan devam ettirmek o kadar kolay olmayabilir. Çünkü  ayrımcılıklara karşı bir tahammül sınırı vardır insan olan insanın. Tahammül etsen bile, canını yakarak tahammül sınırlarını zorlayacaklardır şüphesiz.

Eşcinsellere mesleki roller biçilmiştir sistem tarafından ve eşcinseller de heteroseksist alanlardan kendilerini soyutlayarak ince işlerle teselli bulmuşlardır bu durumu kendilerine bir yetenek olarak atfederek. Yoksa insan insandır ve cinsel yönelimler belirlemez insanların kapasitelerini, dolayısıyla yapabileceklerini ve mesleklerini.

Heteroseksizm geleceğini garanti altına alabilmek, gelecekte de varolabilmek için, insanları kontrol edebileceği mevkilere layık görmüş ve çivilemiştir kendini. Tapulamıştır cinsiyete, cinsel yönelime, erkekliğe bazı meslekleri. Eşcinsellere "sizin yeriniz burası, göreviniz bu" demiş, eşcinseller de "biz ince ruhluyuz, sanatçı ruhluyuz" diye övünüp avutmuşlardır kendilerini.

Belki de heteroseksizmin boş uğraş olarak gördüğü sanatsal alanı, beyinsel alanı, yeteneksel alanı en güzel şekilde değerlendirerek varolabilme çabasıdır eşcinsellerin ki. Sanatı veya zihinsel yaratıcılık gerektiren işleri hafife aldığım düşünülmesin. Sadece heteroseksizm iktidarını daimi kılabileceği alanları kendine tahsis edip,  işine yaramayacağı öteki yerlere, ötekileştirdiklerini yerleştirmesi açısından diyorum. Eğer, örneğin sanat heteroseksizmin köklerini sağlamlaştıracağı bir alana dönüşürse, sanat da heteroseksistleşecek ve heteroseksizm eşcinselleri başka alanlara kaydıracaktır. Eşcinsellerinki bir züğürt tesellisi olabilir yani. Yoksa sanata veya heteroseksizmin burun kıvırdığı diğer işlere gerçek anlamda değer verenlere ne diyebilirim ki? Hayatta sanattan, yaratıcı yeteneklerden daha insani bir şey var mıdır?

Heteroseksist ideolojiler varoluşları için uzun vadeli planlarla, dünyayı yönetebilecekleri mevkilere hakim olmaya çalışıyorlar. Tabi heteroseksist zihniyetten kurtulamayıp homofobik olup, kendi kesimini yok etmeye çalıştıktan, kendine olan düşmanlığını kendi kesimine yansıttıktan sonra, eşcinseller o mevkilere ulaşsa ne olacak ki? Yani eşcinselliğimizi kabul edip heteroseksizmden kurtulamadıktan sonra nereyi ele geçirirsek geçirelim, değişen bir şey olmayacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder