30 Ocak 2013 Çarşamba

"Eşcinsel Açılım Bir Halk Sağlığı Meselesidir"

Yapılan bir araştırmaya göre açık eşcinseller kapalı eşcinsel ve heteroseksüellere göre daha sağlıklı oluyorlarmış. Fiziksel olarak ne kadar doğru olduğunu bilmiyordum da, psikolojik olarak derinlemesine bile araştırmaya gerek kalmadan, gizli eşcinsellerin çok da huzurlu olmadıklarına şahit değil miyiz zaten?

Hayatım boyunca ben hiçbir zaman eşcinselliğime dair psikolojik bir baskı hissetmedim üstümde. Çünkü ben ne olduğumdan, kim olduğumdan o kadar emindim ki, eşcinselliğim üzerinde hiç kafa bile yormadım. Bu sadece cinsel yönelimimle de alakalı bir şey değil. Ben başka kimliklerde kendimi aramadım hiç. Ben hep Halil'dim ve hep inatçıydım her konuda. Sadece kimliğimden değil, yaptıklarımdan, yapmak istediklerimden de çok emindim. Belki inatçılıklarımda yanlış taraflarım da olmuştur ama doğruyu-yanlışı da deneyimleyerek kendim bulmalıydım. Bana göre değildi birilerinin bana hayatı öğretmesi, dikte etmesi.

Kendimle çok barışık olmam da sanırım özgür yapımla alakalı. Bir şey mi yapmak istiyorum, bir şey mi demek istiyorum, "hayır"mı diyorum, hep içimden gelen sese kulak verdim, durdurmak isteyenlere de itiraz ettim. Çünkü ben, bendim ve benim gibi olmama hiç kimse itiraz edemezdi. Ölüm bile hiçbir zaman gözümü korkutmadı. Ben, ben olamadıktan sonra yaşamanın ne anlamı olabilirdi ki?

Benim hayata baş kaldırışım sadece eşcinsellik konusunda da değil. Özgürlüğüme ve kendime karşı olan her şeye karşı. Heteroseksizmin en zıttı kutbu olduğu ve heteroseksizm topyekün en fazla eşcinselliğe ayrımcılık yaptığı ve de cinsellik temel bir ihtiyaç olup,  insanları cinsellik üzerinden en fazla baskı altına almaya çalıştığı için tabiki de en öncelikli konum, olması gerektiği gibi eşcinsellik oldu. Çünkü adamlar benim cinsel yönelimim ve cinselliğimin şekli-şemali üzerinden beni yargılamaya kalkıyorlar. Oysa hayatım boyunca eşcinselliğim konusunda hiç ezilip-büzülmedim, hatta gurur duydum yapımın bir parçası olduğu için.

Benim eşcinsellik konusu üzerinde bu kadar durmamın sebebi cinsellikle de alakalı olmasından. Ben heteroseksüel olsaydım gene cinsellik konusunda mücadeleci olurdum. Nerede en çok baskı varsa, benim tepemin tası o tarafından atar. Hayatta cinsellik dışında da çok önemli baskılar var ama onlar cinsellik gibi temel ihtiyaç ve hayat-meyat meselesi değil. Cinsellik üzerinden resmen insanların hayatlarıyla oynuyorlar. Cinsellik üzerinden insanlara ahlak ve namus payesi veriyorlar. Bir insanın kendini tutması, onu nasıl namuslu ve ahlaklı yapabilir ki? Kime nasıl zarar veriyor ki cinsellik? Tabi cinsellik sınırsızca yaşanırsa, özgür ve de barışın hüküm sürdüğü bir dünya olur. O zaman heteroseksizm insanları neyle baskı altına alacak değil mi?

Bu kadar kendimden eminken, bu kadar kendimle barışıkken, nasıl psikolojim sağlam olmaz benim? Ancak dışarıdan ve engel olamadağım homofobik saldırılara karşı yıpranmışlıklarım olabilir ama insanın kendisine karşı verdiği savaşın yanında, bütün dünyaya karşı verdiği savaşın lafı bile olmaz. Açık olmayan eşcinseller gizliliğin getirdiği baskıyla ne kadar başlarını yastığa huzurla koyabiliyorlardır ki;

Evlilik baskısı, eşcinselliklerinin öğrenileceği korkusu, erkek veya kadın olma sorumluluklarının getirdiği ağırlık ve pırtlayan rol dışı davranışların getirdiği kendinden utanma halleri, içselleştirilmiş homofobinin getirdiği nefret sebebiyle sürekli negatif olma hali, cinselliğini rahat-rahat gerçekleştirememe, eninde-sonunda evlenip sevmediğin bir cinsle hayatı paylaşmanın getirdiği kaldırılamayacak ağırlıktaki yük, çoluk-çocuk ve aile ortamının buhranı, duygularını hiçbir zaman yaşayamamak, toplumsal hayattaki ayrımcılıklar, dışlanmalar, aşağılanmalar, dalga geçilmeler... Bunlar hep gizli eşcinsel olmanın getirdiği sıkıntılar. Bu sıkıntılarla insan nasıl huzurlu, psikolojik olarak sağlıklı olabilir?

Hep açık olduğumdan benim eş-cinselliğimle ilgili hiçbir derdim olmadığı için, psikolojim de bu konuyla ilgili olarak hiç bozulmadı. Bozmaya çalışanların etkisi de kısa süreli oluyor. Çünkü sen eşcinselliğinle barışık olursan, kimse seninle uğraşmıyor. Cinsel yöneliminden utanmayınca, korkmayınca sana bulaşmıyorlar.

İnsanın psikolojisini bozan da korkuları değil midir? Korku olmayınca huzurun da yerinde oluyor, psikolojin de sağlam. Hani bazı eşcinseller ailelerin üzmek falan istemediklerini söylüyorlar ya, sadece bahane. Kendi korkularına ailelerini bahane ediyorlar. Bir eşcinsel ailesi için heteroseksüel evlilik gibi mide bulantısını her gece nasıl kaldırabiliyor acaba? Olsa-olsa ya midesizliktir, ya da korku bokuna her şeye razı olacak kadar özgüvensizliktir bu durum. Sonun da heteroseksizmin bizi hasta etmesine müsade etmiş oluyoruz bu korkaklıkla.

Araştırma fiziksel olarak da açık eşcinsellerin gizli eşcinsel ve heteroseksüellerden daha sağlıklı olduğunu kanıtlamış ya, zaten fiziksel problemlerin kaynağı da psikolojik değil mi? Psikolojinin zayıflaması, fiziksel direncin düşmesine de sebep olmuyor mu? Çünkü bünye bütün rahatsızlıklara yatkındır. Psikolojik sebeplerle bağışıklık sistemimizin zayıflamasıyla da hasta oluruz.

Araştırma azınlıkların kötü sağlık durumuna sahip olmalarına rağmen, açılımın insanlara güç sağlaması üzerinde durmuş. Öyle değil mi ama? Ben açıldıkça güçleniyorum. Sesimi ne kadar duyurabilirsem o kadar özgüvenim artıyor, o kadar güçlü hissediyorum kendimi. Korku diye bir şey kalmıyor çünkü.

Araştırmacı bir cümleyle ne güzel açıklamış durumu; “Açılmak artık popüler bir tartışma değil, bir halk sağlığı meselesidir.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder