23 Haziran 2012 Cumartesi

Eşcinsel Aşk Mahrem Değildir

Bir şairimiz şarkı sözü verdiği müzisyenle adının aşk dedikodusuna karışmasına içerlemiş. Müzisyenin üç evliliğiyle ilgili olarak verdiği ayrıntılarla da bir anlamda müzisyenin heteroseksüelliğini savunmuş. Yaptıkları müzikal işbirliğinin aşk olarak adlandırılmasını homofobik bir cezalandırma olarak görüyor. Kaç yıldır onlarca kişinin anısına eşlik etmiş bu şarkıları eşcinsel aşka mal etmek çok ayıpmış şaire göre.

Ben merak ediyorum gerçekten. Şairimiz sözlerini heteroseksüelleri kasdederek mi yazıyor da bu sözlerin bir erkek olarak bir erkeğe yazılmasından rahatsızlık duyuyor. Yoksa sırf müzisyenin heteroseksüelliğini savunmak için mi bu kadar celalleniyor? Müzisyen bundan çok rahatsız olup da şairden böyle bir açıklama mı talep etmiştir acaba? Yoksa kimliğini hiç gizlemediğini söylemesine rağmen adının sırf eşcinsel şair-yazar olarak anılmasından mı rahatsız olmuştur? Eşcinsel kimliğinin ön plana çıkmasından dolayı ticari kaygıları mı var? "Mahremiyetim" dediği eşcinselliğinin geri planda tutulma isteği veya adının eşcinsel aşk dedikodularıyla anılmasından dolayı rahatsızlığı, yayınevinin ticari çıkarlarını korumak amacıyla dikte ettiği heteroseksist bir politikadan mı kaynaklanıyor?

Şairimiz kimliğini hiç saklamadığını söylüyor ama ben bu şair-yazarımızın eşcinsel olduğunu bilen çok az kişiyle karşılaştım bugüne kadar. Kimisi "Kim o?" diyor, kimisinin de eşcinselliğinden haberi yok. Bence her eşcinsel açık eşcinsel olmalı, eşcinsellerin de haklarına kavuşuncaya kadar, özellikle kitlelere hitap eden belli konumdaki eşcinseller, eşcinsel hakları savunuculuğu yapmalı ama kimse de mecbur değil eşcinsel olarak bilinmek, görülmek ve eşcinsellerin yanında durmak konusunda.

Yalnız eşcinsellerin, eşcinsellikten kendileri de memnun değilmiş gibi açıklama yapmalarını homofobiyi besleyen homofobik bir tavır olarak görüyorum. Ben eşcinsel olacağım da, yaptığım yazınsal işlerin eşcinselce olarak tanımlanmasından rahatsızlık duyacağım. Rahatsız olan benimle çalışmaz, adı dedikoduya karışan heteroseksüel de kendi savunusunu kendisi yapar homofobik değilse veya hiç açıklama yapma ihtiyacı bile duymaz. Hatta eşcinsellere ayıp olmasın diye, "Biz aşk yaşadık, bu şarkılar da ikimizin aşkı için yazıldı" bile diyebilir. Veya George Coloney gibi, "Eşcinsel değiliz, eşcinsel aşk yaşamadık demeyi eşcinsel dostlarımıza haksızlık olarak gördüğüm için böyle bir açıklama yapma gereği duymuyorum" diyebilir en azından. Heteroseksüel aşıkların anısına ayıp oluyor da biz eşcinsel aşıkların anısına ayıp olmuyor mu eşcinsel aşkı yalanlamak? Burada heteroseksüel bir aşk dedikodusu çıksaydı rahatsız olunup yalanlama ihtiyacı duyulur muydu acaba?

Gerçi adlarının aşk dedikodusuna karışmış kişilerin, dedikodu veya gerçek bu tür söylemleri yalanlamalarını da anlayamıyorum. Bu tür dedikoduların yeni talipleri engellemesinden mi korkuluyor, adı geçen kişileri kendilerine mi yakıştıramıyorlar? İnsan insansa, birlikte anılmaktan niye rahatsız olsun ki? "Ahlakçı topluma karşı dışlanma korkuları var" desem, işlerine gelenlerle göstere-göstere aşk yaşıyorlar ama. İşlerine gelen de zenginlik, güzellik ve heteroseksüellikten başka bir şey değil.

Ben birisiyle bir şey yaşıyorsam veya yaşamıyorsam, adımın aşk dedikodusuna karışmasından nasıl bir rahatsızlık duyabilirim ki eğer heteroseksist değilsem? Evet, adının her türlü aşk dedikodusuna karışmasından rahatsız olan birisi heteroseksisttir. Ama heteroseksizmi sadece cinsiyetçilik olarak algılamayın lütfen. İçinde yaşadığımız her türlü kurallar-kaideler, heteroseksizmin bireylere dayattığı normalleştirilmiş heteroseksist unsurlarıdır çünkü.

Aşk denilince önce heteroseksüel çiftler akla geliyor. Kaç tane eşcinsel film, kaç tane açık-açık eşcinsel şarkı veya şiir gibi, roman gibi yazınsal veya görsel sanata dair bir şey yapılmış ülkemizde? Yapılanların da üstü hep kapalı kalmış veya heteroseksizmin kabul edeceği boyutta işlenmiş. Eşcinsellik yaşanırken de "ayıp" diye utanılmış, bunun dile getirilmesinden de utanılmış. Eşcinseller bir şey yapmış ama anlayan anlamış, anlamayan gene heteroseksüelliğe uyarlamış kendince yapılanları.

Aşk denilince genellikle yaşı küçük kadınla yaşı büyük erkeğin birbirine sahip olmak için mücadele verdiği ve bunun için Devlet'in tapuyla, senetle resmileştirdiği, meşrulaştırdığı aile kurumunu taçlandıran evlilikler gelir akla. Cüzdanları bile vardır artık göğüslerini gere-gere gösterdikleri.

İsteyen istediğini yapsın ama bunları kabul etmeyenlerinki anormalmiş gibi davranmasın kimse. İster toplumsal anlamda kabul edilmesin, isterse yasal olarak suç sayılsın, kimsenin istediği kişi ve cinsle aşk yaşamasına karışılmamalı ve karışılmasına müsade eder gibi demeçler de vermemeli. Heteroseksüel ilişkilerin ve heteroseksüelliğin savunulacak bir tarafı mı var? Heteroseksüellik tek doğru olarak kabul görmüyor mu zaten heteroseksist toplumlarda? Belli konumdaki kişiler eşcinsel haklarının ve eşcinsel ilişkilerin arkasında durup savunuculuğunu yapmalı asıl. Çünkü insanlar heteroseksüel ilişkilerini davul-zurnayla cümle aleme ilan ederlerken, eşcinseller sırf aşkları yüzünden linç ediliyorlar. Burada kimlere ayıp ediliyor, kimlerin savunulması gerekiyor iyi düşünmek ve ona göre konuşmak gerekiyor.

Eğer eşcinsel aşklar ve ilişkiler namahremse, Devlet eşcinsel evlilikleri de kabul etsin, mahremiyet kalksın. Eşcinsel evlilikler öyle kolay-kolay kabul edilmeyeceğine göre, eşcinseller bari eşcinselliği "mahrem" diyerek tamamen yok sayılmasına sebep olmasın. Heteroseksüellerle eşcinseller arasında çifte standartın olduğunu eşcinsellerin de görmezlikten gelip heteroseksizme paralel düşünmesi, özellikle eşcinsel aşk iddiasının dile getirilmesinin homofobi olarak tanımlaması, eşcinsellere yapılan haksızlıkların baş sebebidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder