3 Mayıs 2012 Perşembe

Televizyonlarda Neden Eşcinsellerin Sorunlarına Değinilmiyor?

Bu sabah kalktığımda heteroseksüellerin sorunlarıyla ilgilenen bir televizyon kanalının programlarına denk geldim. Heteroseksüel insanlar çeşitli sebeplerden dolayı mağdur olmuşlar ve yargı da bir türlü çözüme kavuşturamamış sorunlarını. Kaynağı çeşitli çıkar hesapları olan ve bencilce davranışlar yüzünden oluşan bu sorunları yargı da bir şekilde halletmeye çalışmış veya çalışıyor ama yargının kararını adil bulmayanlar mağduriyetlerinden kurtulmak için reyting canavarlarının sömürüsünden medet umuyorlar.

Gerçekten televizyonlar hak ve hukukun yanındalarsa, amaçları reyting üzerinden para kazanmak, ticari anlamda varolmak değilse, o zaman üzerlerinden para kazandıkları kitleleri ekrana bağlamak ve onları uyutmak yerine, onları bilinçlendirici hukuk veya yasalardaki yanlışlara ve boşluklara dair programlar yapsınlar, yargının memnun edemediği yerde insanların umutlarıyla oynamak için fırsattan istifade devreye girmesinler.

Ben gerçekten merak ediyorum televizyona sorunlarını aktaranların mağduriyetlerinin nasıl giderildiğini; Hukuksal olarak amaçlarına ulaşamayanlar çözümsüzlüklerini ekranlara taşıyınca, dertlerini tam olarak anlatıp televizyon aracılığyla resmi mercilere sesinin duyurup gerekli hukuksal eksiklerin giderilmesini sağlayabiliyorlar, yanlış verilen kararları düzelttirebiliyorlar mı, yoksa çaresizlik mi ekrana çıkartıyor insanları?

Sorunlarıyla şöhret olma sevdası yoksa insanların, yanlış kararlara itirazın yeri televizyonlar mıdır? Amaç haksızlıklara karşı kitleleri harekete geçirip anayasal değişiklik yaptırmak mı diyeceğim ama onların sorunların da yasal yanlıştan veya boşluktan dolayı oluşan yanlış bir karar ne kadar vardır ki? Çünkü heteroseksüelliğe dair her şey mümkün mertebede tanımlanıyor, eksikler giderilmeye çalışılıyor. Olsa-olsa delilsizlik olabilir, iftira olabilir, ispat edememe gibi benzeri durumlar olabilir. Tabi cinsiyet ayrımcılığına dayalı haksız ve taraflı  hukuki kararları, heteroseksüellerin diğer dünyevi sorunlarıyla bir tutmuyorum.

Televizyonlar bireysel bazda bazılarının sorunlarına çare bulabiliyorlar mı bilmiyorum ama o çözüm de aslında sadece onların çözdüğü veya çözebileceği bir sorun olduğundan değil, biraz zamanı hızlandırmış veya onları çözüm konusunda cesaretlendirmiş olabilirler, o da belki. Televizyoncular gerçekten sorunları çözmek konusunda toplumsal fayda sağlamak istiyorlarsa, heteroseksist değerler üzerinden yargının da tarafsız olamadığı eşcinsellik gibi ciddi ayrımcılıklar konusunda gündem oluştursunlar. Mağduriyeti olanların farklılıklara karşı nasıl mağdur edici konumda olabildiklerine, olabileceklerine değinsinler, gerçek sorunların ne olabileceğini de göstersinler. Heteroseksüellerin dünyevi sorunlarıyla ilgili hukuki yasaların ne kadar eksik tarafları var bilmiyorum ama dediğimi gibi, televizyona çıkanlar bu yasal eksiklerle ilgili kaygıları olduğu için televizyona çıkmıyorlar, çıkarılmıyorlar; Tek dertleri bireysel bazda amaçlarına ulaşmak, televizyonların amacı da bundan prim yapmak.

Ama eşcinselliğin Anayasa'da yeri yok. Televizyonun amacı gerçekten insanların sorunalrına yardımcı olmak, mağduriyetlerini gidermekse, eşitlik ilkesinden taviz vermemeleri gerekmez mi? Onların eşitlik anlayışıda mı heteroseksistçe yoksa? Şüphem yok. Aslında bütün her şey heteroseksizmi desteklemek, beslemek üzerinden prim yapan birer sömürgene dönüşmüş, diğerlerine, ötekilere, farklılıklara karşı cephe almış vaziyette. Öyle olmasaydı televizyonlarda bugüne kadar eşcinselliği normal gösteren programlar olurdu, televizyoncular da eşcinselleri aşağılanmaz, dışlamaz ve sapık, hasta ilan etmez, sadece heteroseksizmi iyi göstermek için, eşcinsellik gibi çoğunluğa benzemeyen yapıları kötü basamak olarak kullanmazdı.

İnsanlar doğuştan itibaren toplumsal cinsiyete göre renk ve şekil olarak tektipleştiriliyor ve televizyonlarda da bu durumu  meşrulaştıran ve bunlar üzerinden prim yapılan kılık-kıyafet programları yapılıyor. Geçen gün televizyonda etek giyen kadınları görünce, heteroseksizmin insanları nasıl mağdur duruma sokup, sonra nasıl erkekliğe teslim edildiği aklıma geldi. Mesela kadını seks nesnesi haline getirip mağdurlaştırıyor, sonra da seks dürtülerine alet edip namussuz, ahlaksız ilan ediyor. Sorun sadece etek meselesi değil tabi. Yani kadını özgür bırakırsan da namussuzluğun timsali, hapsedersen de zaten hapsedilme sebebinden dolayı namussuzluğun timsali. Kadını çarşaf içine hapsetmek de onu cinsel arzu malzemesi haline getirmek, onu sadece erkeklerin koruyacağına dair yaygınlaştırılan bir yargıyla diğer cinsiyet üzerinden erkek cinsiyetini egemen kılmaktır. Yoksa kadının seks nesnesi, erkeğinse seks nesnesi olmamak gibi bir durum söz konusu değildir. Çünkü kadınlara göre erkekler de seks nesnesi olabilir. Ama mağdur olmak da, mağdur etmek de heteroseksizmin cinsiyetçi temelleri üzerine kurulduğu için, neyin doğru neyin yanlış olduğuna heteroseksizm kendisi karar veriyor. Eşcinsellik de işte bu cinsiyetçi hedefler yüzünden ötekileştiriliyor.

Daha Anayasa'da bile eşcinsellik olarak cinsel yönelim farklılığı, transseksüellik olarak cinsiyet kimliği farklılığı kabul edilmiş değilken, televizyonların bu farklılıkların yanında yer almak maddi olarak işlerine gelmez. Hem RTÜK denilen denetleme mekanizması da buna izin vermez. Televizyonların amacı gerçek sorunları çözmekse, önce insanlar arasında ayrımcılık yapmaması gerekmez mi? Oysa eşcinselleri programlarında aşağılayarak, dışlayarak, ahlaksız ilan ederek hedef gösteriyorlar, dolayısıyla insan hakları bazında suç işliyorlar. Bunlar nasıl insanlıktan bahsedebilirler, nasıl sorunlara çözüm bulabilirler, nasıl televizyoncu olmuşlardır?

İletişim araçları insanlar arasında eşit kullanılmadığı sürece çok tehlikeli hale gelmesi kaçınılmazdır. O yüzden eşcinsellerin de televizyonları, radyoları olmaları şarttır kendimizi doğru anlatabilmek için. Çünkü eşcinseller daha kendileri adına ne özgür şekilde konuşabilme hakkına sahip, ne de haksızlıklara karşı adil yargılanabilmektedirler. Çünkü eşcinseller daha yasal olarak tanımlanamamaktadır. Erkeklik ve kadınlık eşcinselliğe denk gelmediği için, erkeklik ve kadınlık üzerinden yapılan yargılama da eşcinsellerin sorunlarına çare olamamaktadır. Çünkü eşcinsellere yapılan haksızlıklar yok sayılan cinsel yönelimleri-eşcinsellikleri üzerinden yapılmamaktadır. Anayasada eşcinellik tanımlanmadığı için de eşcinsellere yapılan haksızlıklar görmezlikten gelinmektedir. Zaten görmezlikten gelinmek istendiği için eşcinsellik yasal olarak tanımlanmamaktadır heteroseksizmin politikasına uygun olarak.

Kimse cinsel yönelim farklılığını görmezlikten gelerek veya eşcinsellik anayasada tanımlamadıktan ve eşcinsellere karşı yapılan haksızlıklar nefret suçlarına dahil edilmedikten sonra eşitlikten, haktan, hukuktan bahsedemez. Bir insan cinsel yönelim veya trans cinsiyet kimliğinden dolayı öldürülüyor ama sadece heteroseksist yasalar düzeyinde yargılanıp, suçlulara hak ettiği caydırıcı cezanın verilmesi bir yana, daha eşcinsellik tahrik unsuru sayılıp suçluların cezası hafifletiliyor. Dayanak da heteroseksist kültür. Ya benim-bizim kültürümüz seninkine-sizinkine uymuyorsa? Demokrasi denilen şey herkesi birbirine benzetmek midir?

Televizyonlar sıkıyorsa, biraz da gerçek haksızlıkları, adaletsizleri çözmek adına bir şey yapsalar ya? Bugünkü heteroseksüellerin sorunlarına ait programlarda ne mi oldu? Mağdurlar ağladılar-sızladılar, telefonlar bağlandı isyan ettiler, hakaret ettiler ve sorunlar yargıya havale edildi.

Eşcinsellerin, transseksüellerin bırakın homofobik vatandaşlarla sorunlarını, en başta yargı ve güvenlik güçleriyle ilgili sorunları var. Onlara da değinir misiniz programlarınızda? Cesaretiniz var mı buna? Heteroseksüellerin sorunlarından istifade edip yargıya havale ederek iş mi yaptığınızı sanıyorsunuz? Eşcinsellerin sorunlarını tartışıp havale edecek bir merci olmadığı için, sorumluluk almak istemediğinizden mi eşcinselleri konuk etmiyorsunuz programlarınıza?!

Heteroseksizme göre eşcinsellik hem hastalık, hem sapıklık-ahlaksızlık, hem de günah? Eşcinselleri havale edecek tek yerse herkese eşit olarak yaklaşacak evrensel bir anayasadır ama o da bizde yok. Var mı? Varsa peki ben neden yokum o Anayasa'da? Neden eşcinseller sırf cinsel yönelimlerinden dolayı saldırıya, haksızlığa maruz kaldığında, "Suçlulara nefret suçları kapsamında daha fazla ceza verelim de caydırıcı olsun" denmiyorsunuz? Çünkü siz de o ayrımcı yapının bir parçasısınız.

Heeeyy televizyoncular, sizin eşcinsellikten ve eşcinsellere yapılan ayrımcılıklardan haberiniz yok mu? Yoksa  televizyoncu, gazeteci olmuşsunuz ama eşcinselliğim ne demek olduğunu bilmiyor veya bilmezlikten mi geliyorsunuz? Net % 20 eşcinsellikten bahsediliyor ama programlarınızın tamamı heteroseksüellerin sorunlarından oluşuyor ve üstelik bu sorunlar sizin halletmenize gerek olmayan sorunlar. Gerçekten toplumsal faydayı gözönünde bulunduruyorsanız, yargının, hukukun çözemediği veya çözmek istemediği eşcinsellik gibi yok sayılan konular üzerine gidin ki, bir işe yarasın yaptığınız işler.

O konular sizi aşar değil mi? Siz ancak heteroseksizmi beslemek, bireyleri oyalamak ve uyutmakla mükellefsinizdir. Zaten uyuyanları, uyutulanları uyandırırsanız heteroseksizm tarafından kulağınız çekilir, işinizden, ekmeğinizden de olursunuz.

Eşcinsellerin sorunlarına televizyonlarda değinilmemesinin kısaca tek sebebi, heteroseksizmin kendi yarattığı ve tekelinde bulundurduğu ahlakı çıkarına uygun olarak tek taraflı kullanması, herkesin de heteroseksizme uygun olarak bundan istifade etmesidir. Bu tek taraflı ahlakçı bakış açısı "eşcinsellik meşrulaşır" düşüncesiyle heteroseksüelliğin dışındaki cinsel yönelime yapısı gereği izin vermez zaten.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder