Arkadaşların evinden ayrılıp, şehrin işlek caddelerinden birinde evimize doğru yürüyorduk. Yoldan geçen otomobillerden birinden yola bira şişesi çarpıldı. 5-10 metre ilerledikten sonra aynı araçtan bir bira şişesi daha çarpıldı. Patlayan şişeler cadde üzerindeki herkesin dikkatini çekti. Sonra aynı araç durdu ve araçtan iki genç indi. Arkadaşım sanki olabilecekleri sezinlemiş gibi "Yürüyerek gitmeyelim, minibüse binelim" dedi. "Ben de bizimle ne alakası var, devam edelim" dedim sanki yurdum serserisini tanımıyormuşum gibi. Der demez araçtan inen o iki kişi "Neden yere şişe atıyorsunuz" diye bize saldırmasınlar. Al başına belayı. Şişeyi atan onlar ama, yola şişe çarparak yarattıkları bahaneyle içlerindeki şiddeti en yakınlarındaki savunmasız kişilerde tatmin etmeye karar vermişlerdi anlaşılan. Laftan anlamak istemeyecek kişiye laf atmanın can güvenliği açısından hayattaki en büyük risk olduğunu deneyimlemiş bir olmama rağmen , insan içinde yapıcılık varsa bir kez olsun iyi niyetli olmayı denemekten vazgeçemiyor ne yazık ki. Arkadaşımla kaçmaktan başka çaremiz yoktu. Oysa onlara karşılık verebilirdik. Ama biz eşcinseldik. Hatta "Acaba bizim eşcinsel olduğumuzu biliyorlardı da, bizi takip edip nefretlerini kusmak için mi bahane yarattılar?" diye de düşünmeden edemedim o korku anında. Alkol veya vesaire bir şey aldıkları kesindi. Biz bunlara karşılık verseydik, iftiraya maruz kalacağımız kesindi ve kendimizi masumken suçlu bulma ihtimalimiz yüksekti. Eşcinsel olmayan anlattıklarımı masal olarak algılayacaktır. Bazı ayrımcılıklara inanmayanların da ayrımcı olduğunu zannediyorum ben. Böyle ayrımcılıklara inanmayan eşcinsel arkadaşlarımın bile olması çok acı. Mesela ben eşcinsel olduğum için durduk yere o kadar darp ve gaspla karşılaştım ki, karakolda ve mahkeme de hep beni suçlamaya çalıştılar. Mesela yolumu kesip para isteyen biri karakolda polislere, "Bana borcu vardı, onu istemiştim" dedi. Polisler de bana "Borcunun olmadığını ispat edebilir misin?" demişlerdi. Veya homofobik eşcinseller hep kendilerine asıldığımı, zorla kendilerini kandırıp ilişkiye girdiğimi iddia etmişlerdi. (Çünkü eşcinselleri her önüne gelene asılan seks manyağı olarak tanımlarlar ya) Oysa zor koşan, iftira atan hep onlardı ama onlara inanmaya hazır bir güvenlik ve yargı hazırda bekliyordu eşcinsellere karşı. İşte o gün de kaçmaya karar verdik. Arkadaşım bir yana, ban bir yana kaçtık. Eşcinselliğe bakış açısı ayrımcı bir şekilde devam ettiği sürece de kaçmaktan başka bir seçeneğimiz var mı? Ancak en son noktada, yani zarar gördükten sonra polise, yargıya başvurabiliyoruz. Çünkü o zaman inandırabiliriz homofobik zihniyete zarar gördüğümüzü. Çünkü doktoru dahi uzaktan bakıp "Bir iz var mı?" diye soruyor darp raporu yazmak için. Özellikle devletin polisi darp ettiği zaman.
Benim kaçmam, bizim kaçmamız duyarsızlık değildi. Sorumluluklarımız, yükümlülüklerimiz vardı evlerimizde bizi bekleyen. Hem neyi ispat edecektik, sonrasında ne olacaktı? Daha önceki duyarlılıklarımızdan ne çıkmıştı ki eşcinsel olarak yasal bir güvencemiz ve dayanağımız olmadığı için? Yolda giderken, araçlarından bira şişesi patlatan iki alkolik ve vesaireciye ne gibi işlem yapılacağı muğlaktı. Ama bizim eşcinselliğimizin, anlaşıldıktan sonra hedef haline gelmesi kaçınılmazdı. "Bunların ne olduğu belli" diye işaret edilmedik mi, edilmiyor muyuz? Duyarlılıklarımız cinsel yönelim veya cinsiyet kimliğimiz yüzünden ne kadar kaale alınıyor?
Arkama dönüp baktığımda, o iki kişi aynı anda başkalarına da taşkınlık yapmıştı ki, sayısını hatırlayamadığım çok kişi tarafından pataklanıyorlardı.
Yaşadığımız şehrin güvenliğinden, hoşgörülü insanlarından bahsetmiştim misafir olduğumuz diğer yabancı arkadaşlara. Kendi kendime mahcup oldum akabinde karşılaştığım bu olay yüzünden. Demek bela hiç hesapta yokken bile ansızın insanın başına gelebiliyormuş. Eşcinsellerin masumiyetine inanmayan kişiler ve hatta arkadaşlarımız bu duruma ne diyecek, nasıl bir kulp takacaklar merak ediyorum. Çünkü bu olayın eşcinsellikle uzaktan yakından alakası yok ama biz eşcinseliz ya, "Mutlaka içinde cinsel bir arsızlık vardır ve yalan söylüyordur" diye düşünebilirler gene de. O yüzden arkadaşım bu olaydan kimseye bahsetmememi istedi. Vicdan ve insanın kendine duyduğu güveni, hiçbir emniyete, konfora değişmediğim için, benim de içim rahattı. Her şeye rağmen Polis İmdat'ı arayacaktım ama olaya zincirleme çok sayıda kişi karışınca, zaten durum karakola ister-istemez intikal edecekti.
Bu olayı niye mi anlattım? Birilerinin alkol alma özgürlüğünün, diğerlerinin-özellikle ötekileştirilmişlerin yaşamsal alanına müdahale etmemesi, müdahale bahanesi yaratmaması için.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder