Yönetenlerle yönetilenler arasındaki insan haklarına karşı duyarsızlığın kırılma noktası yönetenler tarafından asla olmaz. Çünkü insan yapısı gereği bencildir ve önce kendisini düşünmesi kaçınılmazdır. Herkesi düşünen iktidarlar da mümkündür ama dinin ve geleneklerin hakim olduğu coğrafyalarda bu imkansızdır. Çünkü din ve gelenekler muhafazakarlık üzerine inşa edilmiştir. Eğer iktidarlar muhafazakar temelliyse, insan haklarına karşı duyarsızlıkların, yönetilenler tarafından kırılması çok zordur. Çünkü muhafazakarlık direncini kıracak bilincin oluşmasını engelleyecek şekilde bir sistem süregeldiğinden, özgürlüğe dair hiçbir umut yeşertisi yoktur. Hal böyle olunca yönetilen çoğunluktan özgürlüğe dair bir filizlenme bekleyemeyeceğimiz gibi, özgürlük konusunda aşırı mağdurlar için bile ütopyadan başka bir şey değildir özgürlük. Çünkü baskının dayanılmaz hale geldiği noktada kırılmalar beklenebilir ama özgürlüğe dair bir bilinç yoksa-bırakılmamışsa, yönetilen hiçbir kesimde özgürlüğe dair bir umut göremeyiz.
Özgürlük mücadelecilerinin yapması gereken de, farklılıkların özgürlüğüyle bağdaşmasa da iktidar muhalifleriyle işbirliğidir. Bu işbirliğinde ötekileştirilmişlerin yarı yolda bırakılma ihtimali her zaman söz konusudur ama şanslarını denemekten başka çıkar yolları yoktur farklılıkların. Neden mi muhaliflere de güvenmiyorum ama güvenmek zorundayım? İktidarlarla ters düşseler de onlar da heteroseksizmin bir parçası oldukları için. Herkesin ideolojileri farklı olabilir ama hepsinin ortak noktaları heteroseksizmdir. İktidar emelleri olmasa bakalım kendi ideolojileriyle ters düşen farklılıkları yanlarında görmek isteyecekler mi, bu durumu tabanlarına anlatabilecek, ikna edebilecekler mi? Yoksa özellikle cinsel yönden ötekileştirilmişler dışında herkesin heteroseksizme dahil olduğu yanılsaması içinde olan sadece ben miyim?
İktidara gelinceye kadar farklılıkları yandaş olarak kabul edebilirler ama iktidar olunca heteroseksizmle ters düşen farklılıklar ana politikalarından biri olabilecek mi acaba, tabanlarının yüzde çoğunluğu buna izin verecek mi? Samimilerse, bunu seçimlerde temsiliyetlerde göstermeleri gerekmez miydi? Tabi ki sözüm herkes için geçerli değil ve insan haklarına duyarlı olanlara ve onların iyi niyetine nankörlük olarak da algılanmamalı. "Sadece göstermelik samimiyetlere karşı deneyimlerden kaynaklı bir güvensizlik" diyelim buna.
Ötekinin en ötekisi konumunda olan ve heteroseksizmin denizinde boğulacağı günü bekleyene "biz"lere bir lütuftur bu yandaşlık ama "biz"i nereye kadar götürebilir bilmiyorum. Zaten götürmesinden çok, heteroseksizm tarafında yer almaya mecbur bırakılmış "biz"den yönetilenlere bir örnek teşkil etmesi ve farklılıkların işbirliği içinde olması gerekliliği açısından çok önemli bu yandaşlık. En azından dereyi geçinceye kadar boğulmamak için güvenmek zorundayız.
Yeni Anayasa yazılımı, muhafazakar iktidarın "temel hak ve özgürlükler" bölümünde "eşitlik" başlığına eşcinseller ve transseksüeller için "cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği" hakkını dahil etmek istememesinden dolayı durduğu için, muhafazakar iktidar bu başlığı atlamak istiyormuş. Yani "Eşcinselleri tanımıyoruz ve onları tanımamak için bu maddeyi geçmek istiyoruz. Eşcinsellik bize ters olduğu için onlara hak veremeyiz. Eşitlik herkes için değildir, sadece heteroseksüeller içindir. Eşitlik herkes için varsa bile bu bizim sorunumuz değildir. Biz iktidardan gidince ne haliniz varsa görürsünüz ama gitmek gibi niyetimiz de yok. Zaten muhafazakarlığın devamı için eşcinselliği yok sayıyoruz." demek istiyorlar.
Muhalif partiler de, bu maddeyi atladıkları takdirde, atlama sebebini halka açıklamalarını isteyeceklermiş iktidar partisinden. Merak ediyorum muhafazakar ve milliyetçi partilerin ne diyeceğini. Bakalım hangi ahlakçılıkla halkın karşısına çıkacaklar, hangi manevi unsuru bahane olarak gösterecekler? "Sapıklık" mı diyecekler yeniden, "Lut Kavmi" mitini mi dayanak gösterecekler?
CHP Başbakan'ın 10 yıl önce söylediği eşcinsellerin haklarının güvence altına alınması gerektiğine dair sözünü hatırlatacakmış. "Demokrasi" diye diye iktidara geldiklerini, asıl amaçlarının demokrasiyi yok etmek olduğunu bilmiyor muyuz? Daha önceki yazımda verilen sözlerin benim için anlamının olmadığını söylerken, bu topraklarda verilen sözlerin yerine getirilmediği için anlamının olmadığını anlatmak istemiştim. Yoksa verilen sözün önemi olmaz mı? CHP'nin de dediği gibi, muhafazakar partinin kendilerini savundukları gibi özgürlükler partisi olmadığını göstermek için güzel bir fırsat bu verilen söz ama eşcinseller için verilen insan hakları güvencesinin tabanda-toplumda bir önemi olmadığı için, bu sözün arkasında durabilirler mi bilmiyorum. Ama CHP'nin ki çok güzel bir taktik. Avrupa'da veya Amerika'da olsa, eşcinseller için bile olsa verilen bir söz yerine getirilmezse o parti kendini büyük ihtimal fesh eder, en azından o Başbakan istifa eder. Yoksa insanlara eşit hak güvencesi vermeyen, verip de yerine getirmeyen bir Başbakan'ın sözüne kim inanır?
Ben eşcinsellere eşitlik hakkının verilmemesi için, yeni Anayasa yazılımını durduran bu maddenin atlanma sebebini, iktidarın kamuoyuna çıkıp açıklayacağını zannetmiyorum! Bu taktik savaşı herkese özgürlük ve eşitlik konusunda iktidarın samimiyetsizliğini göstermesi açısından güzel bir test fırsatı ama iktidar her hangi bir açıklama yapmazsa, eşcinseller için de özgürlüğü savunan muhalif partilerin ne kadar samimi oldukları açısından bir test fırsatı olacak. Yani her halükarda avantajlı olacak olan kesim eşcinseller olacak. "İktidar samimiyetsizliğini gösterdi" diyelim, peki sizin-bazı muhalefetlerin gerçekten eşcinsellerin yanında olduğunu-zu nasıl anlayacağız? "Biz samimiydik ama onlar samimi olmayınca, bizim de yapabileceklerimiz bu kadar" mı diyeceksiniz? Amaç sadece onların samimiyetsizliklerini göstermek için mi olacak? Yani onları iktidardan etmek için mi eşcinsel haklarını savunmuş olacaksınız? Hadi "cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği" ibareleri "eşitlik" başlığı altında tanımlanamadı, bundan sonra eşcinsel hakları için mücadele eden partilerin politikası ne olacak? O partilerin içinde açık eşcinsel Milletvekilleri görebilecek miyiz? "Herkes için eşitlik" derken eşcinsel haklarını ana politikaları haline getirebilecekler mi?
Bu düşüncelerim, özgürlük yolunda "biz"i yanlarına alanlara karşı önyargılı bir şüphecilik veya iyi niyeti suistimal etme olarak algılanmasın. Kim kendi çıkarına olacak bir mücadeleye olumlu bakmak istemez ki? "Kişisel bir olasılık" diyelim benim düşünceme.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder