1 Nisan 2012 Pazar

Taciz ve Tecavüz Politiktir

"Taciz-tecavüz" denildiği zaman genellikle kadına yapılan cinsel saldırı gelir aklımıza. Ama bunda bile "Dişi köpek kuyruk sallamazsa, erkek köpek peşinden koşmaz" içselleşmesiyle erkeklik aklanmaya çalışılarak kadının mağduriyeti suça dönüştürülür. Hele tecavüz-taciz mağduru seks işçisi, transseksüel veya eşcinselse tamamen potansiyel tahrik unsuru ve tecavüzü hak etmiş gözüyle bakılır. Tabi bu bakış açısı toplumsal seviyede normalleşmekle kalmayıp yargıya da aynen sirayet etmektedir.

Aslında hayatın her alanında çok sık karşılaştığımız için ayrıntılı bir konudur taciz-tecavüz davası ama heteroseksist ahlakçı bakış açısı nedeniyle üstü örtülür. Çünkü hem ekonomik, hem de manevi olarak toplumsal anlamda yaşamlarını sürdürebilmek için taciz-tecavüz konusunda susmak zorunda bırakılır mağdurlar bir dayanakları olmadığı için. Tecavüzcü zihniyet yaptırımlarla terbiye edilmeye, düzeltilmeye çalışılmaz da, tecavüze potansiyel kurban gözüyle bakılanlar ahlaksal kalıplarla cinsellikten uzaklaştırılıp, bir de tecavüzü arzulayan nesneler gözüyle bakılırlar. Erkek egemen sistem cinsel nesneye dönüştürdüklerinden hem kendi anlayışına göre namuslu olmasını ister, hem de cinsel fantezilerine alet edip ahlaksız ilan ederek tecavüz mağdurlarına hiçbir çıkış bırakmaz. Erkeklik dışında kalanlar da bunun böyle olmasını doğallaştırıp, zor da olsa kir ve lekeye karşı namuslarını korumaya çalışırlar. Kendilerini korusalar bile hep yanlış anlaşılma korkusuyla yaşarlar. Hatta mağduriyetlerinde bile "Acaba karşı tarafı tecavüze cesaretlendirecek bir davranışta mı bulundum?" diye kendilerinden şüphe ederler.

Onları-tecavüze uğrayanları koruyacak yasalar tam anlamıyla işlese bile, toplumun gözünde tecavüz mağduru olmanın hiç de savunulacak bir tarafı yoktur. Bu toplumda ahlak veya ahlaksızlık tek taraflı olduğu ve mağdur edenlerin egemenliğinde yaşanıldığı için kimse mağduriyetini dile getirmeye, hakkını yasal olarak aramaya fazla cesaret edemez. Ancak ekonomik veya toplumsal anlamda bağımsızlığını kazanabilmiş bireyler hukuksal anlamda hakkını arayabilirler. İşin en vahim tarafıysa tecavüz mağdurlarının haklılığı bilindiği halde, suçlulara ceza verilme noktasında gene erkeklerin korunması. Filmlere, dizilere konu oluyor tecavüz olayı ve kadının yaşadığı haksızlıklar dile getiriliyor, herkes de bunu-gerçekleri biliyor, tecavüze uğrayanı destekliyor ama kendi başlarına gelince hiç de gerçekçi, hak-hukuğa göre davranılmıyor. Kadınlar, mağdurlar susturuluyor, erkekler korunuyor. Mesela tecavüzcünün annesi bile oğlunu savunuyor, koruyor kendisi de kadın olduğu halde.

Tecavüzcülere erkek denmesinde bir sakınca görmüyorum bütün erkekler tecavüzcü olmadıkları halde. Çünkü tecavüz edenler neredeyse tamamen erkekler ve tecavüze uğrayanlar da kadınlar ve erkekliğin dışında tutulan translar ve eşcinseller. Ben hiçbir erkek görmedim tecavüze uğradım diyerek ortaya çıkan. Belki cinselliğin erkekliğin şanından olmasından olabilir. En fazla hakkında şikayette bulunulduktan sonra kendini savunmak için "Asıl ben tecavüze uğradım." diyen erkeklerle karşılaşabiliyoruz "Kadın benim üstüme çıktı." denilerek. Oysa dünyada kaç kadın erkeklerden fiziksel olarak kuvvetlidir ki erkekleri alt edebilsin. Alt edebilmekle de tecavüz edilebilse erkeğe-erkekliğe.

Kafalardan geleneklere, aile kurumundan iş yaşamına, kısaca yaşamın her biriminde erkek egemen olduğu sürece taciz-tecavüz kaçınılmaz. Ailede erkeğin sözü geçerse, işveren genelde erkek olursa, güç ve para erkekte olursa, erkek tabi ki cinsellik konusunda istediği şekilde davranma hakkını kendinde görecektir.

Taciz-tecavüz denildiğinde ilk cinsellik akla geldiği için, yaşamsal alandaki hak ihlalleri pek bu konuya dahil gibi düşünülmüyor. Düşünülse bile ahlaksal olarak pek yaralayıcı olmadığı için üzerinde fazla durulmuyor. Bu tür haksızlıklara karşı mücadele etmekse meşru zaten yasal olarak da, toplumsal olarak da. Belki bu anlamda da cinsiyetçi engeller var ama hak ararken en azından ahlaksız ilan edilinmediği için mücadele etme fırsatı yaratılabiliyor.

Erkek yanlı bakış açısı yüzünden tecavüz mağdurlarının erkekliğe mahkumiyeti de kaçınılmaz bir son. Önce kirletilirsin tecavüz edilerek, sonra da kirli ilan edilirsin. Tecavüz eden toplumsal anlamda içgüdüsel olarak erkeklik görevini yapmıştır ve toplumdan soyutlanmazlar, suçlu ilan edilmezler. Ama kadının eli mahkumdur artık ya tecavüzcüsüyle ya da istemediği birisiyle bir ömür geçirmeye, ya da seks işçiliğine-pezevenklerin eline düşmeye orospu ilan edildiği için.

Aslında bu erkek dünya kadından her türlü tasarruf etmek için oyun oynayıp tuzağa düşürmektedir onları. Kadına sahip olabilmek için tecavüz eder, sahip olamayınca lekelemek için tecavüz eder, hiç bir şey yapamayınca da adını dokuza çıkarır. Kendi faydalanamadı ya, bari erkeklik faydalansın! Çünkü çıkarları için yarattıkları ahlak anlayışı yüzünden kadından her türlü tasarruf etmeyi fırsat bellemiştir erkeklik.
Taciz-tecavüz eşcinseller içinse homofobik topluma karşı eşcinselliğin nedeni, içselleşmiş homofobininse bahanesi olabiliyor. Toplumda da böyle bir yargı mevcut. Sahip çıkılamayan çocuklar cinsel istismar sonucu eşcinsel olduğuna inanılır. Oysa kişi eşcinsel olmasa mağdur olma durumu ortadan kalktıktan sonra niye devam ettirsin ki kendi cinsine olan yönelimini? Bu durum toplumun eşcinselliğin doğuştan olmayıp sonradan olduğuna dair bir dayanağı, eşcinsellerin de kendilerini mağdur ve masum gösterme çabasıdır.

Toplumun en ötekisi olarak eşcinsellerin hayatı genel anlamda taciz ve tecavüzdür zaten. Çünkü yaşamları boyunca hem psikolojik, hem de fiziksel olarak baskı altında yaşarlar cinsel yönelimlerinden, cinsiyet kimliklerinden dolayı. En kötüsü de yaşamsal tecavüzün hedef gösterilip nefret cinayetiyle nihayetlenmesi.

Taciz-tecavüzün hiçbir şeklinin haklı gerekçesi olamaz ama mağdur eden sisteme karşı bir şey yapmamak da eşcinselliğin istismar edilmesine zemin hazırlamıyor mu? Eşcinsellerin eşcinselliği öteki bir durum olmaktan kurtarmaya çalışmaması da eşcinsellik adına bir eksiklik ve yanlış politika sayılmaz mı? "Ben eşcinselim, ben burdayım" desek ve yerimizi, kendimizi belli etsek neyin tecavüzü olacak ki? Gizlenerek tecavüzü engellemeyi boş verin, ispatlayamıyoruz bile. Gerçi eşcinsele tecavüz de yargısal anlamda tahrik indirimine sebep oluyor ama her şeye rağmen kasıtlı istismarı ispat etmenin tek yolu açık eşcinsel olmaktır. Çünkü olmayan bir şeyin savunusu da olamaz ki.

Ne zaman evleneceğimizin sürekli sorulmasından, eşcinselliğimizle ilgili her türlü imada bulunulmasına, televizyonlarda veya toplumsal yaşamda eşcinsellikle ilgili her türlü imgelemden rahatsızlık duyarak üzerimizde tahakküm kurulmasına sebep olarak tacizin en büyüğünü de kendi kendimize yapıyoruz eşcinselliğimizle tam anlamıyla barışamadığımızdan. Kendimizden kaçıp heteroseksizm tarafında saf tutarak taciz-tecavüz hakkı veriyoruz. Sonra da bundan rahatsızlık duyuyoruz, şikayet ediyoruz. Paranoyak olmamızın altında da eşcinselliğimize güvensizliğimiz yatıyor.

Herkesin yaşadığı taciz-tecavüz öncelikli değerlerine göre kendine-yaşayana ağır gelir. Cinsel tecavüz dışındaki hak ihlalleri ve yaşamsal istismarlar da yaşandığı an ağır gelebilir ve cinsel tecavüzle eş değer tutulabilir ama toplumsal bakış açısı kaynaklı veya fiziksel olmasından dolayı cinsel tecavüzün yarattığı travma diğerlerine göre daha ağırdır cinselliğin namus meselesi olarak kabul edildiği kültürlerde.

Tecavüzü cinselliğin dışında her türlü saldırıya veya haksızlığa uygulamak cinsel tecavüzü hafife almak anlamını taşıyabilir. Örneğin Johnny Depp'in gezetecilerin izinsiz fotoğrafını çekmelerini tecavüze benzetmesini cinsel tecavüz mağduru oluşum ve bazı kesimler itiraz edip oyuncuya geri adım attırabiliyor. Ama İbrahim Tatlıses'in de söz geçiremediği kadınlara onların işlerini engelleyerek ekmeğiyle oynamasının kadına cinsel tecavüzden kalır bir tarafı var mı? Hatta uzaktan müdahalelere karşı çaresizlik kadının fiziksel olarak kendisini korumasından daha zor değil midir?

Gazetelere yansıyan son haberlerden biri de kadının dondurma gibi açıkta yiyecek yemesinin tahrik unsuru ve erkeğe taciz olarak öne sürülmesi de aslında taciz ve tecavüzün heteroseksizmin kadını veya ötekileri egemenliği altına almak için bir projesi olduğunu göstermez mi? Erkek her türlü haltı yiyecek, kadın sadece haddini bilecek, erkeğin yaptıkları hak, kadının yaptıkları tahrik olacak. O yüzden taciz-tecavüz heteroseksiszmin egemenliği için bilinçli olarak uygulandığından politiktir. Çünkü bir ülkede tecavüzcülere karşı değil de tecavüze karşı önlem alınmaya çalışılıyorsa, toplumda tecavüz mağdurlarına tahrik unsuru gözüyle bakılıyorsa, tecavüz meşrulaşmış demektir. Çünkü canı isteyen güpegündüz sokak ortasında bile tacize-tecavüze yeltenebiliyorsa, hatta bunu gerçekleştiriyorsa, tecavüzün erkeğin hakkı olduğuna dair yaygın ve de kabul görmüş bir zihniyet var demektir.

Not: Bu yazımı Kaos GL dergisinin taciz ve tecavüz dosyası için yazmıştım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder