Kilisede din görevlisi olabilmek için evli olmamak ve evlenmemek şartı vardır bilindiği üzere. Durum böyle olunca da heteroseksüellerin din görevlisi olması için bir neden yoktur sanırım. Yani niye doğal yapılarından feragat etsinler ki kilisede görevli olabilmek için? Sonuçta inançları din görevlisi olmadıkları sürece seks yapmalarına engel de değil. Evliliğin ilk amacı da seks değil midir? Seks olmasa kim evliliği düşünür ki? En azından acele etmezler. Ekonomik veya bakım olarak gelecek güvencesi babında belki bu gelenekselliği devam ettirenler olabilir ama heteroseksizmin varlığı için dayattığı bu ritüel önemini kaybeder.
Heteroseksüeller evlenmek ve de seks yapmak için din görevlisi olmayınca da, iş eşcinsellere düşüyor. Yapılan araştırmalar da kilisedeki din görevlilerinin tamamına yakının eşcinsel olduğunu ortaya çıkarıyor. Ne yaman çelişkidir ki, dinler eşcinselliği kabul etmemesine, kilisedeki din görevlileri eşcinselliği günah saymalarına rağmen, günah olduğunu bile bile Tanrı'nın evinde bu eylemi gerçekleştirmektedirler ve bütün dünya da bunu bilmektedir. Yıllar sonra da olsa yaşananlar ortaya çıkmaktadır yaşayanların itirafları sonucu.
Bu da gösteriyor ki, doğanın gerçeklerine karşı gelinemez, doğanın gerçekleriyle asla baş edilemez. Ne kadar aç ve uykusuz duramazsan, sevgini ve cinselliğini de ister eşcinsellik olarak olsun, ister heteroseksüellik olarak olsun bastıramazsın, kendi türünle paylaşmadan yapamazsın.
Heterosekizmin dayatmaları uğruna doğayı karşına almak hem insanlığa, hem de insanın kendine işkencedir ve akıl-mantık işi değildir insanın doğanın güzelliklerin kendini mahrum etmesi.
Dinin iyilik, güzellik, doğruluk anlayışıyla da ters düşmüyor mu insanın kendini gerçekleştirmesinin önüne kendi-kendine engeller çıkarması. Şiddetsel patlamalara bu engeller yüzünden insanın kendini tutması sebep olmuyor mu? Hem insan ne kadar tutabilir ki kendini, bastırabilir ki içgüdülerini? Bana göre asıl günah hayatı yaşamak değil, yaşamamak, hatta yaşayamamaktır bile.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder