12 Aralık 2011 Pazartesi

Ne olurdu sanki özgürce öpüşsek, sevişsek...

Ahlak adına mahalle baskısı hep vardı muhafazakar bir toplum olarak ve iktidarın da muhafazakar olmasıyla insanlar cesaretlenip daha bir tutucu olmaya, cinayete kadar varan müdahalelerde bulunmaya başladı.

Daha önce birkaç defa geldiği kafeye bu defa kız arkadaşıyla gelen ve öpüşen bir adamı, mekan sahibi yerinin aile mekanı olduğunu söyleyerek dışarıya çıkarmaya çalışmış. Çıkan arbedede kafe sahibi sevgilisiyle öpüşen adamı iki yerinden vurarak öldürmüş.

Burada tartışılması gereken sonuç değil nedendir. Eğer öpüşmek aileye mahsus bir özellik değilse, bütün aileler öpüşmüyor veya öpüşenler aileden sayılmıyor mu? Aile olmanın temel koşulu öpüşmemek mi? Tabi cevapları hazır; "Bedensel ilişkiler dört duvar arasında olmak zorundadır. Yoksa ahlaksızlık sayılır ve her türlü müdahaleyi hak eder!" Yani şunu demek istiyorlar; "Bu dünyada bizim kurallarımıza göre yaşamak zorundasınız!"

En başta senin doğrularının doğruluk referansı ne? Bu dünya senin mi? O mekan senin olsa bile, "burada öpüşmek yasak" diye bir uyarı var mıydı? Uyarı koysan bile böyle bir uyarı veya öpüşme yasağı koyma hakkını nereden buluyorsun? "Toplum böyle, genel böyle" diye ahlakçılık yaparsan ve de bunu cinayetle sonuçlandırırsan bırak yasaları, insanlıkla bir alakası var mıdır bu ahlakçılığın? Herkes senin gibi, sizin gibi dört duvar arasında öpüşmek zorunda değil, bu dünya da sizin istediğiniz gibi olmak zorunda değil. Öpüşmenin hiç kimseye zararı yok ama bedensel ve duygusal ihtiyaçların gerçekleştirilememesinin zararı çok. Yoksa sen de mi bunu gerçekleştiremeyip hazımsız olan ahlakçılardansın? İşte bu dünya böyle iki yüzlü bir dünya. Öpüşmeye, sevişmeye karşı çıkarak kan döker ama kendileri öpüşmüyorlar mıdır, sevişmiyorlar mıdır da böyle kendilerini özgürce gerçekleştirenlere ahlakçılık yaparak nefretlerini kusarlar bilmiyorum.

Ne geçti eline, elinize? İnsanın doğasını, doğal yapısını ve sürecini değiştireceğinizi mi zannediyorsunuz? Karartılan hayatlar aslında kendi hayatlarınız. Kendinize benzetemediklerinizi ahlak bahanesiyle öldürünce, kendinizin hayatı sanki çok mu huzurlu ve de aydınlık oluyor? Birileri de ahlakçılık yaptınız diye madalya mı takıyor size? Ne olurdu o iki kişi öpüşse, sevişse? Dünya tersine mi dönerdi? Şimdi çok mu ahlaklı oldu dünya? Şimdi kimse öpüşmeyecek mi artık ahlaksızlık diye? Sen, siz sahi öpüşmüyor musunuz hiç? Sevginizi, aşkınızı nasıl gösteriyorsunuz? Niye gizli öpüşecekmişim ya? Ben yaptığımın arkasında duruyorsam bunu saklamamın ve bundan utanmamın manası var mı? Yok!

Ben ahlakçılığın en büyük dayanaklarından biri olan aile kurumuna heteroseksizmin uzantısı olduğu için hiç ama hiç inanmıyorum. Medyada ahlak borazanlığı yapıp seksi, öpüşmeyi ahlaksızlık ilan edenlerin fuhuş amaçlı insan ticareti yaptıklarını görünce de ikiyüzlülüklerine hiç şaşırmıyorum. Çünkü insan her yerde insan, canlı her yerde canlı olduğu için kendini gerçekleştirmesi kaçınılmazdır her anlamda. Ben seks yapacağım, öpüşeceğim de, onlar kendini tutacaklar ha? Kendisiyle barışık olanların gizlisi saklısı olmadığı içi ilk etapta onlar ahlaksız ilan ediliyorlar. Bastırılma sonucu kendi içlerinde daha ne ahlaksızlıklar vardır da biz bilmiyoruzdur. Bunlar kendi kazdıkları kuyuya kendileri düşerek kendi kendilerini rezil ediyorlar. Yoksa ben ahlaksızlığı insanın kendini gerçekleştirmesiyle bağdaştırmadığım ve seksimden, öpüşmemden, açık eşcinselliğimden dolayı utanmadığım için ahlaksızlığı hiç üzerime alınmıyorum zaten.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder