Siz hiç sırf cinsel yöneliminizden, erkekliğiniz-kadınlığınız yüzünden saldırıya uğradınız, ölümden döndünüz, hatta öldünüz, öldürüldünüz mü? Sonra da üstüne üstlük bir de iftiraya uğrayıp suçlu ilan edildiniz mi kimseye bir şey yapmadığınız halde? Eşcinsellerin başlarına gelen haksızlıkların tek sebebi ne yazık ki sadece eşcinsellikleri. Eşcinsel oldukları için saldırıya maruz kalıyorlar, eşcinsel oldukları için öldürülüyorlar, eşcinsel oldukları için hakaret ve iftiraya maruz kalıyorlar, eşcinsel oldukları için nefret cinayetlerine kurban gidiyorlar, eşcinsel oldukları için her türlü ayrımcılığa maruz kalıyorlar ve eşcinsel oldukları için de yasalar, devlet, heteroseksist ve cinsiyetçi sistem korumuyor onları. Sistem ve tarafındakiler kendilerini kurtarmak için de hep tahrik unsurunu bahane ediyor.
Siz kaç tane eşcinsel gördünüz kadınlara sarkıntılık eden, cinsel tacizde bulunan? Ama eşcinsel olduğunuzu saklarsanız, yargı da iftira-miftira demeden, delil-melil istemeden yargılayabilir? Yargılayamaz mı haksız bir şekilde? Başına gelmeyenler adalet sisteminin adil olmayabildiğini bilemezler tabii. Burada bir parantez açmak istiyorum kendi başıma gelen durumla ilgili. Bir kadının iftira ve saldırısına uğradığım ve sonra da hiçbir delil göstermediği halde hakaret ve saldırıdan bir de suçlu ilan edildim. Davam şu anda temyizde. Aynı saldırgan daha sonra bana sözlü hakaret ve tacizde bulunduğu için şikayette bulunmama rağmen, mahkemeye bile çağrılmadan delil yetersizliğinden davamın kovuşturulmasına gerek duyulmadığına dair bir tebligat aldım sadece. Şimdi ben, biz, eşcinseller nasıl güveneceğiz bu adalete?
Eşcinsel arkadaşımız saldırıya maruz kaldığı gibi saldırganlarla aralarında cinsi bir münasebet geçmese de eşcinsel olduğu saldırganlar tarafından bilinmesine rağmen, herhalde kendilerini eşcinselliğe bulaştırmak istemedikleri için kendilerine değil de yakınları olan kadınlara sarkıntılık ve hakaret iftirasına maruz kalıyor..
Oysa eşcinsel arkadaşımız ne bu kişileri ne de davada iddia edildiği üzere cinsel saldırı ve hakarete maruz kalan kadınları tanıyor. Saldırganlarla o gece barda tanışıyor ve devamı gelmeden sokak ortasında, arkadaşımız hiç beklemediği bir anda başından vuruluyor ve sonrasını hatırlamıyor. Zaten olay gecesinde kadın diye bir şey de yok. Olayın üzerinden aylar geçiyor ve saldırganlar cinsel saldırı ve hakaret davası açıyorlar bir de utanmadan.
Eşcinsel arkadaşımız karakolda ben eşcinselim demiyor ve mahkemede de eşcinselim demeyecek. Çünkü eşcinselliğinin bilinmesini istemiyor. Bir de eşcinsellik acaba davanın lehine sonuçlanmasını sağlayacak mı, yoksa aleyhine kullanılabilecek başka iftiralara zemin mi hazırlayacak? Yargının eşcinsele-eşcinselliğe bakış açısı ne olacak acaba? Eşcinsellerin kadınlarla alakasının olmadığını düşünür mü, düşünür de işine gelmeyebilir mi?
Şimdi ne yapsın bu eşcinsel söyler misiniz? Eşcinsellerin başına gelen olayların belki binde, belki de milyonda biri yansıyor yargıya. Eşcinseller cinsel yönelimlerini ailelerinin öğrenmemesi veya can güvenlikleri için, belki de en çok yargıya inanmadıkları için eşcinselliklerini gizleyerek nefret suçu sayılabilecek saldırıların cezasız kalmasına sebep oluyorlar. Eşcinseller haklı değiller mi kaldıkları saldırıları yargıya taşımamakta güvenlikten yargıya tüm toplumsal birimlerin eşcinselliğe, eşcinsellere ön yargılı bakış açısından dolayı; Eşcinseller saldırgandır, eşcinseller cinsel odaklı yaşadıkları için tacizkardır, falan-filan. Oysa eşcinsellerin saldırıya, tacize, tecavüze, iftiraya, hakarete, her türlü ayrımcılığa, nefret cinayetine herkesten daha çok maruz kalmalarından daha büyük bir gerçek var mı acaba? Bu gerçeklere rağmen eşcinseller korunuyor mu? Korunmadığı için saldırganlar daha bir potansiyel kurban olarak görmüyorlar mı eşcinselleri, daha bir cesaretlenmiyorlar mı nefret saldırıları için?
Bu arkadaşımız da o gece tanıştığı, tanımadığı bu insanlar hakkında ölümden dönmesine rağmen şikayette bulunamamıştı. Çünkü tekrar görse yüzlerini bile hatırlamayacaktı. Biliyorum kafanız karıştı değil mi? Hem bir eşcinsel nefretle öldürülmeye çalışılıyor, hem de hakkında şikayette bulunuluyor. Eşcinsellik nefreti işte böyle bir şey. Bu nefretin boyutunu hala anlayamayan eşcinsellerimizin olmasıysa çok daha vahim.
Heteroseksist ve homofobik bir dünyada devlet eşcinselleri korumuyorsa, yapılabilecek tek şey eşcinselliğimizle barışmak, çoğalıp güçlenmek ama ondan öncesinde eşcinselliğiyle barışmayan erkeklere-erkek geçinen bastırılmış homofobik eşcinsellere duygusal ve bedensel olarak kapılarımızı kapatarak kendimizi korumak. Çünkü bir erkek bir erkekle yatıyorsa eşcinseldir ve "ben eşcinselim" diyemiyorsa homofobisi yüzünden ne ile karşılaşacağımız belli olmayabilir.
Cinsel yönelimimizi gerçekleştirmemiz kimseye bize-eşcinsellere saldırma hakkı vermiyor ama, heteroseksist dünya bunun için bir şey yapmıyorsa, kendiliğinden yapmayacağına göre de, eş-cinselliğimiz için kendimizi gerçekleştirip yaşamımızı homofobinin eline, şansa bırakmaktansa, önce hayatta kalmanın yollarını öğrenmeliyiz, herkese güvenmemeliyiz aptal aşıklar gibi.
Ama önce kendimizin eşcinsellikle barışması, açık eşcinsel olması ve insan olmanın hakları için utanmak ve korkmak yerine sonuna kadar cinsel yönelimimiz-eşcinselliğimizin için mücadele etmemiz gerekiyor. Etmeyince öldürülme ihtimalimiz daha yüksek. Haksız olan korkaklar, ayrımcılığa maruz kalan korkaklara güç yeterliliği yaparlar ve bu korkaklık yüzünden haklı olduklarına kendilerini ve herkesi inandırmaya çalışırlar. Oysa eşcinsellerin kendilerine inanmaları için eşcinselliklerinden daha büyük gerçek var mı? Yok!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder