5 Aralık 2011 Pazartesi

Bir Gün Herkes Eşcinsel Olacak!!

Çünkü Bir Gün Herkes Kendisi Olacak

Facebook ve Twitter insanların özgüvensizliğinden dolayı gerçek hayatta söylemeye cesaret edemediği şeyleri söylediği, nefretini kustuğu, sıkıntıya sokan sırlarını itiraf ettiği, düşüncelerini ve kendini samimi bir şekilde ifade ettiği, sanal da olsa kendilerini gerçekleştirdiği bir dünya.

İnternet o kadar büyük bir dünya ki, herkese yetecek kadar yer var. Kavgalar hala oluyor ama o da gerçek dünyanın sanala sirayet etmesinden kaynaklanıyor. Bir anlamda rehabilitasyon merkezi oluyor. Bence internet üzerinden yapılan kavgalar, hakaret mahiyetindeki küfürler gerçek dünyaya suç olarak taşınmamalı. Çünkü insanlar bu internet deşarjı sayesinde pozitif olarak güne başlayacaklardır. Nasıl bedensel olarak kendimizi gerçekleştiremeyip agresif oluyorsak, ruhsal olarak da üzerimizdeki yükü atamazsak, bu gerçek hayatta şiddet ve cinayet olarak kendini gösterecektir. Belki sanalda ağzına geleni yazıp, gerçek hayatta hiçbir şey olmamış gibi davranmak biraz yüzsüzlük gibi olacaktır ama bence değil. İnsanın söylemek isteyip de söyleyeceklerini içinde tutması ikiyüzlülüktür. İnsan olan insan doğru da olsa, yanlış da olsa, içinden geçenleri söyleyebilmeli. Bu sayede gerçek hayattaki yüzsüzler de kendilerine çeki düzen verirler belki. Çünkü çıkar kaygısı veya iyi niyetten dolayı bazı gerçekler insanların yüzüne söylenemiyor. Bu yüzden de insanlar iyice yüzsüzleşip istediği şekilde at oynatabiliyorlar yüzsüz-yüzsüz. İşte bu yüzden bazıları sanalda gerçeklerin ortaya çıkmasından rahatsız, bu yüzden "sistem" çeşitli bahanelerle engeller çıkarıyor internette.

İnternet çok geniş dedik ya, gerçekten herkese hitap edebilecek kadar bir alan var yediden yetmişyediye. İnternet mutluluk dünyası bence. İnternet dünyasını gerçek hayata geçirebilseydik, huzurlu bir dünya olurdu. Öyle değil mi ama? Ben mutlu ve huzurlu olmanın yolunun, herkesin kendisi olmasından geçtiğine inanıyorum. Herkes olamadığı kendisini internette oluyor, kendisini orada gerçekleştiriyor ve aynı anda hiçbir zaman karşılaşamayacağın insanlarla bile bir şeyler paylaşabiliyorsun. Bence tüm zamanların icadı internettir. İnsanlar orada eşitleniyor sanki. Herkes cesaretini topluyor, özgüvenine kavuşuyor. Herkes potansiyelini sonuna kadar kullanabiliyor istedikten sonra.

Bloglar bir nevi insanların kendilerini dile getirebildiği geleceğin gazeteleri. Ben medya sahibi olsaydım belki kendimi bloglarımda ifade edebildiğim gibi, çok özgürce ifade edemeyecektim. Çünkü kısıtlayacaktım kendimi maddi veya manevi olarak birilerine ve de kendime zarar vermemek için. Andy Warhol muydu bir gün herkesin ünlü olacağını söyleyen. Artık haksız ünlü olmak da olmayacak. Ne kadarsan o kadar olabileceksin. Ne isen o olabileceksin en önemlisi. Oluyoruz da. Hiç ülkemizde eşcinseller sanal ortamda olduğu kadar kendilerini itiraf ve ifade edebilmiş miydiler bugüne kadar? Hayır. Bu itiraflar sanaldan gerçeğe taşına-taşına bir de bakmışsın, sanala ihtiyaç duymadan gerçek hayatta da kendini yapına uygun olarak içinden geldiği gibi ifade etmene alıştırmış.

Ahlak denilen kavramın insanların gerçek yüzlerini gizlediği bir bahane olduğunun en güzel göstergesi de internetteki bu sohbet veya ifade alanları. Twitter veya Facebook'da insanların konuşmalarını ve paylaşımlarını gözönünde bulundurursak birebir kendimizi, kapasitemizi, bastırılmışlıklarımızı, arzularımızı  görebiliriz. Gerçek hayatta kabul etmediklerimizin hepsini orada kendimiz oluyoruz neredeyse. "Yaş, cinsiyet, memleket? Yer var mı yer?" İlk sorularımız bunlar oluyor. En büyük sıkıntımız demek ki yaşayamadığımız cinselliğimiz ve bunu gerçekleştirmek için bir mekan.

Bir gün herkes eşcinsel olmayacak tabiki de ama herkes haksızlıklara karşı isyan edebilecek, haklının yanında durabilecek, eşitlik sağlanana kadar ayrımcılığa maruz kalanları çoğaltmak için elinden geleni yapacak, eşcinsel olmaktan rahatsızlık duymayacak, hatta bunu bir iltifat olarak kabul edip bundan onur duyacak. Çünkü kendisi olabildiği ölçüde kendinden şüphe etmeyecek ve kendisinden başkası olabilme cesaretinin manevi hazzını yaşayacak. Olması gerektiği gibi orjinal bir insan olacak yani. Çünkü hayatta gerçek bir insan olabilmenin başarısı, düşünülmesi gerekip de düşünülmeyen insanları düşünebilmeye dayanır. Utanılması, kaçınılması gereken bir kimlik kalmayınca da cinsel, dinsel, dilsel, ırksal, renksel sınıf kavramlarına ihtiyaç kalmayıp, varoluş için altını çizdiğimiz kimliklerimiz anlamını yitirecek. Çünkü varolduktan sonra, varlıklarımız kabul edilip kendimizi gerçekleştirdikten sonra, bunu birilerinin gözünün içine sokmaya hiç ihtiyaç duymayacağız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder