Bakmayın siz modern, demokrat, duyarlı geçinenlerin söylemlerine. Çoğu rol yapıyor. Mesela benim bloğumda çıplak fotoğraf gören eşcinselliğe hoşgörüyle baktığını iddia eden, hatta bu konuda çalışmalar yapanlar bile şok oluyorlar. Eşcinsellik sadece bir kelime değil ki? O kelimenin içinde aşk da var, cinsellik de var, pornografi de var, kısaca insanlığa dair doğal olan her şey var. En eşitlikçi geçinenlerin bile özgürlük sınırları varsa, olursa, o zaman herkes kendine göre özgürlükçü sayılır. Kim baskıcı o zaman? Sınır tanımayanlar da hasta ve sapık oluyorlar sanırım!
İnternet dün beklenildiği üzere öldü. Bugünlerde tutucular helvasını karıyorlar yasakçı zihniyetlerini faaliyete geçirmenin mutluluğuyla. İlk yasaklanan da prezervatif ve iç çamaşırı siteleri olmuş. Özgürlüğümüz iç çamaşırıyla fantezi yapamayacağımız kadar bile kısıtlı anlayacağınız. İnternette cinselliği çağrıştıran siteleri engelleyeceksin ama prezervatif sitelerini de engelleyerek doğum artış hızını kontrol dışı bırakacaksın. Kafaya göre yasaklama veya serbest bırakma programı. Prezervatif sitesi yasağı en az üç çocuk programını uygulamak için mi, yoksa prezervatifin bir sağlık malzemesi olarak görülmeyip seksi çağrıştırmasından mı? Bence seksi çağrıştırmasından. Sporla ilgili yetkililer Erzurum'daki olimpiyatlarda odalardaki prezervatifleri kaldırtmamışlar mıydı? Dünya sağlıklı yaşamak için prezervatifi alışkanlığı kazandırmaya çabalarken, "bizimkiler" yasaklamaya çalışıyor. Bu filtre veya yasakçı uygulamalar ne kadar ahlakçılık bahanesiyle bir art niyet barındırsa da (Mesela çocukları internetteki bazı yayınlardan korumanın bahane olduğunu, asıl amaçlarının interneti kontrol altına almak, tek elden yönetmek olduğunu kendi ağızlarıyla itiraf ettiler. "Biz" amaçlarının yasakçılık olduğunu savunurken reddediyorlardı ama bu düşünceyi.), aslında akıl ve mantıktan uzak olduğu için gerici zihniyetle mücadelenin ihmal edilmemesi, eğitim yoluyla düzeltilmesi daha öncelikli hale geliyor. Özgürlük için mücadele edilirken insanların bilgilendirilmesi, bilinçlendirilmesi için daha fazla mücadele edilmesi gerekiyor.
Muhafazakar kanallardan birinde çalışan İkbal Gürpınar isimli kadın sunucu eşcinselliği hastalık olarak ilan etmiş mesela. Şimdi bu kadın heteroseksizmi ve maddi-manevi unsurlarını içselleştirmiş biri olarak "değerler" bahanesiyle kendini veya çevresini korumak için ahlakçılık yapacaktır kaçınılmaz olarak tutucu bir iktidardan da aldığı cesaretle. Çünkü kimse ona "nefret suçu işliyorsun" demeyecek. Kimse ona "homofobiklik yapma" diye uyarıda da bulunmayacak. Zaten çalıştığı kanal veya içinde yaşadığı kültür homofobik. Ona homofobinin bir hastalık olduğunu, dolayısıyla korkularından dolayı kişisel olarak kendisinin hasta olduğunu, heteroseksizmle de kendini iyi hissettiğini söylesek hiçbir şey anlamadığı için bir kulağından girecek, bir kulağından çıkacak veya kuvvetli bir içselleşmeden dolayı gerçeklerle yüzleşmek istemeyecek.
Zaten bütün medyamız homofobik değil mi? Eşcinsel olduğu için futbol hakemliği elinden alınan veya çeşitli bahanelerle görevini yapamayan Halil'den sonra şimdi de Facebook'taki erkek erkeğe fotoğrafı yüzünden dış kaynaklı bir buz hokeyi antrönörünün ipini çekmiş Hürriyet gazetesi spor eki. Yani sporcuysan erkek olmak zorundasın! Bu kadar basit!
Ben homofobiklik yapanların kesinlikle bastırılmış birer eşcinsel olduğunu hala iddia ediyorum ve bunlar yani eşcinsel yapıları heteroseksist değerlerle çeliştiği için, kendilerini gerçekleştirememenin-eşcinselliklerini tatmin edememenin hıncıyla eşcinselliği, eşcinselleri hedef gösteriyorlar, nefretlerini kusuyorlar. Açık eşcinseller bastırılmış eşcinselliğin aynasıdır homofobiyi yansıtan. Bastırılmış, kendisiyle-eşcinselliğiyle barışamamış eşcinsel değilsen n'oluyor da nefret ediyorsun herkes sana benzemiyor diye? Sana giren çıkan mı var?
Başka bir gazetenin yazarlarından biri de "ekşi sözlük"ün kapatılmasını istemeyenleri dinsiz ilan etmiş. E dinsiz olsalar ne olacak? "ekşi sözlük" te yazılanlar dine hakaret olarak algılandığı için rencide olmuş. Peki dinsizlere hakaret etme hakkını nereden buluyorsun "hoca efendi"? Herkes senin gibi olmak zorunda olmadığı gibi, bu dünya da senin tapulu malın olmadığı için, kimse sana benzemek zorunda değil. Rahatsız oluyorsan çekip gidersin. Senin değerlerine inanmayanlardan, sana benzemeyenlerden sen rahatsız olacaksın ama sana benzemeyenler senden rahatsız olmayacak öyle mi? Yıllardır insanlar size benzemedikleri için bırak rencide olmayı, ayrımcılığa maruz kalmayı cinayete kurban gidiyorlar be sizin gibi düşünenler yüzünden. Artık böyle ilkel bir zihniyetle tartışıp mücadele etmeyi bile zaman kaybı olarak görüyorum ama ne yapacaksın? Yaşamak zorundaysan mücadele etmek zorundasın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder