11 bıçak darbesinin hiçbir haklı gerekçesi olamaz. Burada resmen kadına nefret vardır. Erkekliğin kadınlığa olan nefretinin artık cezasının kökten kesilmesinin zamanı geldi. Çünkü birkaç aylık cezalar işe yaramadığı gibi, erkeği kadınlığa karşı daha hınçlandırıyor. Peki devlet neden şiddet uygulayan erkeklerin elini-kolunu sallayarak dolaşmasına izin veriyor? Şiddetin arkasından cinayet geliyor göründüğü üzere. Öfkeye bakar mısınız, kadının yakını olan iki kişiyi daha bıçaklamış cani saldırgan.
Erkeklik kendini bir şey zannettiği için kadınlar tarafından terk edilmeyi hazmedemiyor. Oysa erkeklik bu şiddet, öfke, nefret ve cinayetle hayvan bile olamaz.
Kadınların hayatlarının sonuna kadar erkeklere inanmasınıysa aklım almıyor. Kadınlık demek çok mu çaresizlik, acizlik demek?
Halime kansere yakalanan kocası ölünce iki çocuğuna bakmak için barlarda şarkı söylemeye başlamış. Katil sevgiliyle tanışınca sevgisine inanıp beraber olmaya başlamış ama sevgilisinin evli olduğunu öğrenince, yalan söyleyip kandırıldığını anlayınca terk etmiş onu. İki çocuğuyla birlikte başka bir şehre gidip temizlikçilik yapmaya başlamış. İzini bulan katil sevgili "Benden ayrılırsan seni yaşatmam" diye tehdit etmiş. Baskıdan kaçan Halime başka bir şehrin ilçesine yerleşiyor ama 5 aylık bir aramadan sonra gene buluyor Halime'yi katil. (Sevgili denmeyi bile hak etmiyor bu cani.) Barışamaya ikna edemeyince kadını hastanelik edinceye kadar dövüyor ve hapse giriyor ama o kadarlık hapis ıslah edememiş demek ki cinayetle kadının hayatını sonlandırıyor.
Adam "öldüreceğim" diyor ve öldürüyor. Erkekler "öldüreceğiz" diyorlar ve öldürüyorlar. Erkeler "öldüreceğiz" diyorlar ve bunu herkes duyuyor, herkes biliyor. Erkeğin öldürebilme yetkisinin elinden alınmaması için mi bu sessizlik? Toplum erkekliğin öldürebilme gücüne inanmış, kendini koşullandırmış buna ve aksini düşünemiyor. İnsan korkanları bir nebze olsun anlayabiliyor da erkekliğin şiddetine sığınanları, şiddetini destekleyenleri anlayamıyor. Erkeğin şiddetini destekleyenlerin içinde uyuyan bir canavar mı var yoksa?
Çocuğunun gözü önünde öldürülüyor kadın. Katil defalarca tehdit ediyor ve "son kez konuşalım" diye ikna ediyor kadını. Konuşulacak ne var be kadın-ım! İnsan olsa insan gibi davranır ve insan olduğunu gösterir, insan olarak seni kazanmaya çalışır. Konuşulacak bir şey mi var, bir şey mi kalmış ki inanıyorsun ona-erkeğe. Annesinin öldürüleceğinden korkan oğlu, "Anne ne olur gitme. Sana kötülük yapacak" diyerek, uyarmasına rağmen çıkıyor kapıya ve çıkmasıyla öldürülmesi bir oluyor. 11 kez bıçaklanarak 11 keezz. Defalarca tehdit eden bir psikopat katilden, kaçınılmaz olarak defalarca bıçak darbesi.
Katil şizofrenmiş. Bana ne. Şizofrense elini-kolunu sallayarak dolaşması mı gerekiyor? Neden tedavi altına almıyor devlet bu psikopat şizofrenleri. Oysa kadın savcılığa dilekçe vermiş. Öldürüleceğini hissetmeyen bir kadın laf olsun diye şikayette bulunur mu? Ha bulunanlar vardır ama bu şikayeti kaale almamak için geçerli istatistiki bir veri mi var? Dahası bugüne kadar şikayette bulunan kadınların hep öldürüldüğüne tanık olmadık mı?
Erkekliği biliyorum, erkekliğin korunduğunu, yüceltildiğini biliyorum ama bunca cinayetten sonra hala kadınların erkeklere güvenmesini, kendilerini korumak için bir şey yapmamalarını kabul edemiyorum. Şiddet uygulayan bir erkeğin karşısına aklı başında olan bir insan nasıl güvenerek çıkar ki?
Bir kadın daha öldürüldü arkasında annesinin öldürüldüğünü gören bir psikoloji-çocuk-lar bırakılarak ve şarkılar sustu.
Katil aranıyormuş. Hangisi? Katillerle birlikte yaşamıyor muyuz? İçlerindeki caninin ne zaman çıkacağını bilmediğimiz ve heteroseksizm tarafından cesaretlendirilen katillerle yatağa girip, sırtımızı dönüp güvenle uyumuyor muyuz? Katil kim? Birlikte yaşadığımız erkekler mi, erkekliği yaratan heteroseksizm mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder