Bir günde yaşananlar o toplumun kültürünün genel bir yansıması sayılabilir.
Türkiye'nin turizm merkezi olmasına rağmen Antalya'nın bir ilçesinin Milli Eğitim Müdür'lüğü cinsel istismar olmaması için erkek ve kız öğrencilerin 1 metreden fazla birbirine yaklaşmamasını istemiş. Bu ilk değil tabi. Benzer bir olay daha önce Mersin'de de yaşanmış ve öğrenciler arasında 45 cm. yasağı uygulanmış.
Bilecik'te 6 aylık bir çocuğu olan 17 yaşındaki kadın kocası tarafından zorla fuhuş yaptırıldığı için evinden kaçmış.
Ankara'da halk otobüsünde tacize uğrayan kadın bağırarak yardım isteyince, tacizci tarafından bir de yumruk yemiş.
Balıkesir'de bir kadın ayrı yaşadığı eşi tarafından sokak ortasında karnından ve göğsünden bıçaklanarak öldürülmüş.
Kahramanmaraş'ta bir baba 15 yaşındaki kızını erkeklerle gezdiği gerekçesiyle boğarak öldürmüş.
İstanbul'da Ermeni asıllı bir kadın taksi şoförü tarafından şivesi bozuk bahanesiyle yumruklanmış.
Adana'da 36 yaşında iki oğluyla birlikte yaşayan dul bir kadın, lise öğrencisi oğlunun 15 yaşındaki oğluyla ilişkiye girip hamile kalmış. Kürtaj olduktan sonra da ilişkiye girdiği genci imam nikahına zorlamış.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin "Sırtından Bıçaklanan Kadının" görüntülerinin bir gazetede tüm çıplaklığıyla yayınlanmasından sonra "Kadın ve Aile Bireylerinin Şiddetten Korunmasına İlişkin Yasa" tasarısına "Şiddet mağduru kadının kişilik haklarını ihlal eden, okuyucu, dinleyici ve izleyicilere duygusal açıdan zarar veren görüntüleri kullanan yayın kuruluşlarına cezai yaptırım uygulanacak." maddesini eklemiş.
YÖK Başkanı türbana özgürlük gerekçesiyle, üniversitelerde kadının türban yoluyla özgürlüklerinin kısıtlanmasını önlemek amacıyla türban kararına direnen 30-35 civarında hocayı yakında halledecekmiş.
İnternette erkeklerin kadınları bayıltarak cinsel ilişkiye girmelerine, hatta tecavüz etmelerine imkan verdiği öne sürülen spreyle ilgili haberlerin basında yer alması üzerine dört saatte tam 100 kişinin satın almak için başvurduğu ortaya çıkmış.
İzmir Belediyesi kadınların koca şiddetine karşı nasıl korunacağına dair nasihat listesi çıkarmış. Dayaktan ölmemeleri için cenin pozisyonu almalarını istemiş Belediye.
Olayların tamamı kadın ve cinsellik odaklı. Mağdurlar kadın, ahlakçılık, ayrımcılık, istismar, taciz-tecavüz eden, cinayet işleyen, şiddet uygulayan, özgürlük bahanesiyle özgürlükleri kısıtlayan, taciz ve tecavüzden bile rant sağlamaya çalışan erkekler.
Sadece bir olayda 15 yaşında bir erkeğin istismar edilmesi durumu söz konusu. Oysa bu ülkede 15 yaşından çok-çok küçük kızlar bir mal gibi evlilik bahanesiyle alınıp satılıyorlar dedesi yaşındaki adamlara. Ama kadın erkekten büyük olursa sanki dünya tersine dönüyor. Üstelik ahlak erkeklerin tekelinde olduğu sürece de kadınların cinselliği her ne şekilde olursa olsun asla normal karşılanmayacaktır.
En vahim olansa şiddete maruz kalan ve cinayete kurban gidenlerin görüntülerinin, kişilerin kişilik haklarının korunması ve olanı-biteni medyada görenlerin duygusal olarak zarar görmemesi için bu tür görüntüleri kullanan yayın kuruluşlarına ceza verilecek olması.
Olanı biteni bileceksin ama görmeyeceksin. Görülürse cinayetlerin ve şiddetin boyutu gözler önüne serilir ve acilen bir çözüm gerekebilir. Oysa sorunların kökten halledilmesi gibi bir düşünce olmadığı için yavaştan alınması gerekir.
Çünkü erkeğin onuru vardır, şerefi vardır, haysiyeti vardır, gururu vardır ve tahrik denilen, kadının tahrik etmesi gibi bir durum söz konusudur. Kan, şiddet, bıçak ap-açık görünürse bahaneler gözardı edilebilir ve halk ayaklanabilir. Ama görüntü olmazsa çok büyük tepki olmayabilir. Çünkü dünyanın her yerinde cinayetler işlenmektedir ve görünmeyecek bir şekilde haber yapılırsa uzaktan bir hikaye olarak kanıksanabilir böylece. Gazetede açık şekilde yayınlanan kadın cinayeti görüntüsünden sonra hangi kadın cinayeti gündem oluşturdu? Hiçbiri. İstenen bu zaten.
Hem ne kadar üsttekiler seçilerek gelseler de, her olaydan vatandaşın tam anlamıyla haberdar olarak yönetime müdahale etmesine, dolayısıyla sistemin-sürecin iktidarın istediği şekilde gitmesini engellemesine hiç gerek yoktur. "Onlar" heteroseksizmin usulüne göre yüz yılda, belki ikiyüz yılda hallederler sorunları. Hallederler işte.
Bakanlık böyle bir karar almış ama magduriyetin filtrelenmesiyle sorun halledilebilirmi ki? Amaç burada denildiği gibi mağdur olanın kişilik haklarının korunması değil de, "sayın seyircilerin" duygusal zarar görmemesi bence. Böyle yapa-yapa şiddete maruz kalanı utandırmayı içselleştirdiler. Hatta insanlara kendi cesetlerinden bile utandırmayı öğrettiler. İnsanlar ölünce bile çıplak olmak istemiyorlar bu yüzden. Şiddeti uygulayan, cinayeti işleyense hiç utanmıyor ama. Hatta gurur duyuyorlar namusları için yaptıklarından. Olaydan sonra sadece "pişmanım" diyor cezasının hafiflemesi için.
Erkeklerin elinden kurtarılması gereken kadından önce, koruma bahanesiyle cinayetlere sebep olan namus aslında. O tek kelimenin-namus kelimesinin altında erkekliğin, erkek egemen yapının tüm bahaneleri yatıyor. Niye kadının namusu erkekten soruluyor, niye ahlak bekçisi sadece erkekler oluyor sanıyorsunuz ki. Eğer yaşanan cinayet, şiddet gibi sorunlar sadece kadının cinselliğinin lekelenmesinden, erkeğin onurunun zedelenmesinden dolayı yaşanmış olsaydı, erkek namus olarak bellediği kadını para karşılığında satar mıydı dersiniz?
Üsttekiler-yönetimdekiler gerçekten samimilerse, şu cinsiyetçi zihniyeti değiştirmek için bir şeyler yapsınlar mağduriyetleri filtrelemek yerine.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder