8 Eylül 2011 Perşembe

İmaj


İmaj diyince insanların aklına genellikle, toplumdan da önce çıkarcı dünyada müşterinin gözünde iyi yer edinme gelir. Kılık-kıyafet ona göre giyilir, iş yerleri ona göre dizayn edilir, davranışlara bir süreliğine de olsa karşındakinin gözüne girecek şekilde iyi bir imaj çekilir. Manevi tatminler için de imaja dikkat edilir, edilebilir ama kısaca kariyer, konum ve maddiyat gibi kazanımlar için önemlidir daha çok.

Çıkar amaçlı ve yalakalık olduğu için çıkarcı dünyanın işine yarar imaj doğal olarak. İmajla kompleksler tatmin edilir, güç yeterliliği yapılır, hava atılır, göz boyanır, kandırılır. Yani kısaca içinde yaşanılan kültüre, düzeneğe paraleldir. Kötü bir şey değildir ama ayrımcı bir dünyanın imajı da kendisi gibi olduğu için takdir edilecek bir tarafı yoktur. Bize bakanların gözünde saygın bir yer edinilebilmektir ama ayrımcı heteroseksist sistemin bakış açısına göre imaj sahibi olmak hiç de öyle sahip olunması gereken bir özellik değildir.

İmajın samimi olursa, yani samimiyet barındırırsa, toplumun istediği gibi maskeli değil de, kendin-olduğun gibi dışarıya yansırsa, öğrenilen şekildeki imaja ters düşeceği için, hiç de takdir edilmeyecektir. Hatta sen alışılagelmiş yalakalığı-imajı bozacağın için yerin olmayacaktır o düzende. Ya onların imajını benimseyeceksin, ya da dışında kalacaksındır onların sisteminin. Kazaren girsen bile yörüngelerine, bahanelerle veya kendi imajlarını senin gözünün içine sokarak kendi isteğinle gitmeni sağlarlar.

Kamusalından özeline, iş dünyasından eş dünyasına kadar bu yaşamın her biriminde böyledir ve ne yazık ki eşcinsellik de erkek egemen yapının imajına en ters gelen yaşam biçimidir. Erkeğin, kadının alışılagelmiş imajının dışına çıkılırsa-çıkarsan, herkes şartlandığı üzere mahçup olur, zarar edilir, imajlar yerlerde sürünür. Sürünmese bile günah keçisi sen olursun ve olumsuzlukların sebebi sen gösterilirsin. Gerçi imajlarına da gerçekten zarar vermiş sayılabilirsin. Çünkü beklentiler de zaten arz-talep dengesine göre şekillenmiştir.

Eşcinsellik de bir imajdır "onlar"ın gözünde aslında, ama en kıyıda eğlence maymunu olarak, kimseye hastalığını, sapıklığını bulaştırmayacak şekilde uzak durarak, heteroseksizmin yapısına zarar vermeyecek seviyede mümkündür. Nasıl olsa onlar öyle ya da böyle, ihtiyaçları ölçüsünde, maddi-manevi çıkarları doğrultusunda sana ulaşacaklardır. Yeter ki sen eşcinsel olarak onların imajlarına halel getirme.

Eşcinsel olsan bile, eşcinselliğini inkar ederek, eşcinselmiş gibi-eşcinsel zannediyorlarmış gibi bir tavır-imaj takınarak kabul edilebilirsin ancak. Ve al gülüm, ver gülüm sahtekarlığıyla çıkarlarına hizmet ettiğin sürece var olabilirsin aralarında en fazla.

İmajın orjinal anlamı hayal etmektir. Biz demek ki para uğruna sahte hayaller kuruyoruz, sahte hayallere alet oluyoruz. Sevgi, dostluk, içtenlik, doğallık gibi daha güzel şeyler hayal etsek ve bunları hayata geçirebilsek, gerçek-olması gereken imajın bu olması gerektiğini görebilsek-öğrenebilsek çok mu kötü bir imajı olurdu bu dünyanın.

İmaj yüzünden yani heteroseksizmin imajına uymadığımız için feda edildik eşcinseller olarak erkek egemen dünyaya. Borcumuz yok ama keşke alacaklı olacağımıza eşcinselliğimizi imaj olmaktan kurtarıp, hayata geçirerek hakkımızla yaşayabilseydik.

Herkesin bir hayali vardır gerçekleştirmek istediği ama hayallerimiz kalıplaşmış hayallere uymayabilir. Bu yüzden de hayatta herkesin hayal kırıklıkları vardır. Eşcinsellere ise büyük olmayan hayalleri-yaşamsal hayalleri bile fazla görülebilir. Kimbilir kaç eşcinsel sırf cinsel yöneliminden dolayı bu heteroseksist imaj engeline takılarak hayattan soyutlanmaktadır, izole edilmektedir.

Bu yazıyı yazmama sebep olan da benim erkek egemen dünyanın iş dünyası imajına uymayıp, çalışma denemelerimden birinde bu imaj meselesine takılmam. Oysa ben ellerim ve ayaklarımla iş yapacaktım. Çünkü orada sadece eller ve ayaklarla hizmet veriliyordu, başka bir yerinle değil. Ve ben orada eşcinsellik propogandası da yapmayacaktım. Ayrıca nereden anlamışlardı ki benim eşcinsel olduğumu? Ben eşcinselliğimle ilgili tek bir kelime bile etmemiştim, alnımda da pembe üçgen yoktu, tişörtümde de "Ben eşcinselim." yazmıyordu. Demek ki benim samimi imajım onların sahte imajıyla çelişti.

Eşcinsellerin iş dünyasındaki karşılaştıkları zorluklara birinci ağızdan örnek olarak bir itirafta bulunmak istiyorum. Ben 6 Bin günlük ameleliğim boyunca çalıştığım iki iş yerine ne yazık ki ancak tanıdıklarım aracılığıyla girebildim ve posam çıkarıldıktan sonra kapı önüne koyuldum. Her işveren kendine göre haklıdır, çünkü haksızlık, eşitsizlik, adaletsizlik açlık sınırının altındaki asgari ücrete sırtlarını dayadıkları anayasalarının temel maddesidir. Çalışma saatlerini belirttikleri tabela ise sadece atınca mangalda kül bırakmadıkları sözde demokratlıklarının göstermelik ifadesidir.

Bu iki iş dışında bir-kaçar günlük üç iş deneyimim daha oldu, onlar da gene tanıdıklar sayesinde karambole getirdiğim işlerdi ama onlar da iş değil kölelik olduğu için ikinci gününde bırakmak zorunda kaldığım işlerdi. Size sadece uyku için zaman verseler, sabahın köründen gecenin bir yarısına kadar çalıştırsalar siz ne yapardınız? Bu şekilde mecburiyetten çalışanların çok olduğunu ben de biliyorum ama bu mecburiyeti boyun eğerek biraz da biz yaratmıyor muyuz? Daha fazla çalışarak işçi hakları iyileşmediğine göre, hegemonyanın haksızlıklarına itiraz edilmediği sürece iyileşmeyeceğine göre de iş verenlere itaat etmenin işçilere hiçbir faydası olmaz. Bu eşitsizlik üretim, tüketim veya içinde yaşadığımız ekonomik koşulların yetersizliğinden değil, ekonomiden duyarsızca tek taraflı faydalanma cehaletinden ve sessiz kalarak bu cehaleti beslemekten kaynaklanıyor.

Açıkta kalan eşcinsellere gelince; Her eşcinselin görüntü olarak biyolojik cinsiyetiyle toplumsal cinsiyeti örtüşmeyebilir ve ne yaparsa yapsın kendini kabul ettirmesi mümkün olmayabilir veya mümkün olsa bile daimi olmayabilir. O yüzden hiç kimsenin işsiz kalan eşcinselleri suçlamaya hakkı olamaz.

Diyebilirler ki "Eşcinseller de kendi işlerini kursunlar o zaman." Peki siz erkek egemen dünyanın kimlere güç yeterliliği yaptığını, kimlere mafyalaştığını bilmiyor musunuz? Yoksa eşcinsellerin de herkes kadar uzvu var, akıl-fikir kapasitesi var, iş yapabilme-çalışma potansiyeli var. Eşcinseller heteroseksist sisteme uymuyorlarsa, bunun onların kendilerinden kaynaklanan bir sorun olmadığının kabul edilmesi gerekiyor artık. Eşcinseller eşcinsel  olmaktan vazgeçemeyeceklerine göre, eşcinsel olarak sistemin kabul etmesinden başka hiçbir seçenek yok. Veya bıraksınlar biz kendi dünyamızı kuralım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder