6 Ağustos 2011 Cumartesi

Sona Dede


Erzurum'da bir kadın genç yaşta dul kalınca erkeklerin tacizinden korunmak için ölünceye kadar erkek kıyafetleri içinde yaşamış. Bedensel olarak kadınmış ama kıyafetlerinden öte resmen bir erkek bence bu kişi. Suratında kadın değil de, eşcinsel erkekler gibi yumuşak bir ifade var. Görselliğinin yansımasına göre ruh olarak bile kadın demeye bin şahit ister, eşcinsel yumuşaklığına rağmen bir erkek, trans bir erkek düpedüz.

Erkeklerden korunmak için erkek kıyafeti giymesiyse trans erkekliğinin bahanesinden başka bir şey olabilir mi? Traş bile oluyormuş. Hem sağlıklı kaç tane kadın erkeklerden korunmak için bu dünyada erkek kılığı içinde ömrünü geçirmiş ki? Erkek dünyada eşcinseller bile kendilerini tutamıyorlarken, kadınlar mı saklanma ihtiyacı hissedecek? Sağlıklı her canlı bütün risklere rağmen kaçmak yerine kendini gerçekleştirmek ister. Cinselliğin tabu olmasından dolayı cinsel açlığın kol gezdiği ülkemizde, dul bir kadının cinsel saldırıya maruz kalma potansiyelinin yüksekliğine rağmen, cinselliğini yaşamadığı için namuslu olmak itibar sağlayacağı için, onun bu isteğine saygı duyulacağına, birkaç istisna dışında korunacağına inanıyorum.

Bu durum erkeklerden korkmak, korunmak değil, trans bir erkeğin kadınlıktan kaçması çevresel nedenlerden dolayı mecburiyetten de olsa. Benzer örnekleriyle hemen-hemen her yerde karşılaşmamız mümkün. İnsanlarımız cinsiyet kimliklerinin bilincinde değil ki. Cinsiyet kimliği demek bedensel olarak ne isen o demek toplumumuzda. Cinsiyet kimliğiyle bedensel kimliğin uyuşmamasının nedenlerini sorgulama kapasitesi olmadığı gibi, olsa bile bedensel ve toplumsal kimliklerin dışına çıkmak daha o kadar kolay değil.

Trans eşcinsellik bilgi ve bilinç düzeyi yüksek şehirli kesimin kendini keşfedebildiği, kendini gerçekleştirmeye çalıştığı geri bir dönemde daha ülkemizde. Gazetelerde nadiren görüyoruz trans erkeklerle ilgili haberleri ameliyat olma veya kız kaçırma şeklinde. Onlara da ucube, sapkınlık, yanlış gözüyle bakılıyor. Bir çok trans erkeğimiz bile cinsiyet kimliklerinin farkında olmayarak gerçekleştirebiliyorlar kendilerini. Cinsel kimlik kavramları daha netleştirilebilmiş değil aynı eşcinselliğin yaşanıp da adının koyulamadığı, koyulmak istenmediği gibi.

Daha her kategoride sadece aktiflik-pasiflik, bedensel olarak erkeklik ve kadınlık dahilinde idareten tatminler var kimliklerin tarif edilemediği veya kaçınıldığı. Ama en önemlisi de cinsiyet kimliklerinin tatmin bile edilemediği büyük bir kesimin olması, cinsiyet kimliğini en fazla sadece kılık-kıyafet olarak travestizm dahilinde gerçekleştirilebilmesi , hayattan kendileri olmadan göçüp gitmeleri bir çok insanın.

Erzurumlu Sona'nın bedensel kimliğinin ne olduğunu çevresi biliyormuş. Mahallenin muhtarı "Kadın olarak doğdu, erkek olarak yaşadı, tekrar kadın olarak toprağa verildi." demiş. Acaba trans bir kadına da aynı şekilde toleranslı olabilirler miydi veya Sona dedenin erkekliği görüntüden ibaret kalmasaydı barınabilir miydi mahallede?

Erkek egemen kültürlerde yaşamanın tek yolu ya doğuştan bedensel erkek olarak doğup o bedene uygun toplumsal rolü oynamakla mümkün, yada "erkek gibi" olarak. Bu kadın olsan da, eşcinsel olsan da, bedensel cinsiyetinle cinsiyet kimliğin-kendine hangi cinsiyette hissettiğin birbirine uymayan trans olsan da. Erkek gibi olacaksın, toplumsal erkekliğe karşı haddini-sınırlarını bileceksin. "Biz" de itaatkar değil miyiz zaten, biz de yardımcı olmuyor muyuz bu düşünceye boyun eğerek, sessiz kalarak.

Hepimiz birer Sona dedeyiz işte ne yazık ki. Kendimizi kılık-kıyafet veya bedensel olarak gerçekleştirsek bile tam olarak ifade edemiyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder