3 Mart 2011 Perşembe

Sanatçı Yumuşak Olmalıdır!



Herkes sanat yapabilir ama herkes sanatçı olamaz. Sanatçılık nesnellik barındırdığı için özgür yapısına ters düşüyor gibi görünse de, sanatçıdan hümanizm adına beklenti içine girilebilmelidir davranışsal olarak. Sanatçı kendini ifade ederken, ifade etmek istediklerini aktarırken sanatını vahşileştirebilir ama kendisi nezaket kuralları çerçevesinde kibar, nazik olmalıdır, olgun olmalıdır ki, sanatçılık ünvanını saygıyla hak etsin, sanata özendirsin-imrendirsin, her anlamda insanlık adına, dünyayı güzelleştirmek, faydalı olmak adına , insanlar ehlileşsin, yumuşasın diye.

Sanat ne kadar estetiksel bakış açısının bir yansıması olsa da, yaşamsal bir işlevselliği de olmalı. Sanat sorumsuz olursa ucuzlar ve ayağa düşüp hak ettiği değeri bulmaz, önemsenmez, umursanmaz, yok sayılır, yok edilir, yapılmasına izin verilmez, sanat diye bir şey de olmaz. Sanatın olmadığı bir toplum da duyarsız olur. Duyarsız ortamlarda da demokrasi diye bir şey olmaz.

O yüzden sanatın gelişebilmesi için, toplumların demokratikleşebilmesi için sanatın var olması için, gelişebilmesi için sanatseverlerin de, sanatçıların da, sanatçı geçinenlerin de fedakarlık yapması gerekir, özveride bulunması gerekir maddi ve manevi olarak.

Ne sanatçıyı aç bırakıp saygısızlık yapmak gerekir, ne de sanatçı maddi ve manevi çıkarları için sanat yapmalıdır. Sanatçı kimsenin etkisinde kalmadan düşüncelerini ifade edebilmelidir eserlerinde ama içinde yaşadığı ortamın olumsuzluklarını yansıtarak topluma ayna tutmalıdır. Ne kadar sanat halk için yapılmasa da, halk için olmalıdır. "O zaman görücüye çıkarma eserlerini. Yap ve sobada yak sadece kendini tatmin etmek içinse çelişkiye düşmemek için."

Peki halk için yapılan bir işten insan maddi beklenti içine girmeli midir? Bunun manevi tatmini maddeyle ölçülebilir mi? Telif hakları falan diyorlar ya, manevi olarak alınan haklar neden görmezden gelinir acaba? İlgi, alaka, beğeni, takdir, övgü, alkış v.s. de sanatçıyı doyuran, sanatçıya verilen belki de en önemli telif hakkı sayılmaz mı onları sevenler tarafından. Bunlar önemsizse sanatçılar bir işçi gibi maaşlarını alsınlar ve hiçbir şekilde takdir edilmesinler. Takdir, beğeni ellerine tutuşturulan para olsun. Gerçek sanatçıyı böyle bir telif hakkı tatmin eder mi? Edenleri eder, o ayrı mesele ama onlara da ne kadar sanatçı denir tartışılır bence.

Sanat insanları daha bir insanlaştırabilmek için olmalıdır bence. Onları yumuşatabilmek, içlerindeki vahşiliği törpüleyebilmek, duyarlılıklarını arttırabilmek için olmalıdır. En önemlisi de hakları istemeden verebilmeyi, karşısındakine saygı duymayı öğretebilmelidir. Eğer sanatçı yaptığı insanlığın-sanatın bedelini istiyorsa bu sanat bence görevini eksik yapıyor demektir.

Bırakın insanlar sanattan insanlık adına bir şeyler öğrensin, hatta çıkarları da olsun, mutlaka sanatı da, sanatçıyı da ihmal etmeyecektir. Eğer ediyorsa senin sanatının bir katkısı olmamıştır zaten. İnsanlar da faydasını görmediği bir şeyi göz ardı edecektir etmemesi gerekse de. Sen kalkıp da, yani sanatçı, bir de "Benim paramı ver" derse, sanat piyasa işi olmuş demektir. Bizden örnek vermek gerekirse, o yüzden hiç kimse Aşık Veysel olamıyor ya, sanatçı olamıyor ya.

Sanat yapmak iyilik yapıp denize atmak gibi olmalıdır beklentisizce. Kalkıp da üç kuruş için için telif hakkı peşinde koşmak sanatçılık değil ticarettir. Sanatçılar neyle mi geçinecek dediniz? Kapitalist dünyada telif hakkı alanlar gerçek sanatçılar değil ne yazık ki. Gerçek sanatçılar açlıktan ölüyor ve yaptıkları engelleniyor düşünce özgürlüğü olmadığı için.

Yanılmıyorsam Selda "Benim eserlerimi izinsiz herkes kullanabilir" demişti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder