23
Korona aşısından sonra ölenlerle ilgili o kadar çok haber varken, ben niye aşı olayım ki?
Hayatta en tuhafıma giden şey, 21. yüzyılda internet çağında bile hala dine inanılması!
Olimpiyat Oyunlarının açılışını seyrediyorum da, tnrm ne sıkıcı; resmi ağızlar konuşuyor da konuşuyor; ilk müsabakalara katılacak olan sporcuların işi çok zor. Bütün spoculara ve medyaya konuşma metinleri dağıtılsın, okuyan okusun okumayan okumasın; direkt konuşmayla insnaların uykusunu getirdiğinizi bilmiyor musunuz? Bir de uzun uzun Korona'dan bahsetmiyorlar mı; Korona'dan geberin diyesim geliyor!
24
Madonna diyince böyle bir ailesi olduğunu hayal etmezsiniz değil mi; böyle bir aileniz olsa, belki isyan bile edersiniz! Oysa hayatının mimarı, Madonna'nın kendisi; her şeyi mükemmel kılan, güzelleştiren, güzele hangi açıdan baktığını belirleyen falan; aklını nasıl kullandığındır, nasıl yaşadığın değil! O yüzden Madonna benim için insanlık adına bir rol modeldir! Eşcinsel ilişki yaşayınca falan ahlaksız olmuyorsun; aksine, kendini yapına uygun gerçekleştirdiğin için, topluma faydalı bir insan olabilme adına enerji kazanıyorsun!
Sevdiğim insanlara bakıyorum; hepsi ya kadın, ya da eşcinsel; hepsi de sisteme boyun eğmeyip dik durmuş, kendisi ve özgürlük adına mücadele vermiş, kendinden-hayatından-inandığı doğrulardan asla taviz vermemiş, ahlakçılığın içine tükürmüş, dogmatizmi yok saymış zeki ve akıllı insanlar!
Müzik olarak bir şey diyemem ama ses ve yorum kalitesi olarak 90'ların sanatçıları en iyi sanatçılardır diyebiliriz...
Arabesk sanatçısı Tüdanya gırtlak kanserine yakalanıp sesini kaybetmiş ve gırtlağı alındığı için konuşamıyormuş bile. Geçim sıkıntısından psikolojik bunalıma gimiş... Devletin en azından sanatçılara sahip çıkmasını çok isterdim...
Günde en fazla 3-5 bardak çay içerim 2 şekerli. O kadar tat ve keyif alıyorum ki, sallama değil demlik ama; kahve hiç sevmem!
Futbol ülkesinde bir gün Türkiye'yi uluslararası arenada sadece kadın voleybolunun temsil edeceği aklınıza gelir miydi?
Hadi diyelim ki eşcinsellik doğuştan değil, kişinin kendi tercihi; günah da benim döt de; kime ne? İler! zekalı mısınız siz?
Ailenin ve toplumun çocuklarının cinsel hayatlarına karışmalarına çok gıcık oluyorum. Ne mecburiyetim var aynı kişiyle, nikah memurunun onayıyla, tek kişi ile heteroseksüel ilişki yaşamaya? kediler köpekler bile bizden daha akıllılar; istedikleri şekilde cinsel hayatları olduğu için. Çünkü namusun, cinsellikle ne alaksı var? Dürüst değilsen, yalancıysan, haksızlık-hırsızlık ve ayrımcılık yapıyorsan, birilerini üzüp kırıyosan, birilerini anlamaya çalışmıyorsan, hoşgörüsüzsen vesaire, o zaman namussuzsundur! Zaten günümüzde evlilik, kişilerin geçmişini temize çekme, toplumun dışında kalmama çabasından başka bir şey değil!
25
Din denilen olgunun, gerçekten Tanrı tarafından gönderildiğine hala inanıyor musunuz diyeceğim ama BİLİYORUM Kİ İNANIYORSUNUZ!
ÇİN MAÇININ ARDINDAN....
Aha, Tokyo Olimpiyatları'nda voleybol salonunda "Tarkan - Kuzu Kuzu" vs. Türkçe şarkılar çalıyor! Sebebi, DJ'in Filenin Sultanları'nı çok sevmesiymiş!
Çin, Zhu'yu Tokyo Olimpiyatları için 2 yıl öncesinden Vakıfbank'tan çekti, başka Avrupa ülkelerinde oynamasını da engelledi ama hiçbir işe yaramadı ve Zhu şu anda kötü performansı yüzünden 2. setin başında maçtan alınıp yedekte bekletiliyor. Çin işte böyle acımasız bir ülke. Sporcularını böyle harcayabiliyor. Vay be, Zhu Thing, Kore'li Yeon Koung Kim'in tahtına aday gösteriliyordu bir de... Şu genç yaşında düştüğü hale bak. Sporcuyu Olimpiyatlara götürmek için, yüksek performans sergilediği Avrupa'dan alırsanız, paslanır elbet...
File'nin Sulatnaları'nı hayatım bıyunca Çin maçındaki kadar savaşçı görmemiştim. Sanki 3. dünya savaşındalar gibi. Eğer bu performansla oynarlarsa, Olimpiyat şampiyonu bile olabilirler..
Çin maçında Filenin Sultanları, hepsi de kusursuz ve mükemmel oynamışlar gerçekten...
Neslihan'dan sonra gerçekten Ebrar Karakurt gibi uluslararası düzeyde bir pasör çaprazı çıkarttık diyebiliriz artık...
26
Eşcinseller, eşcinselliğin kabul edilmesi için doğuştan gelen genetiksel ve doğal bir durum olduğunu kanıtlamak zorunda değil. İnsanların yapılarına uygun içlerinden geldiği gibi yaşama hakları; hiçbir gerçekliği olmayan din ile, sistemin çıkarına uygun oluşturulan ahlaçılıkla ve erkek cinsiyetçiliğiyle asla kıyaslanmaz.
Eşcinsel haklarının kazanılmasının tek yolu, eşcinsellerin ekonomik gücü olacaktır. Çünkü paranın açamadığı kapı yoktur!
Türkiye'de ölüm sayısı 2018 yılında 426 bin 449 iken 2019 yılında 435 bin 941 kişi olmuş. Ölüm hızı, 2018 yılında binde 5,2 iken 2019 yılında binde 5,3 olmuş. Peki 2020 ölüm oranları neden açıklanmıyor? Ölüm oranları önceki yıllarla aynı olup, Korona'ya dair uygulamaların proje iddialarını güçlendirmesinden korkulduğu için mi?
Bir çok insanın Koronavirüs'e yakalanmasına rağmen karantina ve Korona uygulamalarına maruz kalmamak için, tedavi görmeden iyileştiğini biliyor muydunuz? Çünkü insanlar geçim derdinde, işinin gücünün derdinde. Yani bağışıklık sistemi güçlü olanlar aşı yaptırmadan da ayakta kalabiliyor, aşı yaptırmalarına rağmen ölebiliyor da. Zaten aşı icat edilene kadar üzerinden 1.5 sene geçti. Bu zamana kadar Korona ne kadar kalmış olablir ki? Gerçekten Korona'nın durmasının sebebi aşı mı, yoksa sürecini mi doldurdu? Mevsimler geçer, virüsler de yapı değiştirir...
Türkiye'de hiç aşı yaptırmayan 22 milyon, ikinci aşısını yaptırmayan ise 5 milyon kişi varmış!
Bazı insanlar var kompleksli, dolayısıyla alıngan; karşısındaki hiçbir şey yapmadan, onun her hareketine kendi aleyhinde ve negatif anlamlar yükleyen, çıkarımsamalar yapan, sonra alınan ve darılan... Oysa bu tamamen o kişinin kendi psikolojik yapısıyla, hayata negatif bakış açısıyla alakalı olan bir şey. Çünkü bazı kişiler gerçekten negatiflikle besleniyor ve varoluyor. Kin, nefret, entrika, kavga, küsmek, dedikodu yapmak vesaire onları mutlu edebiliyor. O yüzden ben böyle insanlarla herhangi bir konuda ne yüzleşirim, ne de tartışırım. Gerçekleri söyler, molozlarıyla babaşa bırakır ve çeker giderim. Parazitlerle işim olmaz çünkü... Ve sonra şahit olurum ki, bu mikroplar kendi kendini yemiş bitirmiş, şeytan çarpmışa falan dönmüş..!
Ruh hastası insanları çekmek zorunda değiliz, gitsinler psikoloğa tedavi olsunlar...
Derdinizi anlatarak başkalarını yormayın; yazın bir yerlere rahatlamak için. Çünkü çözüm kişinin kendisindedir!
Aşı olmayanları ikna etmek için maç bileti hediye edeceklermiş. İkna olacak taraf zaten aşısını oldu! Olmayanlar karşı tarafta
Türkiye'de gözlemlediğim kadarıyla genelde çoğu geleneksel muhafazakar bir yapıya sahip. Solcusu da aynı, sağcısı da, laik geçineni de, hatta özgürlükçüsü bile. Bunlar, küçük nüanslarla ayrılıyorlar birbirinden. Mesela türbanlısıyla başı açık olan aynı kafadan olabiliyor, Atatürkçüsüyle mutaassıpı da, farklı kimlikten olup ayrımcılığa maruz kalanıyla o toplumun baskın kimlikten olanı da, vesaire... Çünkü o toplumun bir yapısı var herkesin içselleştirdiği; birleştikleri çok fazla şey var, anlaşamadıkları şey de kendilerini doğru düzgün ifade edemediklerinden. O yüzden ben Türkiye'de kendimi hiçbir kesime ait hissetmiyorum, hiçbir kesime de güvenmiyorum. Türkiye'de insanların % 90'ı eşcinselliğe karşı çıkıyorsa, % 90'ı dogmatikse, % 90'ı geleneksel yaşamı devam ettirmek istiyorsa, %90'ı daha hala cinselliğe ayıp ve namus gözüyle bakıyorsa, % 90'ı erkeğin üstünlüğüne inanıyorsa, % 90'ı aidiyet duygusuyla yaşıyorsa, % 90'ı gerçek anlamda demokratik değilse, vesaire, bu ülkede insanlar arasında çok da fark yok demektir.
Homofobik-eşcinsel düşmanı bir ülkede, LGBTİ-eşcinsel bireylerin spor başarılarıyla sevinmek de ne yaman çelişki! Eğer o kişi bu kadar başarılı olmasaydı, gene sevecek miydiniz? Keşke insanları şan, şöhret, para ve başarıları olmadan da sevebilseydiniz? Çok samimiyetsizsiniz! O yüzden sevmiyorum hiçbiriniz!
Türkiye'de hala eşcinsel kelimesi ağızlara alınamıyor. Renkli kişilik veya kibar kişilik falan deniyor eğer aşağlanmak istenmiyorsa. Oysa ayıp olan eşcinsellik değil, cahillik! Hayatın gerçeklerinden utanan kişiler tamamen cahil insanlardır-buna eşcinseller de dahil. Mesela ben kendimi eşcinsel olarak ifade ederken, mutluluktan içimde yıldızlar uçuşuyor. Çünkü kendimi çok seviyorum, özellikle eşcinsel oluşumu. Hakszlık, aptallık yaparsam falan utanıyoırum ben, kendimden değil; çünkü ne cahilim, ne de geri zekalıyım!
Bir eşcinsel öldürüldüğü zaman da nefret cinayetine kurban gittiğinden bahsedilmiyor; çünkü insanın ölüsüne bile yakıştıramıyorlar eşcinsel oluşunu; aslında yakıştıramadıkları kendileri; toplum, aile. Çünkü o kadar homofobikler ki eşcinsel yakınlarının veya toplumda eşcinselliğin olmasını istemiyorlar. O yüzden bir eşcinsel cinsel yöneliminden-eşcinselliğinden dolayı öldürülmüşse, adına SIR CİNAYETİ diyorlar...
Tabi eşcinsel yakınları, eşcinsel öldükten veya öldürüldükten sonra, mallarını utabmadan paylaşmasını çok iyi biliyorlar; tıpkı bir eşcinsel başarılı olduğu zaman, onun başarılarıyla sevindikleri gibi.
Dürüstlük öldürür veya kaybettirir derler ya, aslında hiç de öyle değil, tam aksine en garanti kazanç, en GÜVENLİ yaşamdır. Dürüstlük özgüven kazandırır, onurlu ve özgür bir yaşam kazandırır. Eğer ben açık bir eşcinsel olmasaydım eğer, bir kere kendim gibi yaşamaktan vazgeçmiş olacaktım; heteroseksüel gibi davranacaktım, heteroseksüel evlilik gibi sırtıma bir yük alacak, dolayısıyla mutsuz olacak, kendimi gerçekleştiremeyecektim veya ikiyüzlü bir yaşam sürecektim, gerçekler ortaya çıkacak diye hep bir baskı hissedecektim, hep koruyla yaşayacak, gerçekler ortaya çıkınca utandırılacaktım, aşağılanıp dışlanacak, olumsuz bir çok şeyle karşılaşacaktım. Oysa açık bir eşcinsel olarak homofobiye rağmen o kadar vicdanım rahat ve huzurluyum ki... Çünkü biliyorum ki yanlış olan ben değilim. Çünkü hayatın, doğanın gerçeklerini, kendi gerçekleirimi biliyorum, bunları seviyorum, dolayısıyla bunlarla-eşcinselliğimle barışığım, dolayısıyla arkasında durabiliyorum; çünkü kendime, doğama inanıyorum sadece, cahillerin yobazlıklarına değil. Kendim olabilmeyi başararak, kendimi-özümü kaybetmemeyi öğrendim; bundan daha büyük bir kazanç olabilir mi? Tabi bunun için insanın önce kendine dürüst olması gerekiyor. Belki dürüst olunca maddi kayıplarınız olabiliyor, etrafınızda kimse kalmayabiliyor vesaire ama zaten onlar sizinle örtüşmeyen şeyler; sizi, siz olarak kabul etmeyenlerin sizi sevmemesi, istememesi, terketmesi bir kayıp değil, bir kazançtır; çünkü özünü-doğasını kaybetmiş samimiyetsiz, anlayışsız, hoşgörüsüz, sizi anlamak istemeyen insanlarla ne işiniz olabilir ki? Yalakalık yaparak, başka bir kimlikte maddi kazanç ise, olmaz olsun; en güzeli, gerçek kimliğinizle onurlu bir şekilde kazanmaktır.
Devam edebilirim...
EDA ERDEM İSLAMIN DEĞİL, ATATÜRK' TÜRKİYE'SİNİN SULTANIDIR!
Bir zamanlar kadınların pantolon giymesine de karşı çıkan sarıklının birisi Eda Erdem için, "Sen Olimpiyat Oyunlarının değil, burnunu göstermekten utanan anaların sulatanısın" demiş. Tepki gösterenlere de mahkemede hesap soracağını söylemiş.
Eda Erdem sadece dünya voleybolunda mevkisinin en iyi sporcusu değil, dünyada bir çok sporcunun örnek de aldığı bir sporcudur. Ve Türkiye'nin aydınlık yüzüdür. "Türkiye'de böyle güçlü ve başarılı kadınlar da var mı?" dedirtmektedir. Uluslararası arenada şu anda Türkiye'yi temsil eden 1 numaralı isimdir. Bunu da spodraki başarılarıyla yapmaktadır. Eda Erdem sadece Türkiye'nin demokratik bir imajı değil; aynı zamanda bir çok kadına yol gösteren, onlara özgürlük ve eşitlik adına cesaret veren bir ışıktır. Eda Erdem İslamın değil; Atatürk'ün, laik Türkiye Cumhuriyeti'nin laik bir kadınıdır. Eda Erdem türbanı-peçeyi değil, kadın-erkek eşitliğini, kadın haklaırnı savunan, bunun için kız çocuklarına gelecek hazırlayan bir kadındır.
İslamifobi durduk yere oluşmamıştır, oluşmasının haklı gerekçeleri vardır. Eşcinselliğe karşı çıkan İslam'a benim sempati duyacağımı mı sanıyorsunuz?
Cumhuriyet kızlarına laf söyleyenler, yallah arabistan'a! Saatte 120 km. hızla, surtalarına suratlarına yapıştıracaksın topu!
Filenin Sultanları'na hakaret eden yobazlara Cumhurbaşkanı veya Voleybol Federasyonu niye çıkıp da iki kelam etmiyor?
"Kimse transseksüel olduğuna inanmıyor" başlığının açılımı, cinsiyet kimliği denilen şeyin, toplumun bize dayattığı şekilde olmasıdır. Yani trans kadın olacaksan, tıpatıp kadına benzemelisin, ayrıca güzel bir kadın olursan kadınlığından asla şüphe edilmez. Artık sen gerçek bir kadınsındır! Trans erkeklikte de durum farklı değil. Bir trans erkekle karşılaşıldığında, onun ne kadar çok erkeğe benzediğini veya trans erkek olduğunun hiç anlaşılmadığını söylemek, trans erkeleri onurlandıran bir şeymiş gibi. Hani cinsiyet kimliği şekilden ibaret değildi, hani birey kendisi için trans oluyordu? Tabiki de insanların kendilerini her ne amaçla olursa olsun istedikleri şekilde tanımlama ve ifade etme hakları vardır ama bir şeyi kalıplaştırmak da, kalıba uymayanlara karşı bir ötekileştirme ve ayrımcılık olmuyor mu? Yani trans kadınların kadınlıklarını erkek bedeninde, yani penisli veya kıllı olarak yaşama hakları olamaz mı? Pardon bu eşcinsellik mi oluyordu?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder