17
Parktaki bütün tuvaletlerin pisuvarlarının sökülerek erkek biyolojisinin işeme keyfinin elinden alınması, tutucu zihniyetlerin hegomanik ahlakçılğıının daniskasıdır... Yaşasın ayakta işeme özgürlüğü!
PARKTAKİ AYAKTA İŞEME ÖZGRÜLÜĞÜMÜ GERİ İSTİYORUM!
Birisi bana açıklasın İncilipınar Parkı'ndaki üç noktada yer alan tüm tuvaletlerin pisuvarlarının sökülme sebebini; eğer arkasında ahlakçılık yoksa namerdim! Bir ara tuvaletelri bile tamamen kapatmışlardı su yok diye. Oysa arkasında yatan sebep orada insanların seks yapmasıymış. İnsanlar ailesinden dolayı evinde seks yapamıyor, otellerde evlenme koşulu aranıyor; insanları tuvaletlere iten de bu ahlakçılık değil mi zaten? Herkes seks yapmak için kendini nikah memuruna onaylatmak zorunda değil! ASLA DEĞİL!
Telefonda karşı tarafa diyor ki, "İ... abi şeyde, orda bir bayan varmış da..!". Bayan sıfatı, kolayca seks yapılabilen kadına dönüştü sanki!
Kim demiş türküleirn aslı bozulmamalı diye. Öyle bir bozulur ki; kime ne? Bu türkü hiç bu kadar güzel yorumlanmmaıştı. Keşke bütün türkülerimizin aslı bozulsa. Selva Erdener gibi klasikçiler, cazcılar, modern müzikçiler müziğimizi evrenselleştirseler. Gına geldi artık tıngır mıngır bağlama sesiyle demode demode yorumlarla türkü dinlemekten. Türküleri geleneksel yorumla sevmiyorum, bu kadar net; SEVMİYORUM!
Birisi demiş ki, "Rüçhan Çamay'ı tanımıyorum!". Selva Erdener'i de tanımıyorsunuzdur! E siz kim tanıyorsunuzDUR?
Elimde olsa türkülerimizin caz gibi modern formatlarda yorumlanmasını şart koşardım...
Nükhet Duru'nun 1974'te yayınlanan ilk 45'liğinin de FolkCaz ve AlaturkaCaz formatında olduğunu biliyor muydunuz?
Türkiye'de en sevmediğim şeylerin başında, apartman dairelerinin iç düzeninin yenilenmesi için sürekli kırılıp yapılması ve kafadan beyinden etmesi. Kaldığım binada 15 senedir kalıyorum ve yılda en az 2-3 defa yaşanır bu olay. Şu anda da 2. kat yenileniyor 1 haftadır. O kırma matkaplarının tırrrrrrrrrrrrrr sesleri insanın psikolojisini darmaduman ediyor. Böyle olunca lanet ediyorum bu ülkede yaşadığıma; LANET OLSUN, LANEEEEEET! Sinirden gidip o matkapları, o işlemi yapanların dötünde tırlatmak istiyorum!
Evrenim eğer bir dilek tutma hakkım varsa, senden aşk-sevgi falan istemiyorum, ölmeden bana bir müstakil ev nasip eyle; yoksa huzura ermeden öleceğim! Ya da alıp başımı dağlara kaçacağım!
Her şeyin eksikliği dolduruluyor ama ANA eksikliği asla. Yani sürekli aklına geliyor insanın, rüyalarına giriyor ve o artık yok diyorsun. Belki saçma gelecek ama insan kendi ölümünü bile kabul ediyor ama ben hala ana eksikliğini kabul edemedim. Hayatta engelli olmak zordur tartışmasız ama anasız olmak gerçekten yarım insan olmaktan başka bir şey değil. Belki herkes benim gibi değildir, bilemeyeceğim. Çok ararsın beni demişti, çok haklıymış!
Hiç boş bir şey yapmamış ki kadın; her şeyinde bir mesaj vermiş; bizimkiler gibi hiç Erol Atar pozu kırıtmamış!
İyi ki de Madonna ile aynı süreçte yaşamışım. Çünkü benim için çok kutsal bir varlık, resmi Tanrıça!
Bu yüzyıldaki ruh ikizim tabiki de Rafaella Carra'dan başkası olamaz!
Hintlilerin kliplerindende bu kadar çok insan kullanılması, nüfusunun 1.5 milyar olmasıyla mı alakalı acaba? Tabiki de koreografiyi zenginleştirmek adınadır...
Ne acıdır ki popüler müziğimizde hem işitsel hem de görsel anlamda Sertab Erener'in üzerine çıkamamışız.
Sertab Erener "Everyway That I Can" ile şampiyon olduğu yılın ertesinde "Here I Am" ile tekrar Eurovision'a katılsaydı, tartışmasız gene birinci olurdu!
18
Terziler kızmasın ama ben hiç terziye kıyafet daralttırmaya, düzelttirmeye gitmem. Çünkü small beden de giyiyorum, middle, large, x large da. Küçük bedeni body niyetine, büyük bedenleri salaş niyetine giyiyorum. Beğendiğim pantolonun boyu bana göre olanı yok mu-mesela bıyu uzub nu; alıyorum makası, cart kesiyorum. Bu durum 52 senedir sorun olmuyorsa, bundan sonra hiç olmaz... Aşağıddaki tişört de, kendisine dar geldiği için arkadaşım bana vermişti. Üzerimde nasıl durduğunun gerçekten hiç önemi yok. Beni koruyor mu; yeter!
Herkes üzerine alınmasın ama bazılarının hayattan sadece yiyip için, sıçan bir organizma olmaktan öteye gidememeleri, vicdanlarını geliştirememeleri, akıllarını kullanamamaları ne acı bir şey. Varolış sebepleri faydacılık değil, görgüsüzlük üzerine kurulu. Mesela bir zamanlar ekmeğe çokokrem sürerek karnını doyurduğu günleri yadeden bir kişi, havalanında bir yumurtaya 13.5 lira, toplam kahvaltıya 200 lira ödeyebiliyor. İnsanların hayatları şunun üzerine kurulu; ev, araba, yemek ve kıyavet, bir de gezmek. Yaptıkları yardımlar göstermelik, amaçları havalarını atmak. Sıkıyorsa göstermeden yardım etsinler. Konuyu nereye bağlayacağım; sokağımızda kediler için 4 noktaya mama bırakıyorum. Bir tanesi teşekkür etti bugün. Bir tanesinin kedilerinden üst komşular rahatsız oluyormuş. Çünkü kediler arabalarının üzerine çıkıyormuş ve arabalarına pati izi bırakıyorlarmış. Oysa arabalarını bok götürüyor. Sanırım rahatsız olan kişi de, elinde bezle ara ara arabasını parlatan ruh hastası olsa gerek; hani bazıları vardır, arabasını siler siler, sonra bir de uzun uzun bakar; sanki bir şahesere bakıyormuş gibi. Kedilere mama verdiğim daha ilerideki noktada ise sürekli kedilerin su ve mama kaplarını atıyorlar. Ben de yerlere koyuyorum mamaları artık. En azından süpürüp atıncaya kadar kediler karınlarını doyurur diye düşünüyorum. Kaldığım binanın çevresine iki noktaya mama bırakmama ise kimse sesini çıkarmıyor değil, çıkaramıyor. Çünkü çok kavga ettim ve pes etmeyeceğimi biliyorlar. Sayın seyirciler araba dediğiniz bir metal parçası. Yani üzerine kedi çıkınca falan bir şey olmaz. Bence kedilerden rahatsız olacağınıza bir ruh doktoruna görünün. Gerçekten hastasınız ama hasta olduğunuz için hasta olduğunuzun farkında değilsiniz. Benim kediler telefonumu düşürüp kırdılar, plazma TV'imin ekranına işeyip bozdular, bilgisayarımı düşürüp kırdılar, vesaire. Kedilere kızmadım, kesinlikle kızmadım. Eşya dediğin ne ki? Yarın ölünce unutulup gidecek. Biraz aklınızı kullanın gerçekten. Oysa kedi dediğimiz şey bir canlı, yaşam zincirinin bir halkası, anlayabiliyor musunuz? Bitki örtüsü bile sizin arabanızdan daha değerli. Çünkü oksijen sağlıyorlar. Çimlerin üzerine basmaya utanmıyorsunuz ama kedilerin arabanın üstüne pati izi bırakmasından rahatsız oluyorsunuz. Umarım dediklerim o bazılarına ayna olabilir de kendilerini tedavi ettirirler...
Kampanyalara imza vermek benim için sorun değil ama hemen ertesi gün para talebinde de bulunmaları irrite ediyor insanı!
İzlerken gururdan kaç defa ağladım... Türkiye'ye nadir gelen sporculardan. Bırrakın Türkiye'yi dünyada 34 yaşında dünyanın zirvesinde olan kaç sporcu vardır ki..?
İzel'in AlaturkaJazz formundaki albümünü hala dinlemediyseniz çok yazık; müzik tarihimizin yenilikçilik adına en önemli çalışmalarından biridir.
Ben sıcakları çok severim; sıcaklardan hamur gibi olmak beni çok rahatlatıyor... Tabi güneşin altında değil; gölgede, klimasız!
Bazıları Atatürk'ü ilahlaştırmayın, tanrılaştırmayın diyor ya; ben ilahlaştırıyorum, tanrışalştırıyorum, ölesiye tapıyorum. Bu ne güzellik tanrım! Yok ki evrende başka böyle biri! Çünkü Atatürk'e bakınca sadece bir suret görmüyorm ki..! Yüzünde bile bir düşünce, bir fikir, bir deha var!
19
Selfie mutluluk ve hayatla barışık olmak demektir. Çünkü insan mutlu anlarında selfie'liyor. Ne kadar çok selfie, o kadar mutlusun
HİÇ SORDUNUZ MU SAĞLIKÇILAR NİYE AŞI OLMUYOR DİYE?
Adamlar ikinci aşılarından sonra da Korona'ya veya Delta varyantına, Lambda varyantına yakalanıyor, sonra sebebinin aşı yatırmayanlar olduğunu söylüyor. Sen aşı yaptırmadan önce salgına yakalanmadın mı; yakalandın ama ben yakalanmadığım halde sana nasıl bulaştırmış olabilirim ki? Sen aşı yatırdıktan sonra varyantlara yakalanmadın mı; yakalandın ama ben yakalanmadım. Bunu bulaştıran nasıl ben olabilirim? Kardeşim bağışıklık sisteminiz zayıf, doğal seleksiyona kurban girme ihtimaliniz yüksek; ben ne yapayım, bunun suçlusu niye ben olayım? Niye salgın bulaşmayan insanları suçlu ilan edip hedef gösteriyorsunuz ki?
Neymiş, aşı yaptırmayanları, iğne oklarıyla vurup zorla aşılamalıymışlar. Oldu, sağlıklı insnaları cüzzamlı gibi mağaralara kapatın isterseniz; oysa asıl karantinaya alınması gerekenler sizin gibi bağışıklık sistemi zayıf olup, hastalık bulaşanlar ve taşıyıcıları olmalı. Hastalık bulaşmayan bağışıklık sistemi güçlü olanlar olmasa, insan nesli tükenir. Hasta olmayan ve aşı yaptırmayan sağlıklı insanları niye hazmedemiyorsunuz ki?
Eğer toplum sağlığını düşünüyorsanuz, önce sağlık sistemini iyileştirin. Bak ben randevu aldığım halde sıra bana gelip muayene olamıyor, doktor mesai saatim doldu diye ilaca devam edip etmeyeceğimi bile zahmete girmeyip söylemiyor. Muayene olmamayı eleştirince mahkemeye veriliyorum. 8 branşa giderek kendi zorlamalarımla problemimin ne olduğun ancak öğrenip tedavi olabliyorum. Yoksa sende bir şey yok diye başında savan sağlık sistemi, aşıyı gerçekten toplumun sağlığını düşündüğü için istemiş olabilir mi?
Şu anda GGT'm düşük, kan seviyen sınırda; doktora muayene olamadığım için internetten kendi çabalarımla tahmin yürütmeye çalışıyorum. Glutemine dayalı çölyak kaynaklı sindirimsizlik; (GGT düşüklüğü)karaciğer yağlanması-karaciğerdeki kan dolaşım bozukluğu, kansızlık, halsizlik ve tiroid yüksekliğine sebep olabilirmiş. Ve benzeşiyor benim rahatsızlıklarımla. Ülkemizde sağlık sistemi salla başını al maaşını, gerçek doktorluk ise insanın kendisi gibi bir şey.
Eğer dünyada hür iradesiyle hareket edenler olmasaydı, insanlığın halini hiç düşünemiyorum bile. O yüzden sisteme boyun eğmeyenler değil de, eğenler bir sorgulasın kendilerini önce. Hiç sordunuz mu, sağlıkçılar niye aşı olmuyor diye? Çünkü testlerin güvenilirliği bile şüpheliymiş.
20
Hayvanlar öldürülürken insanlar arası kardeşlikten bahsedemeyiz. Hayvanlara saygı duymayan, birbirine hiç saygı duymaz.
Onlar bir canlı. Sevmek yerine onları yemek ne ilkelce. Yıllarca bu koşullanmışlığa ben de kurban gittim. Yeter artık! Hayvan yemeyi reddediyorum
Gerçek anlamda sevgi ve vicdanlı olmak sanırım ne eğitimle kazanılıyor, ne de parayla satın alınıyor. Kişilikte yok ise, nafile!
Canlıların yaşama hakkına saygı duymayan herkesi gönlümden sildiğim bilinsin! Duyarsız davranmaya devam edin emi!!!
Hayvan katliamına dur demek, sadece hayvanları korumak değil ki; insan türünü vicdana çağırmak da!
Baklagillerden de protein alabilirsiniz. İlla ki kan akıtmanız gerekmez ki!
Et değil; domates, hıyar ve zeytin, çay ile kahvaltı yapacağım için kendimle gurur duyuyorum! Ne güzel şey gerçek vicdan!
Kolunuzu ısırıp yiyebilir misiniz? Hayvanların da canı var!
En çok gıcık olduğum laf, "tanrı böyle emretmiş". Emretmemiş; sen, sana verilen aklı kullanamıyorsun!
Şimdi ben hayvan kesilmesine karşı çıkarak Tanrı'ya karşı mı gelmiş oluyorum? Pardon da bireysel bir Tanrı yok ki zaten; herkes kafasına göre tanrı kavramı oluşturmuş! Kimisi Pazar günü ayin yapıyor, kimisi kurban kesiyor, eskiden de insanlar birbirini kurban ediyormuş Tanrı'ya! Gök gürleyince Tanrı kızdı falan denniyormuş. Artık meteoroloji var, depremin fay kırılması olduğunu biliyoruz, internet çağındayız! Niye Milattan Önce gibi yaşayalım ki?
"İyi bayramlar"ı nezaketen söylüyorum, biliniz!
Mahallemizde sabahtan beri meleyen koyunun sesi gelmiyor artık! Sanırım boğazından kestiler! Evet kötü bir şey yapıyorsunuz!!!
Benim bayramlara karşıtlığım olamaz elbet. Barışın, sevişin; NE GÜZEL İŞTE!
Burnuma yanık kokuları gelmeye başladı!
Hayvanlar, insanlar için gelmiyor dünyaya; doğanın bir parçası olarak kendileri için, yaşamak için geliyorlar!
Doğanın-çevrenin, insanların umrunda olmamasını aklım mantığım almıyor. Hayat, insanlar için yaratılmış değil ve gökyüzndeki bir güç tarafından falan yönetilmiyor. Biz ne kadar korursak, gezegenimiz de o kadar uzun ömürlü olacak..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder