23 Aralık 2020 Çarşamba

22 Aralık 2020 facebook notlarım

 Yaa düşünsenize; Atatürk'e, Aziz Nesin'e, matematiğe, bilgiye, kültüre, sanata, demokrasiye, vesiareye düşman bir kitle var!

Resmi olarak kışa girdikten sonra 2 gündür hava soğuk ki üşüyorum ama tatlı tatlı..!

Charlie'nin Melekleri diyice benim aklıma Jaclyn Smith, Farrah Fawcett ve Kate Jackson, bir de Ceryl Ladd gelir. Mesela sonraki sezonlarda dahil olan Shelley Hack'i hiç tanımıyordum(en sağdaki)...

Sosyal medya denilen şey çıktığından beri, tartışmasız 1 numarası Bahar Candan. Onu takip etmeyi çok keyifli buluyorum...

Sırf raiting uğruna TV 8'de her gün yalan söylüyorlar. Yalanlarının anlaşılmaması için de neredeyse her programda vurgu yapıyorlar. Neymiş, Bahar Candan 20 kilo alarak 42 beden üstü moda yarışmasına dahil olmuş. Yalan. Bahar'ın neresi 42 beden? 30 beden kızı 42 diye yutturmaya çalışıyorlar. Tabi benim için iyi oldu. Özlemiştim Bahar'ı. Jüri ve diğer kezban yarışmacılarla dalga geçmesinden çok keyif alıyorum.

Yapılan bir araştırmaya göre, beynimizdeki dopamin maddesi, beğenmediğimiz bir şeyi de istememizi tetikliyormuş!

ŞEKERİME KARIŞTIRTMAM!

Eğer şeker olmasaydı, ben asla ve asla kahve veya çay içmezdim. Acı içecekler keyif almmaktan öte midemi bozar. Mesela alkollü içecekleri de keyif alamadığım ve midemi bozduğu için içemiyorum. Hatta avakado gibi berbat meyveleri falan asla yiyemiyorum. Ekşi nar veya portakalı da asla yiyemem. Kediler sevmediği şeyleri nasıl yemiyorsa, ben de yiyemem. Mesela sigara... Aptal mıyım ayol ben? Sakın tatlı bağımlısı olduğum falan zannedilmesin. Sadece ihtiyacım kadar şekerli yiyecek yiyiorum. Şekere zehir diyenler, günde 2-3 saat maç yapın da göreyim ben sizi. İnsanın şekeri düşüyor ve deli gibi tatlı bir şeyler canı istiyor. Yoksa bayılacak gibi oluyor insan. Öleceksem de şekerden öleyim ki öyle bir şey yok. Şeker temel bir besin maddesidir. Yiyeceklerin kana karışırken şekere dönüşmesi başka, direkt şeker başka.

Yanlış biliyorsam düzeltin. Bundan 20 yıl önce, yani AKP iktidar olmadna önce 5 litrelik ayçiçek yağları günümüz parasına uyarlarsak 4-5 lira civarındaydı. Salça da aynı şekilde. Bir kilo beyaz peynir daha düne kadar 3-5 lira asındaydı.Ve enflasyon o dönemler resmi rakamlara göre yanılmıyorsam % 80-90'larda veya daha fazlaydı. Amaaaaa... günümüzde enflasyon hiç artmıyor, sanırım % de 14 ama maşallah etkisi % 100 gibi. Yani ayçiçek yağı 20 yılda 100 katına çıkmış. O dönem asgari ücretle 5-6 yüz kilo yağ alabilirken, şimdi 20-30 kilo alabiliyoruz sanırım. Bu nasıl bir gelişmedir? Hani Türkiye gelişti diyorlar ya..! Yağ sanırım bozulmuyor. Keşke çokca yağ stok etseymişim!

Pazarda, markette bazen satıcılar gramın hesabını yaparlar. 2 defadır yola tezgah kurmuş meyveciden mandalina alıyorum... 3 veya 4 kilosu 10 lira. Normalde kilosu her yerrde 5 lira. Ama bu adam, torbaları 3'er veya 4'er kiloluk yapmı. Ben 3 kilosu 10 lira olandan aldım, 2 kilo da üzerine ücretsiz ilave ediverdi. Dünyada iyi insanlar da var dedim. Çünküüüü... Mesela defolu meyve sebzeleri ayırıp onları da biraz indirerek satıyorlar ama çok az indirerek. Oysa almasak çöpe gidecek. Ama her şeyi paraya dönüştürmeye çalışan bir zihniyet var işte.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder