20 Haziran 2020 Cumartesi

20-21-22 Haziran facebook notlarım

20

Nükhet Duru seks işçileri için yapılan şarkısı "Kaldırımlar"ı İnstagram hikayesinde paylaştıktan sonra LGBTİ'lere olan desteğini bir kez daha cesurca göstermiştir... Teşekkürler Nükhet Duru

Batı'nın Kazaky'si varsa, bizim de Murat Övüç'ümüz var..! Dalga, dalga... Madonna'ya söylesek, Kazaky gibi, Murat Övüç'e de yer verir mi acaba bir şarksında? Söylediklerimi Murat Övüç duyarsa, tıpkı Kim Kardashian'a yaptığı gibi Madonna'nın ağzına sıçar valla!

Eğer eşcinselliğe karşı iseniz, elinizdeki akıllı cep telefonlarını çöpe atın. Çünkü bilgisayarın babası eşcinsel Alan Turing!

Paylaşımlarımı şikayet edip de 2 ay paylaşım engeli yememe sebep olan hangi geri zekalıysa, erişim engelim kalktı, haberin olsun. Bu arada ben paylaşımlarıma devam ettim zaten bir yolunu bulup ve en önemlisi İnstagram'da bir "gay haber" sayfası açtım bu vesileyle ve resmen rehber niteliğinde bir kataloğa dönüştü. Olumsuzlukları altedebildiğim gibi, olumsuzluklardan yeni fırsatlar yaratmasını da bilirim evelallah! N'oldu, dötün tavana değdi mi artık yaptığınla? Neye dayanarak böyle konuşuyorum; paylaşımlarıma dikkat et diye tehditler aldığım için. Neymiş din hakkında konuşmamalıymışım, neymiş herkesi eşcinsellikle ilişkilendirmemeliymişim vesaire... Ben aynen devam ediyorum...

Murat Övüç'e müzik dünyasında prim verirler mi; sanmıyorum. Çünkü Yılmaz Morgül, Fatih Ürek, Aydın vesaire, kendi çaplarında birer sanatçılar... En azında cıvımıyorlar ve saygınlıkları var. Çünkü görgüleri var, eğitimleri var, donanımları var, kapasiteleri var vesaire...

Cinsel gözle bakmadan kadında oryantale bayılıyorum. Kadın zaten bedensel yapısıyla mucizevi bir güzellik. Bu bir de dansla birleşince, ben izlerken kendimden geçiyorum...

21

Bizim evde kediler sevgiyle, öpücükle doğup büyüdükleri için, dış dünyanın vahşiliğini bilmiyorlar. Dünya tersine dönmüş resmen; hayvanlar insancıllaşıp, insan yaşamı vahşileşmiş..! Yani hayvanlar değil, insanlar zararlı! Hani doğaya vahşi hayat diyorlar ya; doğanın hangi tarafının vahşi olduğu ortada!

Bizim geylerimiz de gerçekten çok tutarsız. Nükhet Duru, Onur Ayı döneminde önce "eşcinsel hakları insan hakları" diye bir açıklama yaptı, ardından Gay Onur Ayı etkinlikleri kapsamında eşcinseller için konser verdi, sonra LGBTİ bireylere uygulanan şiddet ve ötekileştirmenin hala devam etmesini kınadı ama bizim ibneler gidip eşcinsel haklarıyla ilgili hiçbir şey yapamayan fasofiso şarkıcıları gay ikon falan ilan ediyor. Aslında bizim geyler kendi dönüşümlerini sağlayıp kendi kendilerine bir şey yapmadıkları sürece, onlara bir şey yapmak zaman kaybı... Bilinçsiz ibnelik gerçekten çok zor!

Bu yıl gündemi hiç takip etmiyorum. Sebebi gündemin suni olması ve tek elden yönetilince, sosyalleşmenin de, neler olup bittiğini takip etmenin de bir anlamı kalmadı benim için. Korona ne alemde, dolar ne almde bilmiyorum. Spor ve ihtiyaçlarım için çıkıyorum dışarıya. Hiç bir şeyden haberdar olmak da istemiyorum. Uyuşamıyorum ben bu kültürle. Yıl sonuna doğru emekli olunca, daha da soyutlayacağım kendimi. Çünkü eğtim ve bilime önem vermeyen bir kültürün kargşasıyla moralimi bozmak istemiyorum hayatımın geri kalan kısmında. 50 senede ne değişmiş de bundan sonra değişsin; daha da kötüye gidiyor bu ülke. Bu yaştan sonra neyin umudu, neyin beklentisi olacak zaten sağlıktan başka. Herkes de ne hali varsa görsün.

Maskesiz sokağa çıkmanın cezası 900 (dokuzyüz) liraymış... Bu bir yaptırım mı, yoksa ne? Hurafelere değil de bilime inansaydık ve önem verseydik, daha bilinçli bireylerden oluşur, maskeyi boşverin, önce kırmızı ışıkta durmayı öğrenir, marifetmiş gibi kasırıp yerlere tükürmezdik. Bakınız, kurallara uymak öyle yumurta kapıya dayanınca uygulatılamaz. Bunun için taaa Rönesans-Aydınlanma Çağı'na uzanan bir temel gerekir tıpkı Avrupa'daki gibi... Biz daha toplumsal cinsiyet eşitliğine karşı bir milletiz be; sırf o yüzden, yani toplumsal cinisyet eşitlliği "İstanbul Sözleşmesi"ine toplumu ibne yapacak diye cahil cahil karşı çıkarak tantana kopartıyoruz. Çözüm dayatma değil; neden kurallara uymadığımızın sebebi cahilliğimizin üzerine eğitimle gitmektir. Önce toplumu dogmatikleştireceksin, sonra kurallara uymuyorlar diye ceza keseceksin... Daha camide melekler bizi yıkar toplu ibadet yapmak için çığırtkanlık yapanlar var. İbadetinizi evinizde yapsanız ne kaybedersiniz ki? Daha sağlıklı olmaz mı? Virüs olayı, eğitime önem vermemiz için çok güzel bir fırsat; bu süreçte ben eğitimli toplum olmak için ne kampanyalar başlatırdım eğer Hükümet olsaydım...

Bazen kendimi LGBTİ sözlüğü veya ansiklopedisi gibi hissediyorum... Bu beni çok mutlu ediyor...

22

Yeni Akit Gazetesi Yazı İşleri Müdürü: "Baroları kaldırmalısınız, ibnelere verilen destek azalır" demiş...
Evet beyin kapasitesi dar olan ve sadece hurafelerle bir varoluş sergileyen insanlara cevap vererek, onlarla tartışarak seviyemizi düşürmüş oluruz ama bu beyni örümcek bağlamış insanların aptal saptal sözleri karşısında kendimi tutamıyorum. Tabi asıl suçlu bunlara prim veren devlet. Devlet dediğin günah sevap üzerinden işletmez yasalarını, evrensel insan hakları üzerinden işletir. Ve bu yobazların, uluslararası yasalara göre suç sayılan nefret söylemlerini cezalandırmaı gerekir. Herkesin günahı sevabı kendisini bağlar. Eğer günah sevap yerine bilimle ilgilenilseydi, şimdiye kadar biz de uzaya çıkardık. Bozuk plak gibi geveleyip duruyorlar eşcinselliğin günah olduğunu. Günahsa günah; günah da benim, döt de benim; çeneninizi niye yorup duruyorsunuz; sebebi belli; KAPASİTE DAR! İnsan kendine bir meşgale bulur aynı şeyleri söyleyip saçmalayıp duracağına. Siz saçmalayınca, eşcinseller sevişmeyecek mi; daha arzulu günaha girceğiz çatır çatır! Gerçekten bu bilimle alakası olmayan dogmatik saçmalıklar öfkemi çok kabartıyor. Bana şöyle gibi geliyor bu durum. Bu kapasitesiz yobazlar geçmişten günümüze varlar ve varolmaya devam edcekler; sistemler de bunları çıkarlarına uygun düştüğü için robot gibi kullanıyor. Yani bu yobaz dogmatikler içinde bulunduığumuz sistematiğin homofobi araçları.

Yemin ederim ki, sürekli eşcinselliği kötüleyenler % 100 eşcinseldir. Issıs bir adaya düşelim, erkek erkeğe sevişmeslerse namerdim.

Eşcinsel karşıtları, dötlerinin kaşıntısı çenelerine vuran gizli obnelerdir!

Dine çok sığınanlar neden sürekli nefret dilini kullanıyorlar; din üzerinde eşcinselliği kötülemek hoşgörü müdür sizce?

HETEROSEKSÜELLİK SELEKSİYONA UĞRAYACAK, ECİNSELLİK SONSUZA KADAR YAŞAYACAK!
Eşcinsel karşıtları nefretleriyle-homofobileriyle istedikleri kadar dötlerini yırtsınlar. Bu dünya eşcinsellere kalacak. Çünkü gerçekler ve akıl ile mücadele edilmez. Eşcinsellik doğanın bir gerçeği, akıl ise asla alt edilemeyecek haklı bir güç. Zaten homofobiklerin-eşcinsel karşıtlarının dötlerinin tutuşması bu yüzden. Yani eşcisnelliğin bir gerçek, eşcinsel karşıtlığının ise aslı astarı olmayan hurafeler üzerinden sistemin çıkarına uydurulmuş bir nefret karşıtlığı. Homofobikler-eşcinsel karşıtları, doğa siz yobazları seleksiyona uğratacak, doğanın ve aklın bir ürünü eşcinsellik ise sonsuza kadar yaşayacak. Kudurun!

Homofobiklerin kudurma-eşcinsellerden nefret etme sebepleri, eşcinsellerin hayattan keyif almaları ve çok mutlu olmaları olmasın!

Homofobiye rağmen eşcinseller heteroseksüellerden daha mutlular. Sanki evlilik ve aile heterolar için zorunlu bir görev gibi!

GAYRİ RESMİ DE OLSA BİZ EŞCİSNELLER MUTLU AİLELERİZ!
Biz eşcinseller, heteroseksistler izin vermese de, gayri resmi olarak da olsa, heteroseksüellerden daha mutlu aileleriz. Çünkü görev icabı değil, içten gelerek seviyoruz birbirimizi! Çünkü birbirimize hiçbir zorunluluğumuz yok. Çünkü birbirimizi esir eden hiçbir resmi sözleşmemiz yok. Sevgi ve aşk bağlıyor bizi birbirimize. Hani heteroseksüeller eşcinselliği sadece döte indirgiyorlar ya, asıl heteroseksüeller seks için evleniyorlar. Biz zaten cinselliği dibine kadar, kusuncaya kadar yaşama özgürlüğüne sahibiz; bizi birbirimize bağlayan gerçek aşk ve sevgi... Aşk ve sevgi konusunda hiçbir zaman eşcisneller kadar mutlu olamayacaksınız! Çünkü çevremdeki bütün evlilikler gün sayan askerler gibi. Alıştırmışlar artık kendilerini aşksızlığa ve sevgisizliğe. Tatsız tuzsuz; ne aşk kalmış, ne sevgi.
Sözüm meclisten dışarı!

DÜN SEVDİĞİM ADAMLA KARŞILAŞTIM AMA BAŞIMI ÇEVİRDİM! DEMEK Kİ HALA ÇOK SEVİYORUM. LANET OLSUN Kİ SEVİYORUM! AMA AŞKIMI DA, AŞKSIZLIĞIMI DA DERİNLERE GÖMDÜM!
Dün sevdiğim adamla AVM'de karşılaştım. Görmezlikten geldim. Büyük ihtimal o da beni gördü. Çünkü karşı karşıya geldik ve o da görmezlikten geldi. Çünkü aşkımı kalbime gömdüğümü kaç defa anlattım ve o da bunu- kendisine aşık olduğumu ama kendisinin beni çok yorduğunu biliyor. Zaten en başta o beni, benim onu sevdiğim aşkla sevmiyor ki; belki gizli eşcinselliğini tatmin ediyor, belki küçük bir rengim onun için. Evet özlüyorum onu, uzun bir aradan sonra ilk defa sevdiğim bir adam çıkmıştı karşıma. Demek ki ben aşkta bile kendimden, prensiplerimden ödün veremiyorum. En önemlisi de umut yok ki bu aşkta; biraz gerçekçi olmak lazım. Belki diğer aşklarım gibi, çoklu ilişkilerime bunu da dahil edebilirdim ama onu farklı sevdiğim için farklı konumlandırdım sanırım ve beklentilerim de bu doğrultuda, yani farklı, yani dugusal oldu. Belki de daha önceki aşk acılarımı düşününce, bu yaşta duygusal bir yıpranmaya mahal vermemek için kestirip attım. Anlayacağınız aşkımı da, aşksızlığımı da derinlere gömdüm! Ben gittiğini sanıyordum. Artık bir hatıraydı benim için. Gitmemiş! Sevinmeli miyim, üzülmeli miyim? Oysa gitse de, kalsa da bana bir faydası yok ki bunun! Ne bileyim işte...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder