9 Mayıs 2019 Perşembe

Kafalar güzel olursa, her şey güzel olur!

Dün sorunumuzun yönetenden çok, o yöneticileri seçen kitle olduğuna dair bir cümle paylaşmıştım. Bugün Zülfü Livaneli'nin düşüncelerimle örtüşen çok güzel bir yazısıyla karşılaştım. Alın bu yazıyı, çerçeveletin ve duvarınıza asın. İşte Türkiye gerçeği budur.


Zülfü Livaneli diyor ki;

“Sorun, onun gitmesiyle bitmeyecektir.

Sorun onu iktidara getiren, üst üste dokuz seçim kazandıran, bir sürü yolsuzluk ve yönetim skandallarına rağmen körü körüne peşinden giden halktır.

Daha doğrusu halkın bir bölümüdür. Bu halk yığının Anadolu müslümanlığıyla, gelenekle, ahlakla, haram helal kavramıyla, merhametle, şefkatle hiçbir ilgisi yoktur.

Köyden kente göçle başlayan, ne köylü ne kentli olabilen, bütün değer ölçülerinden kopmuş, vahşi birer yaratık haline gelmiş, talandan yalandan pay kapmaya çalışan ve literatürde lumpen proletarya olarak tanımlanmış olan kitledir bu.

AKP’ye oy vermiş olanların tümünü böyle yaftalamak doğru değil elbette. İçlerinde düzgün ve samimiyetle oy veren seçmenler de olabilir. Ama o kitlenin genel karakteristiği budur. Bu kesim kendini önce arabesk müzikle gösterdi.
Güzelim türküleri, geleneksel şarkıları, Anadolu’nun büyük şiir geleneğini terk eden insanlar, bir anda mide bulandırıcı seslere, insanın kulağını tornavida gibi delen elektro bağlamalara, içinde hiçbir hakiki lirizm ve hüzün barındırmayan ‘’Ben de isterem!’’ saldırganlığına kaptırdı kendini.

Şehirler kaçak mahallelerle, üzerinde demir filizleri bırakılmış sıvasız çirkin yapılarla, lağım kokan mahallelerle doldu.
Suç oranı ve özellikle kadına karşı şiddet akıl almayacak ölçülerde arttı. Bunun adına ‘’muhafazakarlık’’ denilebilir mi? Elbette denilemez.

Aşağı yukarı sayıları kırk milyon dolayında tahmin edilen bu kitle Itri, Mimar Sinan estetiğine de sahip değildir; Anadolu’da yüzyıllarca aydınlık bir nehir gibi akmış olan Karacaoğlan, Pir Sultan, Dadaloğlu temizliğine de.
Dolayısıyla bu kesim muhafazakar değil, Türkiye’ye çarpık ve ahlak ölçülerinden yoksun bir ‘’modernleşme’’ sunan yeni bir oluşumdur. Lafı uzatmadan söyleyeyim.

Bu kesimin hayatta en çok nefret ettiği model uygarlaşma, kültür, temizlik ve zarafet simgesi Mustafa Kemal Atatürk, kanıyla canıyla savunduğu lideri ise şimdiki cumhurbaşkanıdır. Kimse kendini aldatmasın.

Sayıları çok kalabalık olan bu kesim, ne olursa olsun, hangi skandal patlarsa patlasın sonuna kadar liderini destekleyecek ve Cumhuriyet’e karşı çıkacaktır.

Erdoğan siyasi ömrünü tamamlasa da ona benzeyen başka bir lider bulmakta gecikmeyecektir. Çünkü Türkiye’nin çürüyen kesimi , bu bozulmayı önce müzikle, sonra hayatımızın her alanına egemen olan lumpenleşme ve arabeskleşmeyle ifade etmeye devam ediyor.

Gafil aydınlardan (!) destek alan lümpen kültür, örgütlü cehaletle beslenerek kılcal damarlarımıza kadar yayılıyor. Bu manzaraya, lumpenlerin ele geçirdiği muazzam para ve iktidar gücünü de eklerseniz geleceğin hiçbirimiz için kolay olmadığı çok açık. Erdoğan bu kitlenin lideridir ve onun yokluğunda yeni bir lider bulacaklarına hiçbir kuşku yok. Mustafa Kemal aydınlığını savunan kitleler birleşene ve kendi aralarındaki çelişkileri gidererek, evrensel değerleri savunan bir Türkiye kültürü yaratana kadar acılar devam edecek.


Zülfü Livaneli


Dünden Facebook paylaşımlarımdan; ardıardan... Züşfü Livaneli'nin yazısı ile bugün karşılaştım ve... 

AKP'nin onaylayacağı bir #EYT yasasını reddediyorum. AKP'den gelecek hayır, düşmanımdan gelsin daha iyi. Yaşasın demokrasi!

Bazı insanlara aptal, geri zekalı olduklarını bile anlatamazsınız biliyor musunuz; çünkü aptal ve geri zekalılardır!

Aynı sandıktan AKP'nin kazandığı belediyelerde seçim yenilenmiyor, CHP'nin kazandığı büyük şehirde yenileniyor; ben aptal mıyım?

Bizim demokrasi adına sorunumuz kimler tarafından yönetildiğimizden çok, o yöneticileri kimlerin seçtiğidir!

Toplumlar demokratikleşmedikçe, yöneticiler de demokratikleşmez! Çünkü yöneticiler toplum, toplum da yöneticidir!

Geçmişten günümüze siyaset tarihimize bakarsanız, biz hep muhafazakar partilerin boyunduruğu altında yaşamışız. Çünkü toplum öyle!

Sadece bilime inanıp eğitime yatırım yapmadığımız sürece, Türkiye asla ve asla demokratik bir toplum olamaz!

Sayfamdaki yobaz AKP'lileri tek tek engelliyorum!

İrlanda AB'ye girmeden önce fakir bir ülkeydi. AB'nin verdiği fonları tamamen eğitime kullanarak, gelişmiş bir ülke oldu!

Sen Tanrı'ya inan, vecibelerini yerine getir ama bunlarla benim hayatıma müdahale edemezsin. Dünya uzayda bir gezegen!

Sorun olan seçimi kazanmak değil, seçim gene kazanılır ama kazanınca da bir şey değişmiyor ki demokrasi olmadığı sürece!

Bilgi toplumu olup demokratikleşmediğimiz sürece Türkiye'de adalet, hak
ve eşitlik, özgürlük diye bir şey bekleyemeyiz!

Ben laik kesim dışındaki topluma bakınca baskıcı ve demokrasi yoksunu iktidardan farklı bir şey göremiyorum ki...

Eğer toplumun geneli bilgi toplumu olsaydı,muhafazakarlar ne iktidar olabilirdi,olsa bile geldikleri gibi giderdi;sorun toplumda!

İmamoğlu tekrar kazanacak büyük ihtimal ama demokrasinin önündeki engel olan muhafazakarlık devam ettiği sürece değişen ne olacak?

Muhafazakarlık ile geleneksel değerler arasında fark vardır. Japonlar da geleneklerine bağlı ama tutucu-yobaz-dar değiller!

Sadece bağlama ile yorumlanan tek sesli folk müziğini sevmiyorum.

Kızı Zeynep,"Bana saldıranlar beni ateistlerden koruyacaklarmış"diyen Ali İhsan Eliaçık için,"Babamı babamı benden koruyacaklarmış

Ben hayatımda hayvanı, bilimi, bilgiyi sevmeyen ve de vicdansız olan bir ateist görmedim. Hepsi aklı başında ve mantıklı insanlar!

Hayatımda karşılaştığım okumuşlar dahil bütün yobazlar, hep inancı kuvvetli insanlardı! Bilim-akıl-mantık ile din arasında ters orantı vardır!

Beni seçilmiş bir başkanın yerine atayacaklar, o koltuğa oturacağıma intihar ederim daha iyi!

Sanatçısı,sporcusu,hukukçusu, turizmcisi,ateisti,dindarı, eşcinseli,herkes İmamoğlu'nu destekliyor; AKP'nin bir kedisi bile yok!

AKP'yi desteklemek hangi akla hizmet; onca haksızlıktan, adaletsizlikten sonra! Bak bu lafımı çok sevdim!

CHP'den, İstanbul'daki tüm seçimler iptal edilsin başvurusu; işte şimdi moku yediler! Evdeki bulgurdan da olacaklar!

AKP'den ve AKP'lilerden, AKP zihniyetinden kurtulduğumuz gün #herşeyçokgüzel olacak!

6 Mayıs, Türkiye'de demokrasinin resmen linç edildiği gündür! Çünkü sandık kurulunu İmamoğlu değil, YSK belirliyor; çok diktatörce

Hala parayla-pulla, mevkiyle satın alınabilecek robot gibi ağzı olup dili olmayan insanların olması size de aptalca gelmiyor mu?

Kendi hür iradesiyle hareket edemeyen insanlar, insani gelişimini tamamlayamamışlardır.

Mesela bana hiçbir tehdit işlemez ve bildiğimden asla şaşmam; herkes böyle olsaydı, demokrasi olurdu zaten!

İstanbul seçimlerinin yenilenmesi, bir demokrasi sağlaması olacaktır! Belki birilerine akıl tokmağı olur bu!

Referandumda tek elden yönetime evet diyenlere, bütün demokrasinin lağvedileceğini söylemiştik zamanında; beter olun!

Özgürlüğün en küçük parçasına en küçük hareketin bile onu zamanla bitireceğini düşünemiyor musunuz akıllılarım?

Sadece yobazlara değil, laiklere de kızıyorum sorumsuzluklarından, safdilliklerinden dolayı; antidemokrasi hafife alınır mı hiç?

Daha durun; doğruyu söylediğiniz, dürüst olduğunuz için bile ömür boyu hapis yatacağınız günler gelecek!

Türkiye'de, söylenilenin tam tersi olan ifade şekli İRONİ pek bilinmiyor ve anlaşılmıyor; cümlelerimde bazen ironi yapıyorum!

YSK, Kılıçsaroğlu'nu kınamış; kendi görevlendirdiği sandık görevlilerini kamu görevlisi değil diye seçim iptal edene bakın hele!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder