27 Mart 2017 Pazartesi

Eşcinseller özlerini muhafaza etmeliler


Hasta olduğum için hızlı bir haftalık buluşma değerlendirmesi yapacağım. Öncelikle hafta sonunu iple çektiğimiz bir buluşma gerçekleştiriyoruz. Heteroseksüel arkadaşımız diyor ki, "Ben yılarca Denizli'den, Türkiye'den kaçtım. Çünkü sıcak, samimi bir ortam bulamıyordum yaşamak için. O yüzden Avrupalarda ve büyük şehirlerde geçti hayatım. Ama Denizli'deki bu sıcak LGBTİ ortamı beni tekrar memleketime bağladı..." Benzer şekilde trans bir arkadaşımızda turizm merkezlerinde yaşadı, hatta bir daha Denizli'ye dönmemek için Amerika'ya bile gitti ama şimdi Denizli ve haftalık buluşmalarımız onun da vazgeçilmezi. Biz aslında her hafta bir araya gelerek heteroseksizm ve heteroseksistleşen LGBTİ dünyası dışında varolunabileceği teyid ediyoruz. Heteroseksistleşen bir LGBTİ dünyası tabiri, heteroseksizmi içselleştiren LGBTİ tanımlıların elbette hoşuna gitmeyecektir. Ama aynada gördükleri kendi silüetlerinin bile orjinal olduğuna o kadar koşullanmışlar ki... Eşit ve özgür bir hayat için, heteroseksizmi karşısına alan cinisyetsizlik savunusu karşısında ısrarla kadınlığı ve erkekliği savunan LGBTİ'lere neyi, ne kadar anlatabilirsin ki? Kimliğini bulamamış bir özne kendisine olan karşıtlığa karşı kendini hangi argümanlarla savunabilir; ancak aslını yitirerek ve heteroseksizme benzemeye çalışarak, ben de sizdenim kandırmacasıyla kendisini ötekileştiren heteroseksist dünyaya ait olmaya çalışabilir ancak... buyrun size eşcinsel hakları; hangi tarafından yakarsanız artık!

Gerçekten biz öncelikle kendimizi bilme ve bulma ritüelleri düzenlemeliyiz ki gerçeklerimizi görebilelim, gerçeklerimizle yüzleşebilelim. Heteroseksistçe yaşayarak, LGBTİ'ler vardır, heryerdedir demek bana tuhaf geliyor. Sen ne olarak varsın heryerde; taklit bir heteroseksist olarak. Bak yaşamına, davranışına ve nelere inandığına, neleri savunduğuna... Çok mu acı konuşuyorum; acı olan gerçekler, benim ifadelerim değil! Artık "Tek gerçek eşcinsellik, transseksüellik yoktur, nereye kadar desteklenebilir?" gibi algılanamayacak cümlelerle kendimi de yıpratmak istemiyorum. Zamanı gelmeyince LGBTİ kültürü heteroseksizmden kendini kurtararak evrilemiyor. Sosyal evrime eşcinselliğin de ihtiyacı var demek ki. Bu anlamda da Batı'dan 100 yıl geri gitmek zorundayız ama bu mesafe geriye doğru daha da açılmasa şeriat ülkelerindeki gibi umarım... Örnek İran; transseksüellik yasal..! Ama hücrelere hapsedilmiş şekilde. Örneğin bedensel değişim oparasyonu geçiriyorsun ama önceki cinsiyetteki kimliğini damgalı kalabilmek için değiştirme hakkın yok. Mesela kadın gibi olma hakkın var veya eşcinsel isen mecburen kadın yapılıyorsun ama alnına da "önceden erkekti, şimdi döndü" diye bir damga vuruyorlar. Toplumun bakış açısı ortadayken ne kendi rızanla, ne de devletin zoruyla yapay bir kimlikle varolman söz konusu bile olamıyor. Transseksüelllik yasalsa, neden mülteci trans LGBTİ'lik diye bir şey var? Trans olmayı Türkiye'de düşünün; hangi trans heteroseksüellik kalıplarıyla kabul ediliyor? Ben heteroseksüelce yaşıyorum, ben heteroseksüelce seviliyorum derseniz, bu isyan eden transseksüeller, nefret cinayeti translar kimler diye sormazlar mı adama? O yüzden biz toplantılarımızda doğamızı, aslımızı, kendimizi özümsemeye, gerçek kimliğimizin keyfini çıkarmaya çalışıyoruz. Ne o ayol öyle heteroseksüel olma çabaları..! Kimin ne dediğinden bize ne? Değer mi bir ömürü heteroseksüel olmaya heba etmeye? Ettiniz de, ediyorsunuz da ne oluyor? Hayatlarınızı yaşayamıyorsunuz be! Bir trans arkadaşım diyor ki bana... "Öyle deme, toplumu şivşitliyorsun ve heteroseksüellik yolunda mutlu LGBTİ'ler de var". Amin, diyorum! "Biz" farklı olmayı ve kalmayı yeğliyoruz. Bana göre aslı bozulmamış bir ucubelik daha makbul, toplumun gözünde sapmış olmak ve ahlaksızlık da güzel bir şey. Çünkü o, toplumun bakışı sadece. Biz ise biziz. Olduğu gibi kalmak isteyenler değil, olduğu gibi kabul etmeyenler hatalı burada. İşte bunun mücadelesi verilmeli; ya olduğun gibi görün, ya da gene olduğun gibi görün! Bizler de doğanın yarattığı gibi olmaya ve görünmeye çalışıyoruz.

LGBTİ dünyasındaki ayrışmaları da konuştuk. Ve bunu da yukarıda anlattığım gibi heteroseksistleşen LGBTİ'likle, aslını korumaya çalışan eşcinselliğin uyuşmazlığına verdik. Çünkü toplantımıza katılan eşcinseller de kafasının içinde kadın olup da erkekleri seven ama bunun için bedenlerini değiştirmek istemeyen ve kategorileşmeyen yani doğalarıyla barışık eşcinsellerden oluşuyor genellikle. Hatta bizler kadınlığa ve erkekliğe kafayı asla takmayan kişileriz. Seviyor muyuz; seviyoruz. Kimi; erkekleri! Ne olduğumuzun ne önemi var? Biyolojik olarak erkek ve kadın mıyız; evet. Bu şekilde hayatımızı idame ettirebiliyor muyuz; evet. peki biz niye zaman kaybedelim, niye boşa kürek çekelim, niye heteroseksizmin çizdiği sınırlar içinde, kategoriler içinde yaşayalım. Bizi ötekileştiren ellerin çizdiği şablonmatik kimliklerle daha mı güçlü varolacağız; tabiki de hayır. İşte bu sebeple ayrışıyoruz. Çünkü heteroseksist varoluşların çıkarlarına ters düşüyoruz. Heteroseksist varoluşlarda egolar da devreye girince hiç uğraşılmıyor. Ayol sen neyin egosundasın; heteroseksistçe egonla kimi varediyorsun, kime çalışıyorsun bu şekilde? O yüzden belki de şu anda fikirsel anlamda varoluş bize daha faydalı olacağı için, kÜtlesel mücadelelerin içinde varolmamak en güzeli olacak. Heteroseksizmi taklit ediyorlar, biz ne güzeliz diyorlar ya; var mı böyle bir şey; olabilememeli bence!

Ötekileştirilen kimlik hangisi; eşcinsellik. Mücadelemizde bizi ne ilgilendiriyor; eşcinselleĞimiz. Açalım... Biseksüelim diyor; bana ne senin heteroseksüel tarafından. Ben heteroseksüel bir transım diyor; ne işin var o zaman eşcinsellerin içinde, senin hemcinsinle ilişkin eşcinsellik değil de ne? Ben travestiyim diyor; bana ne senin eşcinselliğinle barışamayıp heteroseksüelliğe özenmenden. İntersekssen intersekssin; doğa böyle yaratmış; ister seç birini, istersen Batı'daki gibi barış tüm varlığınla. Geriye ne kalıyor; bedeniyle barışamamış 50 küsur yapay kimlik VE bedeniyle, ruhuyla barışmış eşcinsellik. Heteroseksüellik dışında kalmışların tüm yolu eşcinselliğe çıkmıyor mu; barışmaktan başka çıkar yol YOK!

Bazıları yalnız kalmazlar, yalnızlığı tercih ederler. Mülteci eşcinsel arkadaşımızın dediği gibi heteroseksist çoğunluğa ait olmak için de özümüzü inkar etmemeliyiz.  Bir araya gelme ruhumuz da bu aslında; özümüz, özümüzü hatırlamak, özümüzü hatırlatmak, özümüzle barışmak, özümüzle hayata karışmak, özümüzü savunmak, özümüzün arkasında durabilmek...

Heteroseksistliğimizi de bilimden uzak oluşumuza, dogmatikliğimize bağladık... Cümlenin altını siz doldurun artık. Çünkü daha önce defalarca yazdım; kendini bilmeyen aslını inkar eder diye... Öğrenmeliyiz, keşfetmeliyiz, barışmalıyız, arkasında durmalıyız ve savunmalıyız; özümüzü, aslımızı, doğamızı, doğal varoluşumuzu..!

LGBTİ tabirlilerin varoluşlarına göz attık, kendilerini nasıl tanımladıklarına ve nasıl tanıttıklarına... Gizli eşCİNSELLER ve görünürlükleri kaçınılmaz TRANS VE TRAVESTİLER... Onun dışında, yani hayatta görünmezlikleri ve cinsellik dışında herhangi bir şekilde varoluşları var mı LGBTİ tabirlilerin? Neden eşcinsel milletvekilleri, doktorlar, avukatlar, vesaireler yok; çünkü bahane hazır; homofobi!. Neden seks işçileri dışında transvestiler yok; çünkü bahane hazı; transfobi! Homo/transfobik dünya varoluşlarına izin vermiyormuş; siz varolma talebinde bulundunuz mu ayol açık ve net bir şekilde! Gerçekten bir de karşıma geçip bana LGBTİ'lerin ne olduğunu anlatmayın; benden iyi kim bilebilir ki 50 senelik ömrümü sokalarda veri topluyormuş gibi yaşayan biri olarak? Varoluş sadece cinsellikle, efemine ve maço tavırlarla özenti bir şekilde olmaz. Ben, bir milyonluk Denizli'de mesleki ve sosyal anlamda açık bir şekilde varolabilen 1-2 kişi dışında hiçbir eşcinsel göremiyorum. Ben 80 milyonluk Türkiye'de mesleki ve sosyal anlamda açık bir şekilde varolabilen 3-5 kişi dışında eşcinsel göremiyorum. Neyin mücadelesi bu verilen İstanbul'da falan 100 bin kişi biraraya gelerek veya akedemilerde konferanslar vererek, veaire; bana pek samimi gelmiyor inanın. Güzel bir şey farkındalık yaratmak ama bunu hayatın içinde yapmadıktan sonra kimse hayatın içine buyrun demez ki; i*neler, t.plar gene sokağa döküldü, gazlarını boşaltıyor derler. Yanlış anlaşılmasın, övünmek değil bu; ben hiçbir eşcinsel arkadaşımı spora dahil edemedim; neden; çünkü kimlikleriyle hayatın içinde varolabilme özgüvenleri yok. Diyebilirsiniz ki heteroseksüeller çok mu sosyal? Onlar da heteroseksist dünyada kendilerine yasal yer ayrıldığı için öylesine zaman harcamak için sosyaller diyeblirsiniz. Zorlukların bizi daha çok varolmaya itmesi gerekmez mi? Karantina altında yaşamak daha mı güzel; neden çaba sarfetmiyoruz karantinadan çıkmak için? Bazen anlamakta zorluk çekiyorum ve ne haliniz varsa görün diyorum! Mesela bütün travestile neredeyse Bülent Ersoy diniyor; bu müzik dinlemek midir, LGBTİ trajedisini melankolik hale getirmek midir? Varoluşlarımıza bahaneler üretip, kafamızda yarattığımız homo/trabsfobiye kendimiz de inanıyoruz. Yok mu homofobi; var; aşılamayacak diye bir şey yok; görünür olacaksın; o kadar. Transfobi hep olacaktır; çünkü doğada yok öyle doğayı inkar etmek!

Yazı uzadı; cümle ve imla hataları varsa affola.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder