4 Kasım 2016 Cuma

LGBTİ'ler tarafından dışlanmış, heteroseksüeller tarafından kabul edilmiş bir eşcinsel


Sosyal hayatıma bakıyorum da eşcinsel olmama rağmen eşcinsellerle değil de heteroseksüellerle geçiyor günlerim. Sebebi açık eşcinselden öte çok açık eşcinsel olmam sanırım. Çünkü cinsel yönelimimin eşcinsel olmasının bende yarattığı hiçbir mahcubiyet, kısma ve kasma yok. Çok özgür bir yapıya sahip olmamın zaten kesinlikle eşcinselliğimle alakası yok, yani aktivizm olsun diye yaptığım bir şey yok. İçimden geldiği gibi yaşıyor, cinsel kimliğimin ne olduğu da hayatın içindeyken zerre kadar aklıma geliyorsa namerdim; ben eşcinselim, şurada şöyle davranmalıyım, burada böyle davranmalıyım diye bir duygum asla olmuyor. Dolayısıyla eşcinsel gibi değil, insan gibi yaşıyorum; ne sakladığım bir şey oluyor, ne de göstermeye çalıştığım bir durum. Heteroseksüellere karşı da farklı bir durum hissettirmiyorum ki, onların da bana istisnalar dışında bir ayrımcılığı olmuyor. Çünkü ben eşcinselim, bunu yapamam, ben eşcinselim yerim şurası diye kendime bir haksızlık etmiyorum. Ben doğal bir şekilde hayatımı yaşıyorum cinsiyetsizce, insanlar da farklı bir şey hissetmeyince farklı davranmıyorlar bana.

Her gün bir veya birkaç spor yapıyorum, herkes kadar, hatta bazılarından çok daha fazla hayatın içindeyim ve gerçekten bazı densizler dışında homofobiyle hiç karşılaşmıyorum değil, karşılaşmadım bile diyebilirim. Homofobiyle karşılaştığım anlar da genellikle eşcinselliğiyle barışamamış gizli eşcinsellerle temas kurduğum zamanlarda olmuştur. Veya hayatın durduğu saatlerde eşcinselleri kurban olarak görenlerin kurduğu tuzaklarda maruz kalmışımdır homofibiye. Heteroseksist ve homofobik dünyayı sanki çok iyi bilmiyormuşum gibi fazla iyimser yaklaştığım düşünülebilir ama bir insan günlük hayatta ne yaşayabilir; alış-veriş, ödemeler, hobileri ne ise işte ne bileyim spor, eğlence, gezi, düğün-bayram, eş-dost-akraba ziyaretleri, eğitimsel aktiviteler, okul, çalışma hayatı, askerlik, vesaire, daha hangi birini sayayım..? Ne yalan söyleyeyim, olmadı. Olmayan yerler yok mu; var; polis ve adliye... Ve de geceleri sokaklar. Belki de insanın yaşama hakları doğrultusunda magduriyete hiç maruz kalmaması gereken alanlar. Çünkü güvenlik ve adalet bizi koruması gereken yerler, geceler ise belli bir cinsiyet veya cinsel yönelimin mülkiyetinde değil çünkü. Ama benim demek istediğim toplum içindeki maruz kalmadığım homofobi...

İnsanların üzerimde inanın hiç kötü bakışını hissetmiyorum, hissetmedim de diyebilirim. Bakışlardan hep iyi elektirk alıyorum. Bakılmak hoşuma bile gidiyor. Çünkü kötü bir bakış yok. Hele bazı eşcinseller gibi her bakıştan nem kapmıyorum homofobi diye. Evet şikayetçi değilim heteroseksüel dünyadan; kendi cinsiyetsizliğim gibi, hayata da heteroseksüel dünya diye bakmıyorum çünkü. İçinde bulunduğum ortamdaki insanlar erkek veya kadın gibi gelmiyor, insan gibi geliyorlar.

Bu arada heteroseksüellere bir teşekkür edebilir miyim beni hiç yalnız bırakmadıkları için... En zor anlarımda eşcinsel arkadaşlarımdan çok, samimi bir şekilde onlar yer aldılar yanımda. Onlar soruyorlar halimi hatırımı, hatta geleceğimi... Çünkü ben eşcinsel haklarını o kadar savunmama rağmen hiç heterofobik olmadım ki, hatta ben hiçbir kesime karşı fobik olamdım ki. İyi ve kötünün belli bir kesimi yoktur ki; iyi veya kötü karakter vardır sadece, kişilik vardır. Eşcinsellerin hedef gösterilmesine ne kadar karşıysak, heteroseksüelliği de ötekileştiremeyiz. Sonuçta cinsel yönelim, cinsel yönelimdir sadece. Evet ben sadece iyi ve kötü ayırımı yapıyorum; şu kesim veya bu kesim ayırımı değil. Etrafıma bakıyorum da hem kendi memleketimin insanları var, eşim-dostum-akrabalarım var, hem de toplum tarafından ötekileştirilmiş kesimler var... Ötekilerin ötekisi olmadım hiç LGBTİ'ler dışında.

Evet ben toplumun, heteroseksüellerin, LGBTİ'ler dışında toplumun ötekileştirdiklerinin ötekisi olmadım. Çünkü ben dışlanan, aşağılanan, hayatın dışına itilen bir eşcinsel olmadım. İşten çıkarılmadım eşcinselim diye, sen eşcinselsin askerlik yapamazsın diye çürük raporu vermediler, okul hayatımda, toplumsal hayatta eşcinselliğim hiç yüzüme vurulup da, sen eşcinselsin diye ekarte edilmedim. Engel çıkaranlar hep gizli veya eşcinselliğiyle barışamamış olanlar oldu. Mesela geçen yazılarımın birinde bahsettiğim gibi Hornet'te erkek arayan bir eşcinselin, benim herkesin içine karışarak tenis oynamamı utanmazlık olarak görmesi ve herkesin içinde eşcinselliğimi yüzüme vurarak beni rezil etmekle tehdit etmesi gibi.

Ondan da öte Denizli LGBTİ ve Aileleri oluşumunun yükünü çeken biri olmama rağmen, oluşum içinde oluşturulan grup tarafından dışlandım, hatta uzaklaştırıldım oluşuma zarar verdiğim iddiasıyla. Sonra da diyorlar ki fikir farklılığından dolayı yollarımızı ayırdık. Fikir farklılığından dolayı yolların ayrılmasının gerekmediği gibi ayrılabilir de, bundan doğal ne olabilir ki ama burada böyle bir yalana ne gerek var ki; deseniz ya cesur bir şekilde Halil'in çok özgür ve zaman ötesi fikirleri bizim ahlakçılığımıza ve cinsiyetçiliğimize ters düşüyor diye. Bu kadar korkak ve özgüvensiz bir grupla, kesimle yola çıkanda suç var zaten. Sonra da diyorlar ki toplantımız herkese açık; heteroseksist ve ahlakçı olmak koşuluyla denmek isteniyor sanırım. Bir de şunu diyorlar-dı; aramızda konuştuğumuz her şeyi herkese duyurmak zorunda mısın? Ben şeffaf ve dürüstüm. Adalet kendime karşı daha çok çalışmak zorunda ne yazık ki. Hiç ikiyüzlü olmadığım için eşcinsel olmama rağmen kabul ediliyorum ya eşcinsel dünya dışında da.

Tabi dışlanmamamda en önemli faktör, kimiliğimin arkasında durmam. Ama bu durum LGBTİ'lerde ters etki yapıyor. Çünkü eşcinsellik kabul edilmeyen bir şey ve biraz sesimi-zi kısmam-ız gerekiyor onlara göre de. Yani heteroseksist LGBTİ anlayışı derken bunu da demek istiyorum; LGBTİ'lik onlara göre de heteroseksüellik kadar normal değil. Bazı transların bile trans kadınlık veya erkeklik yerine heteroseksüelliğinin altını çizmesinde bu homofobi yatıyor işte. Cinsel kimliğinle tam anlamıyla barışmak demek ne demek biliyor musunuz; homofobiye rağmen kendin olarak yaşamaktır; zarar görmemek adına çok açık değilim, demek bahanedir kendinle tam anlamıyla barışamamışlığa. Keşke heteroseksüel doğsaydım demek kendinle barışamamışlıktan başka nedir ki?

Çok açık eşcinsellerin LGBTİ'ler tarafından dışlanmasının sebebi işte bu. Ama ben mutluyum her şeye rağmen, LGBTİ'lerin ayrımcılığına rağmen, homofobiye rağmen heteroseksüel bir dünyada yaşamaktan. Dünya heteroseksüel ağırlıklı bir yaşamdan ibaret olabilir şu aşamada ama ben cinsiyete takmadığım için kafayı, yaşıyorum hayatımı kendimce, içimden geldiği gibi ve gözlemliyorum insanların davranışlarını; belki de iyi insan olabilmek adına veri topluyormuş gibi oluyorum bu sayede.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder