14 Ekim 2016 Cuma

LGBTİ ölümlerinin durması için öncelikle yasa lazım LGBTİ'lere


Farkındaysanız LGBTİ ölümlerini hiç normal şekilde duymuyoruz. Ya darp edilmiş şekilde ölü bulunuyorlar, ya bıçaklanarak, ya kurşunlanarak, ya da tuhaf tuhaf yerlerde... Tabii normal şekilde ölen LGBTİ'ler de oluyordur mutlaka ama şahit olduklarımız hep nefretsel gibi sanki...

Ben mesela heteroseksüel olarak devletin yönetim mekanizmasında olsaydım, vicdanım devreye girer ve bu nefreti durdurmak için çaba sarf ederdim. Ne kötü bir şey değil mi insanın devletine falan güvenememesi?

Ben de açık eşcinsel olarak yaşıyorum ve bir vatandaş olarak güvenlik sisteminden faydalanmaya çalışıyorum ama hani çok da garantisi yok. Çünkü polisin yardım taleplerimi reddettiği ve görmezlikten, duymazlıktan geldiği olduğu gibi, daha polisin antipatisi ve tepkisiyle de karşılaştım bir çok kere. Mesela bana saldıranları polis hiç kendi çabasıyla yakalamadı. Saldırganları yakalatmalarım benim çabamla olduğu gibi şikayet dosyalarımın bile karakoldan mahkemeye ulaşmasını da takip etmek zorunda kaldığım oldu. Çünkü kendilerinin bilerek ihmal ettikleri kimlik numarası eksikliği veya adını soyadını bilmiyorduk gibi gerekçeleri sundular bana...

7-8 senedir sokakla bağımı kestiğim için, şu anki güvenlik sisteminin nasıl işlediğini de bilmiyorum açıkçası. Okuduklarımıza, duyduklarımıza göre yumuşamalar da var LGBTİ'lere karşı ama gene de cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği yasal olarak tanınmadığı ve LGBTİ'lere yapılan saldırılar nefret suçları kapsamın alınmadığı sürece ne güvenlik sisteminin, ne de toplumun bir garantisi var güvence konusunda. Çünkü homofobikler bilinçli artık toplumun LGBTİ'lere karşı bakış açısı konusunda ve ona göre fevri davranıyorlar.

Gerçekten yasalar ne kadar işlese de, LGBTİ'ler resmi olarak tanınmadıkları sürece, LGBTİ'lerin aleyhinde işleyecek yasal boşluklar hep olacaktır kişisene ve duruma göre taraflı kararların alınacağı. Çünkü her hakim, yasalarda yer almasa da LGBTİ haklarını gözetseydi, toplumun LGBTİ'lere bakış açısında bir iyileşme olur ve nefret saldırları bu kadar acımasız ve duyarsız boyuta ulaşmazdı.

Son trans ölümünde transın ailesi, transın trans arkadaşlarının cenazeye katılmasını istememiş. Burada önemli olan cenaze törenine katılmak değil, ailenin transfobisi. Çocukları transseksüel ve belki de transfobinin kurbanı ama transseksüellere karşı fobileri var.

Eğer nefret cinayetiyse, ailelerin transfobsinin nefret suçlarınndan ne eksiği var? Nefret cinayetlerine sebep olan da transfobi ve homofobi değil mi? Aileler LGBTİ çocuklarını kabul etti falan diyoruz ama bu transseksüelliği ve eşcinselliği kabul ettikleri anlamına gelmiyor ne yazık ki.

LGBTİ'lere karşı nefret devam ettiği sürece de LGBTİ ölümleri devam edecektir bütün şiddetiyle. Toplumun en uzaktaki LGBTİ'lere karşı da bakış açısını iyileştirmek gerekiyor homo-transfobinin bitmesi için. LGBTİ'lere karşı hoşgörünün samimiyetine asla inanmıyorum.

Toplumun LGBTİ'liği tam anlamıyla bilmemesi en etkili sebep nefretde. Sorunun kaynağına inmek gerekiyor LGBTİ'lerin vakitsiz ölmemeleri için. Sadece cinayet değil, LGBTİ'lerin ihmali bile ölmelerinde çok önemli faktör.

Nefret saldırılarına karşı başarıya ulaşacak mücadeleyi gerçekleştirebilmek için, LGBTİ'lerin dayanak olarak yasal haklarını elde etmeleri gerekiyor ama en öncelikli olarak. Yasal dayanağımız olmayınca neye dayanarak savunma yapacağız, kim neye göre bizim haklarımızı gözetecek...

Ama ne yazık ki biz LGBTİ'ler çoğunluk olarak ne kendimizi biliyoruz tam anlamıyla, ne de bilinçliyiz kendimiz ve haklarımız konusunda ve dolayısıyla bizi eşitliğe ve özgürlüğe götürecek planlı bir stratejimiz bile yok...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder