30 Ekim 2016 Pazar

Eşcinselliğin toplumda algılanış biçimi ve yanlış algıların sebepleri

Sosoyolog Sema arkadaşımız, LGBTİ bireylerin toplumdaki yeri üzerine ve toplumun genelini oluşturan heteroseksüel bireyler tarafından nasıl ve ne şekilde algılandıklarını (olumlu-olumsuz), bu algı biçimlerini ortaya çıkaran, etkileyen, tetikleyen etkenler neler olduğu üzerine çalışma planları var... Ben de bu konudaki düşüncelerimi paylaşayım dedim...


LGBTİ'lerin toplum üzerindeki yeri... Aslında bir eşcinsel olarak dünyayı kurtarsan da, gene ötekisisindir. Çünkü dünya heteroseksistse, yapılacak bir şey var mı..? Tek yapılacak şey, dünyanın heteroseksizmden arındırılmasıdır. Dünyanın en kurtarılası tarafı da budur bence. Çünkü dünyalıların mağdur olduğu her şeyin kökeni heteroseksizmdir. Çünkü öyle özdeşleşmiş ki iktidarsal meseleler heteroseksizmle... Nerede adaletsizlik varsa, nerede güç yeterliliği varsa, nerede ahlakçılık, bağnazlık, eşitsizlik, baskı, savaş, ayrımcılık, ötekileştirme, cinsiyetçilik vesaire varsa, hepsinin müsebbihi heteroseksizm. Yani bütün olumsuzlukların iktidarı heteroseksizm. O yüzden bir eşcinselin, bir transseksüelin, veya bir LGBTİ'nin dünya üzerinde, toplum içinde, hayatta yerinin olabilmesi için, o LGBTİ'den heteroseksizmin maddi-manevi bir çıkarının olması gerekiyor. O da geçici olarak; ipin ucundadır yarının ne olacağı belli olmadığı. Yoksa müsamaha göstermez heteroseksizm farklı cinsiyet ve cinsel yönelimdeki bir kimliğe. Çünkü heteroseksizm iktidarının sarsılmasını istemez. Veya heteroseksizmin bir LGBTİ bireyin varoluşuna sessiz kalması için, o LGBTİ bireyin, bir eşcinsel veya transseksüelin diyelim en görünürleri olarak, heteroseksizmin suyuna-sabununa dokunmaması gerekir. Ya çok embesil olman gerekir varoluş için, ya da marjinal olman, bir öteki olduğunu kabul etmen gerekir. Yani öteki olmalısın ki, mesela ahlaksız olmalısın, fahişe olmalısın, hastalıklı veya günahkar etiketin olmalı ki, insanların algısında normal algısı yaratmayasın. Yoksa insanlarınn gözünde mükemmel bir LGBTİ olursan, görünür olmayan LGBTİ'lerin aklını karıştırabilir, kendilerini keşfetmelerini sağlayabilir, dolayısıyla heteroseksizmin iftirası gibi özendirebilirsin herkesi ahlaksızlığa... Yani toplumda başarılı, imrenilesi, mükemmel bir LGBTİ olup olmamak LGBTİ'lerin elinde değildir. Bazen ben de eleştiryorum LGBTİ'lerin toplumun önyargılı algısını şekillendirme konusunda mantıklı bir şey yapmadıklarına dair ama (yapmak zorunda değiller tabii eşit ve özgür olabilmek için biliyorum, insan her ne şekilde olursa olsun, herkes kadar varoluş hakkına sahiptir), bir şey yapmak da eşcinsellerin eşit ve özgür varoluşlarına yetmediği gibi, daha hedef haline bile gelmelerine sebep olabiliyor. Çünkü sen ötekisindir ve haddini bilmelisindir. Ötekilerin bir varoluş seviyesi vardır alt sınıftan çıkmamamaları, hatta marjinal olarak yaşam sınırlarının içine girmemeleri gereken. Örnek olarak ne bileyim işte toplumun normal görmediği bir şarkıcı olabilirsin Zeki Müren veya Bülent Ersoy gibi. Onlar belki de, belki değil öyle aslında, ülkenin en tanınan, ünü sınırları aşmış kişileridir ama bıyık altından gülünen, arkasından dedikodusu yapılan, asla tasvip edilmeyen ahlaksızlarıdır, günahkarlarıdır, ötekileirdir işte kısaca; toplumda yerleri yoktur yani.

LGBTİ'ler şu aşamada, yani heteroseksizm egemen olduğu sürece dünyaya, olumlu algı oluşturamazlar diye düşünüyorum. En fazla şu işi başardılar, bu işi başardılar, onların da akılları varmış, kapasiteleri varmış detirtilebilir ama gene de bu kabul edilmeleri zor. Çünkü eşcinsellerin yaptıkları bir şeyi alkışlamak, desteklemek, onları normalleştirmek demektir. Yani varolan cinsiyetçi algı samimi bir şekilde olumlu bakamaz LGBTİ'lerin iyi olmasına, başarılı olmasına. Belki de çok zaman geçerek eşcinselliğin bir şey başarma konusunda heteroseksüellikten farkının olmadığının pekişmesi gerekiyor ve dolayısıyla da önyargılı algıların esnemesi gerekiyor. Ama tabi toplumun eşcinsellere algısı olumsuz diye bir şey yapmamaktan iyidir iyi bir şeyler yapmaya çalışmak. En azından kafalarda soru işaretleri oluşabilir "Allah, allah, nasıl yapabiliyor bir eşcinsel olarak bunu?" şeklinde (Gerçekten eşcinsellere eksik gözüyle bakılabiliyor). Yani direkt nefrete hedef olmaktansa hazımsızlığın yarattığı bir kabul edememe durumu daha iyidir, diye düşünüyorum. Dediğim gibi LGBTİ'lerin iyi bir şeyler yapmaya çalışması, kabul edilmelerini sağlamasa da, önyargılı algıların esnemesini sağlayabilir. Mesela ben spor yaparak eşcinselliği kabul ettiremesem de en azından bir eşcinsel olarak varolabiliyorum toplum içinde. Çünkü spor yapabiliyorum dışlanmayı göze alarak. Yapmazsam, bu dışlanmamı kolaylaştıracaktır, daha bir gettolaştıracaktır bizi kabuğumuza çekilmek. Çünkü kafalardaki olumsuz algı, eşcinsellerin başarısız olduklarına dair algıyla örtüşecektir. Dediğim gibi bir şey yapmak zorunda değiliz eşcinsel olarak kabul edilmek için ama karşımızda heteroseksizm engeli varken, "Hadi bize eşitlik ve özgürlük haklarımızı verin talebimiz" kabul görmeyecektir. Görebilir ama bunun için önce bizim örgütlenmemiz gerekiyor siyasi taşları yerinden oynatabilmek için. Belki de olumsuz algılanmayacağız ama sistem çocukluktan itibaren beyinlere yerleştiryor olumsuz algılanmamıza dair doneleri. Homofobiden önce heteroseksizmin normalliğinin dikte edilmesi bile yetiyor da artıyor eşcinsellik üzerindeki olumsuz algıya. Birey ilk karşılaştığı anda bile yabancı kaldığı için eşcinselliğe, tırsıyor. LGBTİ bireyler kendilerini keşfedince bile kendilerinden tırsıyor, kendilerinden nefret ediyor, kendilerine düşman olmuyorlar mı? Yani tek taraflı, tek tip bir yetiştirme biçimi, temel kaynağı farklılıklara karşı olumsuz algının oluşmasında. Yani illa ki LGBTİ'lerin kötü bir şey yapmasına gerek bile kalmıyor önyargılı algıların oluşmasında. Çocuklar objektif, nötr yetiştirilse, hangi kesimin nasıl algılanacağı belki içinde yaşanlan ortam ve döneme  göre şekillenerek, sağlıklı bir algı oluşabilir. Yani kötü bir şey yaparsın ve kötü algıyı hak edersin ama hiçbir şey yapmadan oluşan önyargılı algıyı değiştirmek çok zor, hatta mümkün bile olmayabiliyor. Yani heterosekist ve homofobik yetiştirilince bireyler, algılar da olumsuz oluyor eşcinsellere karşı.

Bu algıların değişmesi, işte biz LGBTİ'lerin hayatın içinde varolarak mümkün. Yani kısa vadede homofobiden ve heteroseksizmden kurtulmak çok mümkün değil. Çünkü yasaları değiştirsek bile, toplumsal yasaları değiştirmek ancak bizim kendimizi ispat etmemizle mümkün ne yazık ki. O yüzden açık olalım diyorum ya hep homofobiye rağmen, o yüzden hep hayatın içinde eşcinsel olarak varolmaya çalışıyorum ya... Bu ayrıca diğer LGBTİ'lere de cesaret verecek, toplum da, "bu kadar kendine güvendiğine göre.." diye olumsuz algıları veya tepkileri frenleyebilecektir. Çünkü olmayan bir şeyin aleyhinde konuşulurak önyargılar daha da pekiştirilir ama bir şey kanlı canlı ortada olursa, nereye kadar iftira atılabilir ki..? Gerçekler elbet kabul edilecektir eninde sonunda. Sabırla varolmaya çalışmalıyız homofobiye rağmen, heteroseksist engellere rağmen. Başlarda, şimdilerde 2 kat çaba sarf edebiliriz. Başka seçeneğimiz mi var zaten? Bir şeyler yapmalıyız gerçek kimliklerimizle mutlaka. Hiç olmadı sokağa çıkmalıyız onurumuzu kurtarmak için, ahlaksız ilan edilmeyi göze almalıyız varlığımızı kabul ettirmek için (Çünkü biz olmayınca yanlış algı bile olmayacaktır.), sonra da algıları yıkmak için çalışmalıyız. Çok görülmesin LGBTİ'lerin marjinal varoluş şekilleri. Çünkü topluma hiçbir şekilde yaranamayabiliyoruz.

Sistem LGBTİ'lerin normalleştirilmiş alanlarda kendileri olarak varolmalarına izin vermiyor demiş miydik? Yani bir şarkıcı, bir modacı olarak olmana sesini çıkarmayabiliyor ama bir doktor, bir avukat, hele bir polis, hele bir asker olunca sindiriliyorsun. Bir başbakan olamazsın mesela veya belediye başkanı... Çünkü sistemi tehdit eden farklılıkların normalleştirilmesidir bu. Ne yapmamız gerekiyor öyleyse? Ya kimliğimizden fedakarlık yapacağız, ya da sosyo ekonomik varoluşumuzdan. Biz ne yapıyoruz; kendimiz olarak varolmayı reddediyoruz, diyebiliriz ve buna mecbur bırakılıyoruz belki ama her alanda kendimiz olarak, eşcinsel olarak varolarak yerleşik algıları yıkmamız gerekmez mi? Evet sistem elimizi kolumuzu bağlıyor olabilir ama işte hukuki olarak kazanacağımız haklarımızı, bizi sindirmeye çalıştıkları anda devreye sokabiliriz. Ne demek "Cinsel yöneliminden dolayı futbol hakemi olamazsın veya futbolcu olamazsın, sporcu olamazsın" veya "askerlik yapamazsın, doktorluk yapamazsın, öğretmenlik yapamazsın, polislik yapamazsın, ülkeyi yönetemezsin vesaire.". Cinsel yönelimle ne alakası var yapacağımız işin? Eğer cinsel yönelimle alakası varsa mesleki varoluşun, o zaman heterosekseller de çalışmasın, sosyo ekonomik olarak, siyasi olarak, toplumsal olarak varolmasınlar. Hatta heteroseksüeller belden yukarı işlerle belden aşağı işleri birbirine daha çok karıştırmıyorlar mı? Gerçi burada bir özeleştiri yapmak gerekirse, insan insandır ve baskı olmasa, eşcinseller de yaptıkları mesleki işlere belki karıştırabilirler cinselliği... Ama bu kişisel bir durumdur ve cinsel yönelimle alakası olmamalı kimin nerede bulunacağı ve ne iş yapacağı. Eşcinsellere sadece cinsel gözle bakılması eşcinsellerin kendinden çok, toplumun ayrımcılığının getirdiği bir önyargıdan başka bir şey değil. Yani eşcinsellerin yaşama-varoluş alanları daraltılıyor, sonrada önyargılı algı pekiştiriliyor. Sadece modada ve müzikte varolmalarına izin verilirse eşcinsellerin (sinemada bile açık kimlikleiryle Amerika'da bile hala varolamıyor denilebilir, müzikteki varoluşları da kısıtlanmaktadır ülkemizde), e o zaman ne yapacak LGBTİ'ler; ahlaksız ilan edildikleri için normalleştirilmiş alanlarda varolmalarına izin verilmez, sekse yönelmek zorunda kalınca da ahlakçılık yapılır. Ne yapsın o zaman bu insanlar; onlar insan değil, değil mi?! Sonra da saldırgan ilan edilebiliriz saldırıya maruz kalmamıza rağmen. Ben açık kimlikleirmizle her alnada varolmamız gerektiğini savunuyorum ama herkes aynı direnci gösteremeyebilir. Çünkü herkesin yapısı aynı değil. Niye yok oluyoruz; yok olmuyoruz aslında; toplumsal erezyona kurban gidiyoruz. Bu adaletsizliği düzeltmek de sistemin işine gelmiyor ne yazık ki.

Elimizden ne mi gelir eşcinseller hakkındaki önyargıları yıkmak için; ahlakçılık bataklığını kurutmak gerekiyor. İşe LGBTİ'lerden başlamak gerekiyor. Heteroseksizmin öğrettiği ve dayattığı gibi cinselliğin, çıplaklığın ahlaksızlık olmadığını öğrenmemiz gerekiyor. Bedenlerimiz kendi tasarrufumuzdadır ve bunun ne ve nasıl kullanılacağının ahlakla alakası yoktur. Ahlakın ve ahlaksızlığın insanın dürüst olup olmamasıyla alakalı olduğunu öğrenelim önce. Çünkü bizim vurulma noktamız ahlaka indirgenen cinsellik ve çıplaklık değil mi? Bunları ahlak anlayışından çıkarsak ne ile itham edecekler bizi? Ahlakçılık yapamayınca dine başvuracaklar; onunda hukukta yeri olmadığı için kullanmasına izin vermeyiz olur biter. Tabi önce LGBTİ'ler olarak kendimiz soyutlamalıyız eşcinselliğimizi dinden. Din eşcinselliği karalamıyor diye dinsel varoluşa geçmemeliyiz. Dinsel olarak varolmaya çalışacağımıza, dini soyutlamalıyız cinsel yönelimimizden. Günahsa günah, kime ne? Cehenneme benimle mi gideceksiniz? Herkes Tanrı'ya elçilik yapmayı bıraksın!

Eşcinselliğe olumlu bakış açısı yok mudur? En olumlu bakış açısı bile ancak kişilerin kendileirne dokunmadığı sürece mümkün olabiliyor. Yani LGBTİ'lere olumlu bakanların, eşcinsellikle herhangi bir şekilde alakasının olmaması gerekiyor. Yani çocuğunda, eşinde, akrabalarında eşcinsellik varsa, homofobi kaçınılmaz oluyor. Gerçekten kişinin kendisinde veya yakınlarıdna eşcinsellik yok ise, bana dokunmayan yulan bin yaşasın diyebiliyor. Her zaman olduğu gibi iddia ediyorum tekrar; homofobinin arkasında uzaktan veya yakından eşcinsellik yatar. Yakınlarının eşcinselliğini kabul eden ve homofobisi olmayanlar istisnadır. Eşcinsellikten kurtulanacağına dair hep bir umut oluyor ne yazık ki heteroseksist dünyada. Çünkü eşcinsellik normal karşılanmıyor ki. Ve sürekli maruz kalıyorsun az veya çok homofobinin etkilerine. Eşcinselliğe olumsuz bakış açısını veya homofobiyi diyelim tetikleyen de heteroseksist bir yapının varoluşu. Eşcinselliğin yeri olmadığı din gibi, ahlak gibi, toplum gibi, aile gibi alanlara bakınız; hepsinin heteroseksizmi beslediğini, hepsinin heteroseksizmin bir uzantısı olduğunu görürsünüz. Heteroseksizmi destekleyen alanların tasviye edilmesi gerekiyor veya en köklü çözüm olarak cinsiyetçi yapı olan heteroseksizmi idam etmemiz gerekiyor. Tabi en başta kafalarımızı değiştirmek gerekiyor. En başta da kendileriyle tam anlamıyla barışamayan eşcinselleri, cinsel yönelimleriyle barıştırmak gerekiyor. Ben kendimle barışığım diyenler, eşcinsel olduğu için toplum içine çıkmaya utanıyor. Sorsan, zarar görmemek için gizleniyorum diyor. Gizlenince özgüvensiz olduğunu anladıkları için daha çok zarar vermiyorlar mı? Kaçana mı daha çok vururlar, "hadi kolaysa vur!" diye diklenene mi..? Diklenerek vurulmayı tercih ediyorum! Sana ne benim cinsel yönelimimden diyebilmeliyiz artık ailelerimize, çevremize, polise, devlete... Evet yaa, insanın cinsel yönelimine karışılması, cinsel yöneliminden dolayı haklarının elinden alınması kadar akıl ve mantık dışı bir şey olabilir mi? Devletin cinsel yönelim aleyhinde poltikasının olması ne kadar hukukidir, ne kadar insanidir..? Evet devletin eşcinsellerle ilgili politikasının olmaması, eşcinselliği kabul etmemesiyle eş anlamlıdır. Çünkü bu yasasızlıktan, boşluktan dolayı eşcinseller zarar görüyor, eşcinseller hakkında önyargılar oluşuyor. Çünkü eşcinselliğin yasal bir dayanağı yok ülkemizde şu anda. Al sana eşcinsellik hakkındaki önyargılı algıları ve homofobiyi tetikleyen en önemli şey. Çünkü bu yasasızlıktan dolayı savunamıyoruz kendimizi, yardım alamıyoruz, güvence isteyemiyoruz, adalet isteyemiyoruz... Sonra da denmiyor mu bunları ne devlet, ne toplum kabul ediyor, hatta kendileri bile kabul etmiyor diye.

Eşcinselliğin ne olduğunun tam olarak bilinmemesi de yanlış algıları tetikleyen unsurlardandır. Eşcinsel cinsel yönelim, kişinin kendi cinsine duygusal veya cinsel olarak ilgi duymasıdır ve bu doğaldır, hastalık değil. Yani tedavi edilmesi saçmalıktır. Çünkü cinsel yönelim ruhsal veya fiziksel bir hastalık barındırmamaktadır. Eşcinsellik ile cinsiyet kimliğinin karıştırılması da yanlış algıya sebep olmaktadır. Bu yüzden olaya hormanal bakılmaktadır ve erkek bedenine sahipse kendi cinsiyle ne işi olabilir, diye düşünülmektedir. Bir eşcinselin bedeninde veya hormonlarında bir anormallik yoktur ki. Sadece sevgisi, aşkı kendi cinsinedir. Onun dışında her şey doğaldır. Anahtar nokta, kişinin sevgisinin, eğiliminin, yani yöneliminin hangi cinse olduğudur. Yani bir kişi erkek ise, illa ki kadınları sevecek diye bir koşul yoktur. Bunu kabul etmeyenleri tedavi ettirmek gerekiyor. Eşcinsel doktorlar, homofobik heteroseksüelleri tedavi etmek için ayan beyan homofobi tedavi merkezleri açmalı bence ki heteroseksizme ibret olsun!

Bu konu uzar da uzar; keselim isterseniz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder