28 Haziran 2016 Salı

Yarım kalmış hayatlar


Denizli'deki İranlı LGBTİ mültecilerden birisi daha intihar etmiş. Birisi daha dedim, çünkü birkaç yıl içersinde 3 mü desem, 5 mi desem, o kadar intihar vakası gerçekleşmiş. İntiharın sebebi sosyo ekonomik sebepler mi, psikolojik sebepler mi bilmiyorum ama onu tanıyan İranlı mülteci LGBTİ bir arkadaşımın verdiği bilgiler çerçevesinde, dün akşam arkadaşlarıyla yemek yemiş ve hiçbir problem yokmuş göründüğü kadarıyla. Facebook'tan veda ettiğini, arkadaşları intihardan sonra farketmiş.

İntihar meselesi çok derin bir mesele mi, yoksa nasıl bir mesele, ne desem doğru olmayacak bir konu. Ama... İnsanın yaşama umudu varsa, zorluklar insanı yaşama konusunda hırslandırabilir. Ama herkes aynı değildir ve insanın yapısında yaşama umudu konusunda psikolojik kaynaklı bir zafiyet de varsa, olumsuzluklar tetikleyebilir intihara meyilli olma durumunu. Yani demek istediğim intiharı sadece dış faktörlere bağlamak ne kadar doğru tartışılır bir konu ama sosyo ekonomik anlamdaki olumsuz koşullar da intiharı gündeme getirebilir insan yaşamında; herkeste getirmese de...

Aynı evi paylatığı arkadaşına konuyu sorduğumda da farklı bir durum olmadığını gördüm. Hem psikolojik hem de ekonomik problemleri varmış... Onu tanıyan başka bir ortak arkadaşımız da "Hiç intihar edecek birine benzemiyordu" dedi. Söylenenlere göre yaşam koşullarının zorluğundan yorulmuş...

Bu arkadaşımız, yani intihar eden lezbiyen arkadaşımız bir umut düşüncesiyle yollara düşmüştür büyük ihtimal. İntihar edecek olsaydı ülkesinde de edebilirdi ama yaşam koşullarına umudu ve de gücü yetmedi sanırım. Yarı yolda kaldı hayatı. Oysa eşit koşullar sağlansaydı belki ülkesinde mutlu mesut bir hayatı olacaktı. Ama şimdi umrunda mı İran'ın bir vatandaşının intihar etmesi? Bizler ne kadar destek olabiliyoruz yaşamları ellerinden alınan hayatlara? Amerika, Avrupa gibi ülkeler ne kadar samimi insan yaşamının değeri konusunda bilmiyorum. Yani bir intihar diyip geçmemek gerekiyor. Kişinin dışında da sorumluları var vazgeçilen hayatların... Geldiği ülke dışındaki ülkeler ve kişiler gerekli desteği sağlasaydı, şu anda bu arkadaşımızın intiharını konuşuyor olmayabilirdik. Evreni bir bütün olarak düşünürsek, vicdanen biraz daha fazla sorumluluk almalıyız diye düşünüyorum... Her kaybı bedenimizden kopmuş bir parça olarak düşünebilsek, daha duyarlı olabiliriz belki...

Not: Eş zamanlı olarak İran'da da bir eşcinsel intiharı gerçekleşmiş...

Not 2: Bu vesileyle Türkiye'deki bir yanlış anlamayı da düzelteyim. Türkiye'de intihar etmekle intihara kalkışmak karıştırılır. Hatta intihara kalkışmak bilinmediği veya unutulduğu için, intihar edene ölmüş mü diye sorulur. İntihar eden ölmüştür zaten, intihar etmek ölmek demektir, ancak intihara kalkışanın vahameti sorgulanabilir...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder