10 Nisan 2016 Pazar

Din konusunda noktayı koyabilecek düşünceler!

Ben okuduğum ve duyduğum bir şeye karşı sıcağı sıcağına yorum yapmayı seviyorum. Çünkü aradan zaman geçince heyecan duymuyorum. Çünkü zaten o konuya dair bir düşüncem var ya; onu dile getirmeyi, tetiklendiğim an seviyorum. Heyecanım geçtikten sonra dile gelmeyi sevmiyorum. Kendimi ifade biçimimin de öyle planlı bir kompozisyonu yoktur. Kendimle içsel bir konuşmadır ifadelerim…

Facebook’da inançlarla ilgili bir tablo paylaşılmış… Ateist, Deist, Agnostik, Pantesit…


Bazıları dogmaların sorgulanmasına bile tahammül edemiyor. Bu tür kişileri konu dışı bırakıyorum zaten akıl ve mantık çerçevesinde düşünmedikleir için…

Ben kendi düşüncelerimi açıklayacağım bu konuda başkalarının dine veya Tanrı’ya bakış açısını sorgulamaktansa. Bazıları Tanrı kelimesine bile gıcık oluyor; hiç girmek stemiyorum aslında o konuya… Neymiş, Yaratıcı’nın adlarından biri değilmiş, bu ismi Hristiyanlar kullanıyormuş vesaire… Hristiyanlar da kullansa ne olacak ayrıca; onlar insan değil mi? Senin dininin veya inancının doğruluğunun onlarınkinden daha çok olmasının garantisi ne? Tanrı kelimesi Türkçe bir kelimedir ve ben bildim bileli günlük hayatta da, filmlerde de, şarkılarda da daha çok bu şekilde kullanılmıştır “son 10-15” yıl öncesine kadar…

Öncelikle inanç konusunda ben hiçbir anlayışa dahil hissetmiyorum kendimi; bazı inanç biçimlerine yakın olsa da bu konudaki düşüncelerim…

En öncelikle inanç biçimlerinin benim üzerimde psikolojik olarak hiç baskı yaratmadığını söyleyeyim. Kendi inanç veya düşünce biçimlerim bende ne tereddüt yaratıyor, ne korku yaratıyor, ne pişmanlık yaratıyor, vesaire…

Şöyle düşünüyorum açıkçası… Din varsa da var, Tanrı varsa da var… Ne ala… Önemli olan Tanrı’nın karşısına vicdanını koruyabilmiş bir insan olarak çıkabilmek, doğru-dürüst bir insan olarak çıkabilmek, nefretsiz sevgi dolu olarak çıkabilmek, hak yememiş ve adaletli olarak çıkabilmek, can yakmamış olarak çıkabilmek, haksız yere kimseyi üzmemiş olarak çıkabilmek (Evet üzüyorum bazılarını ama hak ettikleri için, canımı yaktıkları için, tahammül sınırlarımı zorladıkları için, suistimal edildiğim ve enayi yerine koyulduğum için vesaire), çevreci olarak çıkabilmek, eşitlikçi olarak çıkabilmek, vesaire vesaire, kısaca erdemli olarak çıkabilmek… Böyle olunca, sen sırf belli inanç biçimlerine sahip çıkmadığın ve uygulamadığın için kötü insan sayılır mısın..?

İnanç nedir biliyor musunuz bana göre..? Kendine inanmak, kendine saygı duymak ve başkalarına saygılı olmaktır. Ben var mıyım bu dünyada, yaratılmış mıyım..? Hislerime göre hareket etmek, hislerime göre hareket etmeyi muhafaza etmekten daha erdemli bir şey olabilir mi? Yaratılmışım ki bütünün halkalarından biriyim ve zincirin kopmaması için kendimi yapıma uygun gerçekleştirmeliyim. Eşcinselim diye beni kötüleyen bir inancı benimseyemem ben. Veya homofobiye dinin alet edilmesine boyun eğemem. Din sevgi ise, dinin anlayışıyla çelişemem. Din eşcinselliği lanetliyor demek, ne insanlıkla bağdaşır, ne hoşgörüyle bağdaşır, ne de dinin misyonuyla bağdaşır… Dinin eşcinselliği lanetlemesi, cahil insanların nefretleri için sırtlarını dogmalara dayamasıdır. İnanmıyorum diyorum ya; asıl inanmadığım insanların çıkarcı ve art niyetli düşünceleri, ifadeleri, davranışları ve buna inanç biçimlerini alet etmeleri… Dini ifadelerde ayrımcı tutmlar olmasa, dine bakış açım daha ılımlı olur muydu bilmiyorum; zannetmiyorum değişmezdi, aynı olurdu gene. Dediğim gibi ben Tanrı’nın karşısına insan olarak özgüvenle çıkacak kadar şeffaf birisi olduğuma inanıyorum. Çok küçücük de ortaya dökemediğim bazı şeyler varsa da, gerçi onuda ortaya dökemesem de, beni tanıyan herkes biliyor her şeyimi, çünkü yaptığım şeyi doğru bulurum, doğru bulmadığım şeyi de yapmam, işte ortaya dökemediğim şeyler de kendimi korumak adına. Çünkü düşüncemi ifade etmemin bedelini canımla ödememe sebep olabilecek kadar cahil insanların arasında yaşıyoruz. Çünkü bir şeyleri sorgulamadan körü körüne yaşayanlar var bu dünyada ve bir şey onun için yanlışsa, kendi canına mal olsa bile o yanlışa inanıyor, o yanlış için çok kötü şeyler yapabiliyor… İşte böyle insanlar arasında tam anlamıyla şeffaf olamayabiliyorsun…

Her neyse.. İşte ben inanç meselesine kafayı takmadan gönlümce yaşayanlardanım. Tanrı, din var ise de alnım ak ve özgüvenle çıkabilirim karşısına. Ama dinin kültürel bir şey olduğuna da inanıyorum; dinler tarihine bakmak gerek… Evren bir bütün olarak Tanrı mıdır bilmiyorum ama her şeyin bütünün bir parçası olduğuna inanıyorum ve gerçek dinin o bütünün parçalarına, farklılıklarına saygı duymak olduğuna inanıyorum. O da kişinin kendine de saygısıdır aslında kişi kendi de bütünün bir parçası olduğu için. İnsan kendi gerçeklerine inandığı zaman, bütünün diğer parçalarının farklılığından da rahatsız olmuyor biliyor musunuz. Hem böylece kendini diğerlerinden falan üstün görmeyerek ego kontrolü yapabiliyor. Yani ben bir şeyi veya birini beğenmiyorsam, aslında bütünün bir parçası olarak kendimle alakalı bir şeye de karşı oluyormuşum gibi bir şey oluyor. Karşı çıkmak yerine, zararlı ise eğer, nasıl ben sabırlı olarak arızalı taraflarımı iyileştirebilirim derdinde olan birisiyim ben. Tamam, bütünün olumsuz taraflarından kendimi korumak için mesafe ayarlaması yapıyorum ama belki inanırsınız, belki inanmazsınız, ben öfkem geçtikten sonra içimde hiçbir şeye, hiç kimseye karşı negatif elektrik barındırmıyorum ve o ortamdan soğumuyorum, o ortamda bulunmaya devam ediyorum. Bir şeyler iyiye doğru dönüşebilir umudumu hiç yitirmiyorum. Çünkü ben nereye gidersem gideyim, nereye kaçarsam kaçayım o bütünün bir parçası olmaya devam edeceğim. Kaçmak yerine bir bütün olarak diğer parçalarımı iyileştirme taraftarıyım.

Pardon unutmuşum… Herkesin inanç biçimine tabiki de saygı duyulmalı ama hiç kimse kendi inancını başkalarına dayatmamalı, kendi inancıyla başkalarını yargılamamalı… Bana göre başkalarının inancına saygısızlık, inançsızlıktır. Şöyle ki… Sen farklılıklara inanmıyorsan, başkaları seni ne kadar doğru bulabilir ki… Bu sadece senin inancın olur ve başkaları için de hiçbir değeri olmayabilir başkalarını kaale almadığın ve başkalarına kendini dayattığın sürece, hele ki başkalarına, inancına dayanarak zarar verdiğin sürece…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder