17 Ocak 2016 Pazar

Mahkemeye göre homofobi nefret suçu değil, ifade özgürlüğü

Mili Gazete zaferini bu şekilde manşetliyor

Nilüfer Belediyesi ile Özgür Renkler’in düzenlediği 1 Aralık Dünya AIDS Günü etkinliğini, ‘Gafletin böylesi’ başlığı ve LGBTİ’lerden ‘sapkınlar’ diye bahsederek duyuran Milli Gazate’nin haberine açılan davada, mahkeme ayrımcılık içerikli sözler için ‘ifade özgürlüğü’ demiş.

Mahkeme, kamu yararı gerekçesiyle gazeteyi haklı bulmuş.

Mahkeme, “İfade özgürlüğü sadece genel kabul gören zararsız ve önemsiz sayılan düşünceler yönünden değil, aynı zamanda halkın bir kısmı tarafından benimsenmeyen, kuraldışı, rahatsız edici, endişe verici, sarsıcı düşünceler için de geçerlidir” şeklindeki açıklama yapmış.

Yani toplum ne derse o doğrudur gibi bir şey bu; toplum farklılıklara sapık diyorsa, haklıdır! Sapıklığı mantıklı bir şekilde değerlendirmiyor. Çoğunluğa uymuyorsan sapmış olarak değerlendiriyor seni. Ve böyle bir değerlendirmeyi de kamu yararına faydalı buluyor. Yani bizden değilseniz, hedef haline getirilebilir, nefret saldırılarına maruz kalabilirsiniz demek istiyor. O yüzden LGBTİ'lere yapılan saldırılar nefret suçları kapsamında değerlendirilmiyor ya. Sana benzemeyeni öteki ilan edebilirsin, başına gelenler de su testisinin su yolunda kırılmasıdır! Oysa Batı'da tam tersi; yani hangi kesimden olursan ol nefret ifadesinde bulunamıyorsun. Burası Batı değil tabi ve demokrasi anlayışı da Doğuca, evrensel değil.

Bu karar bir anlamda, heteroseksizmin doğrularına göre yaşa da, doğandan istediğin kadar sapabilirsin demek... Doğana uygun yaşamayıp birilerine zarar verebilirsin... Yani eşcinsel olarak karşı cinsle evlenerek onu mutsuz edebilirsin... Önemli olan erkekliğim muhafazasıdır. Bunun için kadınların mutsuz olmasının falan önemi yok. Yeter ki sen toplumsal cinsiyet kalıplarına uygun yaşa. Kendin mutsuz ol, birilerini mutsuz et; yeter ki heteroseksizmin yararına uygun davran. Kamu yararı denilen de heteroseksizmden başka bir şey değil tabiki de.

Mahkemeler bu tür kararlar alarak homofobiyi pekiştirip homofobiklere cesaret verdikleri sürece, LGBTİ'lerin mağduriyeti devam edecektir. Kamu denildiğinde eğer sadece heteroseksist toplum baz alınıyorsa, o zaman o kamuyu LGBTİ'ler olarak şekillendirmekten başka çare yok. Bütün LGBTİ'ler görünür olarak kamuya dahil olurlarsa, o zaman sapıklık ifadesi kamu yararına olmaktan çıkacaktır.

LGBTİ'ler gerçek anlamda haklarına, görünür olup hayatın içinde varolarak kavuşacaktır. Çünkü haklar kağıt üzerinden çok hayatın içinde varolarak kazanılmazsa, savsaklanır, gözardı edilebilir.

Mahkeme şu anda eşcinselliği halkın bir kısmı tarafından benimsenmeyen, kuraldışı, rahatsız edici, endişe verici, sarsıcı olarak görüyor. Ve eşcinselliğin sapıklık olarak ifadesini de nefret suçu değil ifade özgürlüğü olarak değerlendiriyor. Bunun böyle olmadığını ancak toplum içersinde eşcinsel olarak yaşayarak gösterebiliriz. Çünkü ne doğa dışıyız, ne rahatsız ediciyiz, ne endişe vericiyiz, ne de sarsıcıyız... Hakkımızdaki itahmalar sadece nefretin, korkuya dayalı nefretin, homofobinin bir ifadesi; gerçeklerle alakası yok. Bu bir nefret suçudur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder