9 Ocak 2016 Cumartesi

Denizli'de LGBTİ toplantıları devam ediyor



Denizli LGBTİ ve Aileleri nasıl oluştu?

2012 yılında Denizli Belediyesi Kent Konseyi'nde LİSTAG (Lambda istanbul Aile Grubu)'tan Pınar ve Şule hanımlarla, SPOD'tan Mehmet Tarhan'ın katıldığı Denizlili LGBTİ'ler ve aileleriyle bir toplantı yapılmıştı. 2014 yılında da LİSTAG'ın Denizli'yi tekrar ziyaretiyle Pamukkale Üniversitesi ve Kent Konseyi'nde "Benim Çocuğum" belgeselinin gösteriminin ve söyleşilerin yapıldığı etkinlikler gerçekleştirildi. PAÜ'deki bir akademisyenin "Neden Denizli'de de LGBTİ'ler için bir şeyler yapılmasın?" düşüncesiyle 10 Temmuz 2014 yılında bir grup LGBTİ ve anneleri biraraya gelerek ilk toplantımızı gerçekleştirdik ve o gün bu gündür aralıksız olarak haftalık toplantılarımızı devam ettiriyoruz.

LGBTİ'ler neden Ailelerle birlikte mücadele veriyor?

İsmimizin "Denizli LGBTİ ve Aileleri" oluşu da, oluşumumuzun haklı mücadelesini LGBTİ'ler ve aileleriyle bir arada yürttüğünün ifadesidir. Bütün dünyada böyle bir şey yokken neden bu bir aradalık denendi? Çünkü LGBTİ'lerin kabul edilme konusunda en büyük sıkıntı yaşadığı çevre aileleri. Ailelerin çocuklarının kimliklerini kabulü, bir anlamda aile temelli toplumlarda toplumun kabulü demektir. Çünkü homofobinin en büyük sebebi, elalem ne der korkusudur. Elaleme, yani dışarıdaki homo-transfobiye karşı da LGBTİ'leri kabul eden aileleri savunacaktır. Aileleri tarafından kimlikleri kabul edilen LGBTİ'ler de toplumsal ötekileştirmeye karşı daha özgüvenli oalcaktır. Zaten LGBTİ'ler için ilk etapta önemli olan aileleri tarafından kabul edilmek. Çünkü onları bu konuda etkileyen ilk tepkiler bir arada yaşadıkları ailelerinden gelmektedir. Bu konuda LGBTİ'lerin ailelerini yanlarına alabilmeleri, toplumun homofobisine karşı onları kuşkusuz daha özgüvenli kılacaktır.

Kurulduğumuz günden beri LGBTİ'lerle ailelerinin bir arada çalışmasının doğru bir karar olduğunu gördük. Çünkü LGBTİ hakları için verilen mücadelenin başarıya ulaşabilmesi için, LGBTİ'lerin kimliklerine sahip çıkması gerekir. Bunun için de topluma karşı "açık" olmak gerekir. Açık olmamak LGBTİ'leri üzerinde fobik bir baskı oluşturur ki bu baskıyla nasıl bir mücadele verebilsinler. Toplantılarımız ilk etapta LGBTİ'lerin kendilerini kabul etmelerine ve ailelerine açılmalarına hizmet etti. Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliklerini yakın çevrelerinin bilmediği LGBTİ'ler, ailelerimiz duyar korkusuyla tam olarak ne kendilerini savunabiliyorlar, ne de mücadele verebiliyorlar. Mücadele bir tarafa bu toplantılar, açılımlar sayesinde LGBTİ'lerin "ailelerimiz duyarsa ne olur?" endişesinin üzerlerinden kalkmasını sağlıyor. Nitekim oluştuğumuz günden beri ailelerine açılan çok LGBTİ oldu. Ailelerle işbirliği, LGBTİ'lerin toplum dışı kimlikler olmadığı konusunda da bir algı yaratmış ve katı engellerle karşılaşmamamızı sağlamış olabilir. Ama en önemlisi bu toplantılar sayesinde ailelerin, "Sadece benim çocuğum LGBTİ değil, başka çocuklar ve aileleri de varmış" düşüncesiyle kendilerini bu konuda yalnız hissetmediklerini gördük. Belki ilk aşamada tam anlamıyla bir kabul ediliş olmayacaktır ama en azından red olmayacak, konu üzerinde düşünülmesi sağlanmış olacaktır.

Toplantılarımızda neler yapıyoruz, bugüne kadar neler yaptık?

Her toplantımızın açılışında cinsel kimlikleri tanımlıyoruz. Çünkü farklılıkların kabul edilişinde doğru bilgi çok önemlidir. LGBTİ'ler, LGBTİ kısaltmasından da anlaşılacağı üzere, heteroseksüeller dışında kalan yanlış bilindiği gibi sadece feminen erkeklerden oluşan tek bir kimlik değildir. Ötekileştrimenin en büyük sebebi de bir şeyleri doğru bilmemek değil midir? Toplumda daha cinsiyet kimliğiyle cinsel yönelimin bile ayırdında değil bir çok kişi...

(Cinsel kimlikler...

Cinsiyet kimliği: Kişinin hangi cinisyette olduğu, kendini erkek mi kadın mı hisettmesidir.
Cinsel yönelim: Kişinin hangi cinse ilgi duyduğudur.
Biyolojik cinsiyet: Kişinin bedensel olarak erkek veya kadın olma halidir.
Toplumsal cinsiyet: Toplumun kadına ve erkeğe yüklediği rollerdir.
Eşcinsel: Kişinin kendi cinsine, erkeğin erkeğe, kadının kadına ilgi duymasıdır. Eşcinsel kelimesi hem kadınlar hem de erkekler için kullanılmasına rağmen, kadın eşcinseller lezbiyen başlığı altında da tanımlanmaktadır.
Biseksüellik: Cinsel yönelimin her iki cinse de olmasıdır.
Transseksüellik: Kişinin hissettiği cinsiyet kimliğinin, yani hissettiği erkekliğinin veya kadınlığının, biyolojik cinsiyetine uymaması halidir.
İnterseks: Bilindiği üzere sadece biyolojik anlamda çift cinsiyetlilik değildir. Kişinin duygusal anlamda da hem erkek, hem de kadın özelliklerini taşımasıdır.
...
Bunlar belli başlı cinsel kimlik tanımlamaları. Daha 50'nin üzerinde cinsel kimlik olduğu düşünülürse, toplumun homofobisine karşı bilgisizliğinin giderilmesi adına cinsel kimliklerin tanımlanmasının önemi anlaşılabilir.)

Terapi mahiyetinde geçen toplantılarımızın yanı sıra görünürlük ve farklı kimlikler konusunda farkındalık yaratmak, homo-transfobiye dikkat çekmek amacıyla uluslaraası LGBTİ günlerinde sokağa çıktık. LGBTİ işçiler de vardır diyerek 1 Mayıs'a katıldık. Antihomofobi Günü'nde LGBTİ'lerin maruz kaldığı ayrımcılığa dikkat çekmek amacıyla sokakta stand açtık. Onur Haftası'nda, insanların doğuştan getirdikleri kimliklerinin cinsiyetçi unsurların üzerinde olduğuna ve herkesin eşit ve özgür bir şekilde yaşama hakkına saygı çerçevesinde Onur Yürüyüşü gerçekleştirdik, film gösterimi yaptık, stand açtık...

Daha neler yapacağız..?

Toplantılarımız daha önceden olduğu gibi terapi mahiyetinde ve kendimizi ifade etmek amacıyla her kesimden katılımlarla devam etmektedir. Üniversitelerin değişik bölümlerinden öğrenciler ve öğretim görevlileri, dernekler, Sivil Toplum Örgütleri, parti temsilcileri, meslek grupları ve diğerleri bizleri tanımak ve destek amacıyla toplantılarımıza katılmaktadırlar. Sesimizi duyurabilmek, hayatın içinde eşit bir şekilde varolabilmek için de kendimizi anlatmaya, doğru bir şekilde ifade etmeye toplantılarımızla, etkinliklerimizle devam deceğiz.


Bu haftaki toplantımız

kimlikler üzerinde sohbet şeklindeydi. Konuyu, geylere oranla lezbiyenlerin ve diğer kimliklerin daha az görünürlüğü üzerine açtık. Lezbiyenlerin cinsiyetçi bir toplumda feminizm önecelikli varoluş mücadelesinin kaçınılmaz olduğunu, erkek eşcinsellerin daha fazla görünürlüğünün de, erkek egemen bir toplumda homofobiye rağmen erkek olmanın fırsatı olarak değerlendirdik. Çünkü zaten varsın hayatın içinde erkek olarak; sadece erkek egemen yapıya uymayan tarafın için mücadele veriyorsun. Erkeke egemen yapıyı rahatsız eden cinselliğin erkek erkeğe cinsellik olduğu için, lezbiyenliğin daha az rahatsız edici veya toplumsal yapıdan dolayı daha kamuflaj olduğunu, transseksüelliğin de görünürlüğünün kaçınılmaz olduğu dile getirildi.

Açılımın uzun vadede önemli olduğunu, çünkü LGBTİ birey sosyo ekonomik özgürlüğünü kazansa da, mecburiyetten heteroseksüel yaşamı seçse de, kimliğinin arkasında durmadığı sürece eninde sonunda birilerine hesap vereceğini konuştuk. Çünkü hayat ne bir dönemden oluşuyor, ne de belli bir kesimden ve gerçek kimliğinle yaşamak zorundaysan, bu da hayatın içinde birilerine dokunacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder