3 Aralık 2015 Perşembe

Bedenler değil, şekilci beyinlerdir asıl engelli olan


Eşcinsel DOĞDUĞUM için hiç hayata isyan etmedim, hiç kendime küsmedim, homofobiye rağmen hayattan hiç kopmadım... Çünkü hayat engellerle dolu ve benim eşcinselliğim bir engel değil güzel yaşamak için. Varsın insanlar beni cinsel yönelimimden dolayı dışlasın, aşağılasın, arkamdan konuşsun veya engeller çıkartsın... Önemli olan benim kendimle sorunumun olmaması, kafamın içinde kendimle çatışmamam, kafamın içinde hayata karşı engel teşkil etmemesi eşcinselliğimin... Zaten hayatta yaşadıklarımı düşününce, gerçekten homofobiden daha ağır sorunlarımız var; bu sorunlara daha öncelikli demiyorum bakın. Çünkü eşcinsellik insanın doğuştan getirdiği bir özelliğidir ve bu konuda ayrımcılık yapılması insanlık dışı bir şeydir... Ama insan kendisiyle barışık olunca homofobinin kendisine zarar vermesini bir nebze olsun önleyebiliyor. Zaten bir süre sonra alışmak zorundasın insanların cahilce tutumlarına kafayı takmamayı eğer yaşamayı seviyorsan, yaşamak istiyorsan... Homofobiyle karşılaşınca mücadele edersin, akşam eve gelince de kafanı dinlersin en azından; eşcinsellikle ilgili olarak kendinin derdi yoksa. İnsana asıl zarar veren ve gerçek engel insanın kendi homofobisidir. İçselleştirilmiş homofobisi olanlar gerçekten bir engellidir benim gözümde... Fiziksel engelli olmaktan falan çok daha kötü bir şeydir bu. Her türlü engele alışabilirsin, kabul edebilirsin, bununla ilgili zorlukların üstesinden gelebilirsin ama insanın kendisiyle barışamama engelinin çaresi yoktur kişi eğer kendi gerçeğiyle, eşcinselliğiyle yüzleşemediyse. O yüzden ben çevremde o kadar engelli eşcinsel görüyorum ki; kafasının içinde engelli olan, içselleştirilmiş homofobisi olanlardan bahsediyorum. Heteroseksist ve homofobik dünyada eşcinsel olmak zor, mülteci eşcinsel olmak daha zor, bir de üstüne üstlük fiziksel engelliysen daha da zor, bir de bunun üstüne belli bir yaşın üzerinde olmayı ekleyin... Offf diyebilirsiniz ama yaşamak istiyorsanız bence bunlar engel teşkil etmemeli, engel sayılmamalı... Gerçek engel, hayatı gönül rahatlığıyla yaşayamamaktır. Gerçek engel insanın kendisini sevmemesi, kendini olduğu gibi kabul etmemesi, kendisine olan saygısını yitirmesidir. Herkesin öyle veya böyle engelleri vardı hayata karşı. Önemli olan kendi gerçeklerimizle yüzleşip, eksiklerimizle mücadele ederek hayatı mümkün mertebede sürdürebilmektir. Oksijeni içine çekebilmek bile hayatı sevmek için yeterli bir sebeptir. Hayatı sevdikten sonra da aşılamayacak hiçbir engel yoktur. Fiziksel kusurlarımız hayata karşı engel teşkil etmemelidir; şekilci beyinlerdir esas engelli olan. İnsanları fiziklerine göre değil, yüreklerine, kişilikleirne göre değerlendirelim ve sevelim. 3 Aralık sadece fiziksel engelliliğe değil, kafalarımızın içindeki engellere, her şeye rağmen hayatı sevmenin önemine dikkat çekmek için de değerlendirilmeli bence.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder