24 Haziran 2015 Çarşamba

Bize queer bir kimlik lazım...

Erkek egemen sistem, erkek cinsiyetçiliğinin çıkarına uygun olarak, kendine benzemeyenleri ötekileştirmek için eşcinsel diye bir kategoriye sokup ötekileştirmeseydi, ben kendimi nasıl tanımlayacaktım acaba? Beni tanımlayan kimliğim, etiketim ne olacaktı? Hiç bana sordu mu heteroseksizm kendimi nasıl hissettiğimi ve tanımlamak istediğimi? Ben uyuyor muyum gerçekten onun istediği kalıplara? Zaten onun farklı bireyleri düşünmek gibi bir kaygısı yok. Tek derdi kendi çıkarları, erkekliği koruyan sistemin muhafazası ve sürekliliği... Biz ötekiyiz ve tanımladığı kalıpların bizi karşılayıp karşılamadığı veya mutlu edip etmediği umrunda bile değil. Cinsiyetçi sistemin devamlılığı için farklılıklara bir yıldırma politikası bu kendi kafasına göre kimlikleştirme durumu. Heteronormativeye, yani erkek kadın ilişkisinin tek dopruluğuna inanmazsanız, ve bu bizim normalliğimize dahil olmazsanız, sizi böyle lanet kimliklerle tanımlar ve ötekileştirmeye devam ederiz demek istiyor. Ve bizi neyle hedef gösteriyor ve baskı altına almaya çalışıyor; din gibi tabusal, kutsallaştırılmış değerlerle. Bunlara karşı çıkarsan üzerin çizilir, çıkmazsan da kendi karşı çıkmış olursun. İnançlı bir LGBTİ ne kadar huzurludur, ne kadar kendisiyle barışıktır, ne kadar kendine-kimliğine inanmakta ve arkasında durabilmektedir? Aslında homofobimimizin arkasında sadece dış faktörler yok, heteroseksizmin çocukluktan itibaren beynimize işlediği içselleştirdiğimiz korkularımız da var... İşin tuhafı ne biliyor musunuz... Heteroseksist sistem bizi ötekileştirmek için, eşcinsellik gibi öteki isimlerle bizi bir cendereye sıkıştırmış ya... Biz aslında belki de bizim olmayan kimlikler için içimizde ve dışımızda savaş veriyoruz... Biz ne kadar eşcinseliz, ne kadar transseksüeliz..? Sistemin kimlikleri bize dayatılan, zorla giydirilmeye çalışılan deli gömlekleri mi, yoksa bizim beklentilerimizi karşılayan bir şey mi? Bu kimlikler artık normal bir şekilde kabul ediliyor, diyelim... Her şey tamam mı olacak? Tamam olmadığını öğrenmek için, sistemin önümüze koyduğu yapay engelleri-sahte kimlikleri aşmamız mı gerekiyor? Yani sistem önce öteki sınıfındaki LGBTİ kimlikleri yaratıyor, sonra biz bunu kabul ettirmek için mücadele veriyoruz, sonra da bu kimliklerin bizim kimliklerimizi karşılamadığını öğreniyoruz, ondan sonra kimliksiz veya şahsına münhasır bireyler olduğumuzu anlayıp ona göre bir politika izliyoruz... Ama belli bir süre sistemin öteki kimliklerine kendimizi inandırıyoruz. Ben eşcinselim, ben transseksüelim, ben vesaireyim... Zannediyoruz ki biz bu kimliklere sahip olunca ve bunu normalleştirince mutlu olacağız... Kim bilir kaç transseksüel penisini kesitirip mutsuz oldu? Kimbilir kaç transseksüel penissiz penissiz kendini mutluyum diye kandırdı? Mutluluk topluma yamanmak mıdır? İnsanın kendisi olarak aidiyetsiz yaşaması daha huzur verici olamaz mı? Transseksüellere sormak istiyorum; gerçekten bu sistem ne derece kabul edebilir transseksüelliği onun istediği şekilde de olsa? Çünkü bu sistem kadını üreme aracı olarak kabul ediyor. İnanın kadınlar çocuk doğurmasa... Kabul edilmek için, sistem beyinlerinin geriye dönüşümsüz eşitliğe, özgürlüğe, vesaireye formatlanması gerekir. Velhasıl bizler, heteroseksizmin kontrolü dahilinde kimlik mücadelesi veriyoruz. Ne mi istiyorum..? Kendimiz olalım ve sistemin tanımladığı kimliklerin tek doğru ve olmamız gereken kimlikler olduğunu sorgulamadan kabul etmetyelim. Bu kimliklerin uymayan tarafları yok değil, var ama nereye kadar..? Kendi üzerimden örenkleyeyim eşcinselliği... Evet ben bir eşcinselim biyolojik olarak kendi cinsime ilgi duyduğum için... Ama içim ne, içimde ne var? Kadın vardır ve o yüzden erkeğe aşık oluyorumdur... Belki erkek vardır ve içsel olarak da eşcinselimdir... Veya içimde toplumun dediği gibi bir erkeklik veya kadınlık yok.. Çünkü ben yatakta kendimi erkek gibi de hissediyorum, kadın gibi de... Yani sevmek de istiyorum, sevilmek de... Erkek veya kadınlık ne ki..? Nereye kadar erkeğiz, nereye kadar kadınız..? Niye ben kendimi bir kalıba sokayım..? Sadece seven olmak kadar saçma bir şey olabilir mi veya sevilen olmak kadar..? Dediğim gibi erkeklik veya kadınlık ne..? Toplumsal erkeklik ve kadınlığa göre bir kimlik edinmeye çalışıyorsanız, o zaman konuşmamızın hiçbir anlamı yok bir noktaya varamayacağımız için. Çünkü toplumsal cinsiyet rolleri ortada ve kimseye bir hayrı yok. Diyebilirsiniz ki, toplumun tanımladığı kimlikler olmazsa, kargaşa olmaz mı? Doğadaki diğer canlılara bakın... İnsanlar mı karmaşa içinde yaşıyor, diğer canlılar ve doğal çevre mi..? En önemlisi toplumsal veya doğal düzeni sağalayan sadece cinsellik mi? Beni hayatta var eden tek şey cinsel kimliğim mi? Hatta ben cinsel kimlik olarak tanımlanmasam, hayatta daha verimli, daha faydalı bir birey olmaz mıydım? Çünkü bu sistem beni ötekileştirdiği kimlik için mücadele verdirerek enerjimi çalıyor . Bu da belki cinsiyetçi sistemin bir politkası. Biz sistemin kimlikleriyle varolmak için mücadele vermek yerine, içimizden geldiği gibi yaşama hakkına kavuşsak, ne biz bu kadar çok yorulacağız, ne de toplumun bizi kabul etmesi bu kadar zor olacak. Çünkü sistem bizi öcü bir kimlikle tanımlıyor, biz de insanları korkutuyoruz öcülüğümüzle. Ama ben Halil olarak varolsam ama cinsel kimliğimi de içimden geldiği gibi yaşayarak... O zaman kimsenin bir şey yapacağını zannetmiyorum. Dediğim gibi sistemin tanımına uyan taraflarım olabilir ama mesela ben sadece eşcinsel değilim... Eşcinsellik sadece biyolojik olarak kendi cinsimle olan cinsel beraberliğimi tanımlıyor. Her LGBTİ'nin de kendi kimliğini sorgulamnası gerekir diye düşünüyorum. İşte queer burada devreye giriyor. Queer toplumun dayatmasına karşıt olan bir kuram. Toplumun heteroseksüelliği normalleştirmesine ve bize dayatmasına karşı bir şey. Diyebilirim ki, sistemin tanımlarına göre varolmayı, ben queerlik olarak bile görmüyorum. Sistemin tanımladığı şekilde varolmak, öteki olarak sistemin bir parçası olmayı onaylamak demektir. Biz heteroseksist sistemin bir parçası olmak için mi mücadele veriyoruz? Bunu da sormak gerekiyor kendmize. Transseksüelliğimiz kabul edildi, eşcinselliğimiz kabul edildi, heteroseksüeller gibi de yaşıyoruz... Bu mudur istediğimiz. Bilmiyorum başkalarını ne kadar mutlu edecek ama beni asla. Beni ne karı veya koca olmak mutlu eder, ne çocuk sahibi omak, ne aile kurmak... Beni ancak özgürlük ve bireysellik, hiçbir statünün olmadığı eşitlik mutlu eder... Queer kimliği özgür ruh haline en uygun kimlik. Çünkü kimsenin şu veya bu olma veya dayatılanı olma zorunluluğu yok. Herkes ne olmak istiyorsa olsun ama gerçekten ne olmak istediğini çok iyi sorguluyor mu herkes? Gerçekten içimizden mi geliyor sistemin tanımladığı kimliklere uymak, yoksa bize o şekilde öğretildiği için mi uymaya çalışıyoruz? Tavsiyem, toplumun bize dayattığı eşcinsellik veya transseksüellik gibi kimlikleri normalleştirmeye çalışmak yerine, kimliksizliği normalleştirmeye çalışmak en doğrusu, en güzeli, en iyisi... Olalım yaa sakallı veya penisli kadınlar veya sakalsız ve vajinalı erkekler... Hatta bence cinsiyetsiz bireyler olalım... Sadece sevelim, sevilelim ve sevişelim... Takmayalım artık şu kimlik meselesini kafaya... Hayatımızı yaşayamıyoruz bu yüzden. Bir ömür boyunca insanın yapısı için mücadele vermesi kadar zaman kaybedici bir şey olabilir mi? Elalem hayatını yaşıyor, biz onların bize dayattığı kimlikler için mücadele veriyoruz... Bence kendimiz için mücadele verelim de bir işe yarasın bari. Sistemin ötekileştirdiği kimliklerle mücadelenin kazanılacağına inanmıyorum ben. Sistemin ötekileştirdiği kimliklerle kazanılan bir mücadele, sistemin ötekisi olarak teslimiyetçiliktir aslında. Düşünün.. Ben ameliyatla kadın olacağım ve heteroseksist sisteme dahil olacağım... Veya tersi olarak ameliyatla erkek olacağım ve heteroseksist sisteme dahil olacağım... Aynı şey eşcinseller için de geçerli... Erkek erkeğe evleneceğiz, karı-koca olacağız, çocuklarımız olacak ve heteroseksist sistemi farklı versiyonda devam ettireceğiz... Bu mu istediğiniz..? Bir çoğunuza göre evet diyebilir ama bu sistem doğru olsaydı, heteroseksüel kadınlar mutlu olmazlar mıydı..? İyi düşünmek gerekiyor... O yüzden başkalarının geçtiği yollardan geçerek doğruyu bulmak yerine, quuer devrimini gerçekleştirmek gerekiyor. Çünkü doğanın yapısına uygun olan bu? Siz hiç cinsel kimliğini sorgulayan bir hayvan gördünüz mü? Yaşıyor geçiyor içinden geldiği gibi...Bence biz de öyle olalım derim. Bana uygun olan bu. Hiçbir kıyafetin giydirilmediği bir kimlik... Çünkü ben kıyafetimi zaten doğuştan getirmişim. LGBTİ'lere bakıyorum da... Herkesin derdi oğlan veya kız olmak, sevgili veya eş olmak, anne veya baba olmak, karı veya koca olmak... Niye bu kadar kafaya takıyoruz ki sistemin bir parçası olmaya..? Özgür olmak, özgür olmak, özgür olmak... En güzeli bu! Dün spora giderken arkadaşım diyor ki... "Niye herkes bana bakıp gülüyor... Alışın artık...". Sen toplumun ötekileştirdiği kimliği benimsersen ve o kimlikle arzı endam eylersen, tabiki de dikkat çekersin ve alışmazlar. Çünkü sana biçilen kimlik, seni ötekileştirmek için. Yok ki ne toplumda ne de doğada sana biçilen kimlikten. Ben bizi ötekileştiren kimlik tanımlamalarını normalleştirmek adına benimsiyorum ama benimki, benimsemek yerine toplumun bizi ötekileştiren tanımlarını çürütmek amacıyla. Kimse bana, ben olma fırsatı vermiyor ki... Ne LGBTİ'ler, zaten heteroseksist sistem asla.. Yani önce bize dayatılan kalıpları için mücadele vermek zorunda kalıyoruz. Bu boşa çaba harcamak olmasa da bize bayağı zaman kaybettiriyor...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder