5 Haziran 2015 Cuma

Bir bütünün parçalarıyız hepimiz...


İranlı mülteci dostlarımız sayesinde hayatın farklı yüzleriyle de tanıştım...
En çok badminton sporu sayesinde heteroseksüel İranlı dostlarımızla hayatı paylaşma fırsatı yakaladım...
İnsanlığı dil, din, ırk, cinsiyet gibi belli kalıplarla tanımlamamak gerektiğinin farkındayım...
Tanıştığım İranlılar da baskıcı ortama ters düşen özgürlükçü ve hayata daha geniş pencereden bakabilen insanlar ama...
Güzel insanlar işte...
En azından bütün insanların insan olduğunu anlıyorsun farklı kültürlerle bir araya gelince...
Ön yargıların yıkılıyor, korkuların kalmıyor yabancılıklara karşı...
Belki öteki olmanın getirdiği dışlanmışlığın bir sığınağıdır mülteciler benim gibiler için...
Ben art niyetli olmadığı sürece herkesi, her şeyi severim ayrı mesele...
İranlıları da sevdim ve insanca karşılığını aldım...
Hatta bazıları geçekten çok insancıldılar...
Benim hassasiyetlerime hassas davrananlarla karşılaştım...
Anladım ki, insan önyargısız olunca, herkesle bir arada yaşayabilir...
Mülteciler sayesinde, hayatta en çok zor olan şeyin mültecilik olduğunu anladım...
Şahsen ben mülteciliği kaldıramazdım...
Hayata küsmeden yaşayabilmek için çok hassas olmamak gerek...
İşte benim yapım mülteciliği kaldıramazdı... diye düşünüyorum...
O yüzden onlar için ne yapabilirim derdindeyim işte...
Dil bilmediğin bir kültürde, iş bulup çalışmak en zoru...
Çalışmazsan karnını nasıl doyuracaksın, nerede barınacaksın..?
Kiralar aldı başını gitti...
300-500 lira iken evler, 800-1000 ve daha yukarısına tırmandı...
Eşcinsel mülteci olmak çok zor...
Her şehir ortamı eşcinselleri kaldıramayabiliyor...
Denizli eşcinsel mültecilerin en çok yoğunlaştığı şehir...
Pek huzursuzluk yaşamıyorlar çünkü, mümkün mertebede iş bulup çalışabliyorlar da..
Memleketinde üniversite okuyup bu düzeyde meslekleri olanlar, burada inşaat işçiliği yapıyorlar...
Ona bile razılar ama Rıza ne yazık ki Burdur'a gönderilmek zorunda...
İngilizce öğretmeni olduğu halde inşaat işinde çalışmayı bile seviyor Denizli'de diğer eşcinsellerle mutlu bir yaşam paylaşabildiği için ama gitmek zorunda Birleşmiş Milletler Burdur'a yerleştirdiği için...
Bir lezbiyen arkadaşımız resim yaparak geçimini sağlıyor ama nereye kadar sanata değer verilmeyen bir kültürde...
Başka bir mülteci spor öğretmeninin bünyesi inşaatta çalışmayı kaldıramadı ve iş arıyor...
Sağlık problemleri yüzünden çalışamayan ve inithara yeltenen LGBTİ'ler...
Hatta hayata tutunamayanlar ve gidenler...
Çok şey yapmak istiyorum bu konuda ama bir şey yapamıyorum işte...
Ama bazen hayatta kalabilmek için motivasyon bile çok önemli..
Bir tebessüm, samimi bir dokunuş...
Belediyenin spor aktivitelerine katılamayacakmış artık mülteciler...
Gerekçesi dil problemiymiş...
Sorun İngilizce bilen mültecilerde mi, İngilizce bilmeyen bizler de mi..?
Badminton hocamız ısrar ettiği için, bu branşta spor yapma hakları var hala..
Çünkü biz yürek diliyle konuşuyoruz!
Bir bütünün parçaları olduğumuzu öğrenmemeyecek miyiz acaba hiçbir zaman?!

Not: Denizli LGBTİ ve Aileleri oluşumu olarak, mülteci LGBTİ bireyi bir arkadaşımızın, Anti Homofobi günü için yaptığı tablosunu, ona katkı sağlayacak şekilde değerlendirmeyi düşünüyoruz bu akşamki toplantımızda...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder