21 Mart 2015 Cumartesi

"Eşcinselliğimi aşk sayesinde keşfettim"


Mart kapıdan baktırdı, dışarıda karla karışık yağmur yağıyor ama bana göre çok sıcak geçen bir LGBTİ buluşması gerçekleştirdik bu hafta. 30 civarında katılımın olduğu akşamda LGBTİ'lerle birlikte LGBTİ dostları olarak Pamukkale Üniversitesi'nden öğretim görevlileri ve öğrenciler vardı. Tanışma faslından sonra kısaca cinsel kimlikleri tanıttık gene her hafta olduğu gibi.

Bazı LGBTİ arkadaşlarımızın siyasete mesafesi ve LGBTİ'lerle siyasilerin ilişkisi ne kadar, nasıl olmalı konusu tartışıldı. Başlıklar şöyleydi bu konuda: Bütün siyasi oluşumlara eşit mesafede yaklaşılmalıydı, Siyasiler bizi oy potansiyeli olarak gördükleri için yaklaşıyorlar, Siyasi oluşumlar LGBTİ buluşmalarında kendi isimleriyle mi yer almalılar isimsiz mi yer almamalılar?, Siyasilerle, LGBTİ'lerin görünürlüğü açısından ilişki içersinde bulunulmalı, Siyasiler kendi ideolojilerini pompalamak için katılmamalı buluşmalara, Her siyasi partinin LGBTİ'lere bünyesinde yer vermesinin tek sebebi oy çıkarcılığı değil, Her siyasi partinin bir görüşü olduğu gibi her LGBTİ'nin de bir siyasi görüşü olabilir ama bu durum LGBTİ mücadelesinin önüne geçmemeli buluşmalarda...

Gerçekten siyaset dışı olarak insanlık namına siyaset dünyası LGBTİ'leri ne kadar gündemlerine sokabilir çıkarları olmasa? Oy potansiyeli olarak bizi kullanmaları bile, LGBTİ'lerin görünürlüğü açısından bir fırsattır değerlendirilmesi gereken. Demokratik görünme adına da olsa, bizi bünyelerine almaları çok önemli bence ama bizi gerçekten içlerine almak istemediklerini nereden bileceğiz; belki samimiler bu konuda; şansımızı deneyerek ne kaybedebiliriz? Bize açılan kapılardan girmeme lüksümüz var mı? İçinde yaşadığımız heteroseksist yapıyı göz önünde bulundurduğumuzda, bizi oy potansiyeli olarak görmelerini, biz de yaptırım gücü olarak kullanabiliriz. HDP'nin tabanı karşı çıkıyordu, CHP halk daha LGBTİ'lere hazır değil diyordu, artık AKP'liler bile adımızı ağzlarına alabiliyor artık...

LGBTİ'lerin kendilerini keşif, kendileriyle barış ve çevrelerine açılım süreçlerine dair örnekler dinledik...

"Küçükken adını koyamasan da farklı olduğunu anlıyorsun ama sana dayatlan kimlik sana uymayınca kendine-kimliğine dair araştırmalara giriyorsun. KENDİMİ AŞK SAYESİNDE KEŞFETTİM. Annem kabul etti, babamın da kabul edeceğini sanıyorum. Homofobiden rahatsız oluyorum okulda falan. Beni anlayabilecek kişilere açılıyorum. Ailemin benden istediği, kendime ve etrafıma zarar vermemem."

"Eşcinselliğimi kabullenmek istemiyordum. Sevgili anlamında kız arkadaşlar edindim ama hepsi bitti. Eşcinselliğinden kurtulacağını sanıyorsun ama kurtulamıyorsun. Denizli LGBTİ ve Aileleleri buluşmalarındaki LGBTİ ortamında, kendim gibi başkalarını da görünce rahatladım."

"Kendimi bildim bileli eşcinsel olduğumun bilincindeydim küçükken adını koyamasam da. Annem eşcinselliğimi internette sevgilimle konuşurken yakalayınca öğrendi. Eşcinselliğimi kabul etmediği için evden ayrılmak zorunda kaldım. Annemin beni kabul etmesi için eşcinselliğimden kurtulmaya çalıştım ama olmadı. Sevgilimi falan biliyor ama asla kabul etmiyor. Psikoloğa gittik; psikoloğun eşcinselliğin düzeltilmesi gereken bir hastalık olmadığı sözüne inanmadığı gibi psikoloğu eşcinsel olmakla itham etti."

"Ana okulunda fark ettim farklılığımı ama bastırdım hep. Kızlarla falan da çıktım ama olmayınca kendimi-eşcinselliğimi kabul ettim. Kardeşime açıldım, o da kabul etti."

LGBTİ mültecilerin, özellikle transseksüel mültecilerin iş sorunları hala devam ediyor... Martha, Denizli'de İranlı heteroseksüellerin ne kadar açık görüşlü olsalarda Türklerden daha homofobik olduklarını, Denizli'de yaşamak güzel olsa da, Kanada'nın ona daha güzel imkanlar sunacağına inandığı için oraya gideceğini söyledi.

Homofobi karşıtı heteroseksüel dostlarımızdan biri, görevli olduğu bir etkinlikte, şahit olduğu sözel bir kadın tacizine ve homofobik bir söyleme sesini çıkaramadığını söyledi. Çünkü bu tür saldırılardan kendisinin de pay alacağına dair bir çekinti olabiliyor insanda. Arkadaşımızın bu sözel saldırıları fark ettiği anlaşılınca, özür mahiyetinde onun bu tür bakış açılarının dışında olduğu ifade edilmiş. Evet yaa... Böyle bir durum da var. İnsan ayrımcılıklara karşı ne kadar duyarlı olursa olsun, içinde yaşadığı şiddet koşullarından dolayı sesini çıkaramayabiliyor...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder